Allah kullarını yarattıysa onlara nimet vermesi gerek değil midir?
- Allah yarattıklarını neden dost olarak görmüyor da kul olarak görüyor?
Değerli kardeşimiz,
Allah yarattıklarının hayat hakkı olan yiyecek ve içecekleri vermesi, merhamet ve şefkatinin bir gereğidir. Fakat bu işi sadece bir mercimek çorbası, bir patatesle yapabilirdi. Yani, insanın beslenmesi için gereken bütün mineralleri, proteinleri, vitaminleri tek bir gıdaya koyup onunla insanları besleyebilirdi. Böyle yapmayıp da, yeryüzünü bin bir çeşit nimetlerle donatması ve insanın damağını bu bin bir çeşit nimetlerin tadını alacak şekilde dizayn etmesi, onun kullarına verdiği değeri gösterdiği gibi, -hiçbir ihtiyacı olmadığı halde- kendini kullarına sevdirmek istediğini göstermektedir. Bu ise fiilî bir dostluktur. Seven ve sevilen manasına gelen VEDUD ismi bu gerçeğe işaret etmektedir.
Kur’an’da Allah, Hz. İbrahim (as)’i dost edindiğini vurgulamıştır. Hz. Muhammed (asm) vefat edeceği esnada “er-refika’l-âlâ = yüce dosta gitmek istiyorum” demesi, Allah’ın kullarına -tenezzül buyurup- dostluk elini uzattığını, onlara bir dost gibi davrandığını göstermektedir.
Fakat Allah’a düşmanlık edenleri de dost olarak anmasını istemek herhalde kimsenin aklına gelmez. Eğer bütün insanlar Hz. İbrahim (as) gibi samimi kul olsalardı, Allah hepsini “Halilullah = Allah dostu” olarak anardı. Eğer bütün insanlar Hz. Muhammed (asm) gibi Allah’ı saygı ve sevgiyle karşılasaydı, O da hepsini “Habibullah = Allah’ın sevgili kulu” olarak şereflendirirdi.
Eğer Allah bütün insanları dost olarak ilan etseydi, o zaman dostunu, düşmanını fark etmeyecek duruma düşmez midi? Elbette böyle bir şey Allah’a yakışmaz.
Kulluk meselesine gelince, eğer bir insan kendisini yoktan var eden Rabbine karşı kul-köle olmayı kendine yediremiyorsa, vicdanında mutlaka bir sorun vardır. “İnsan iyiliğin kulu-kölesidir.” prensibi evrensel bir kural konumundadır. Ve bu gerçek her gün test edilmektedir.
“Bir acı fincan kahvenin kırk yıl hatırı var”sa, bizi yoktan var eden, bin bir nimetle besleyen Allah’ın hatırını en üst seviyede kulluk şuuruyla yad etmemesi bir çelişki olmaz mı?
Bize ufak bir iyilik yapanın karşısında el pençe durup bir kulluk pozisyonunu sergileyen insanoğlunun, Allah’a karşı kulluk unvanını kullanmakta tereddüt emesi anlaşılır şey değil.
Unutmamak lazımdır ki, Allah Hz. Muhammed (asm)’i insanlığın Allah katındaki en yüksek mertebesi olan Miraca götürüp huzuruna aldırırken onu “ABD = Kul” (bk. İsra 17/1) unvanıyla anmıştır. Allah’a kul olmaktan daha şerefli bir unvan var mıdır?
İlave bilgi için tıklayınız:
- Bir Kul Olarak Hz. Peygamber Aleyhissalatü Vesselam
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Allah bizimle oyun mu oynuyor?
- Kur'an-ı Kerim'de zikir hakkındaki ayetleri açıklar mısınız?
- Haccın faydaları ve hikmetleri hakkında bilgi verir misiniz?
- Kur'an'da, elektrik, televizyon, uçak, dvd ve cep telefonu gibi teknolojik gelişmelerden açıkça haber veren bir mucize neden yok?
- Bazı kimseler, Allah Rahman ve Rahim ise, neden insanları akıl almaz işkencelerle diri diri yakıp cezalandırıyor, diyorlar; nasıl cevap vermeliyiz?
- Yüce Allah neden kendisine ibadet edilmesini istiyor?
- Bazı sahabilerin cennetle müjdelenmeleri, "Hiç kimse Allah'ın azabından emin olamaz!" ayetine aykırı olmaz mı?
- İnsanlar günah işleme özelliğinde yaratıldığı halde, neden cehenneme atılıyor?
- Şafi mezhebine göre hac ile ilgili hükümler nelerdir?
- "Rahmetim gazabımı geçmiştir." diyen Rabbimizin, bu kadar az kişiye hidayet vermesinin hikmeti nedir?