Şafi mezhebine göre sehiv secdesi ile ilgili hükümler nelerdir?
İçindekiler |
Secde, "zelilane bir şekilde eğilip alnı yere koymak" anlamına gelir. Sehiv, "bir şeyi bilmeden yapmak" veya "yapılması gerekeni bilmeden yapmamaktır. Buna göre sehiv secdesi, "namaz kılan kişinin selâm vermeden önce teşehhüdde bulunup Hz. Peygamber'e ve âline salât okuduktan sonra niyet ederek tıpkı namaz secdesi gibi iki secde etmesi"dir.
Hanefî mezhebine göre sehiv secdesi, namaz kılan kişinin teşehhüdden sonra sadece sağ tarafına selâm verdikten sonra iki secde etmesi, bundan sonra da teşehhüdde bulunup Hz. Peygamber'e ve âline salât okuduktan sonra sağına ve soluna selâm vermesinden ibarettir.
Ancak bu niyetin dil ile değil, kalp ile yapılması gerekir. Çünkü dil ile yapılması durumunda namaz bozulur. Niyet, imam ve yalnız başına namaz kılmakta olan kişi için şarttır. İmama tâbi olarak namaz kılmakta olanların sehiv secdesi için niyet etmeleri şart değildir.Bu secdenin sadece sehiv sebebiyle yapılması gerekmez. Aksine bilerek veya unutarak namazın bir kısmını terketmek sebebiyle de sehiv secdesi yapılır. Secde halinde iken,
"Uyumayan ve yanılmayan Allah, eksikliklerden münezzehtir" demek uygun olur.
Sehiv secdesinin sebepleri altı tanedir.
1. İmamın veya yalnız başına namaz kılmakta olan kişinin eb'âz diye adlandırılan (namazın içinde bir parça olan) müekked sünnetlerden birini terket-mesi. Meselâ namazın ilk teşehhüdünü veya Kunut duasını okumayan kişinin sehiv secdesi yapması gerekir. Ama Fâtiha'dan sonra zamm-ı sûre okumak ve benzeri hey'at diye adlandırılan gayri müekked sünnetlerden birini bilerek veya unutarak terkeden kişinin sehiv secdesi yapması gerekmez.Rükû veya secde gibi bir farzı terkeden kişi bunu, müteakip rek'attaki mislini yapmadan önce hatırlarsa derhal ifa etmelidir. Ama mislini yaptıktan sonra hatırlarsa, misli onun yerine geçer. Arada geçen kısımlar ise lağvedilir. Meselâ rükûu unutarak terkeden kişi, müteakip rek'attaki rükûu yapmadan önce hatırlarsa, hemen rükûu eda eder ve önceden yaptığını lağvederek namazına devam eder; selâm vermeden önce sehiv secdesi yapar. Müteakip rek'atın rükûunu yaptıktan sonra hatırlarsa, ikinci rükûu birincinin yerine geçer. Selâmdan önce hatırlarsa, öncekiyle sonraki arasında geçen kısımları lağveder. Selâmdan sonra örfe göre aradan uzun zaman geçmemiş veya kendisine affedilmeyen bir necaset bulaşmamışsa, altı kelimeden fazla ko-nuşmamışsa, namazı bozacak amel-i kesîr işlememişse, unutmuş olduğu rüknü yerine getirmesi gerekir.Meselâ bir rükûu sehven terketmiş olan kişi, onu selâm verdikten sonra hatırlarsa; kalkıp rükûa varması, sonra onu tamamlayan şeyleri (iki secdeyi) yapması icap eder.İlk teşehhüd gibi müekked bir sünneti terkedip müteakip rek'ata kalkan kişi, eğer kıyam haline yakın ise ka'de pozisyonuna geri dönmez. Kasten ger dönerse namazı bozulur. Unutarak veya bilmeyerek geri dönerse namazı bozulmaz. Ama sehiv secdesi yapması gerekir.
Felâket zamanlarında okunanı değil de her gün okunması gereken Kunut duasını okumadan secdeye varmak için rükû haddine varacak şekilde eğiler kişi, artık Kunut duasını okumak için kıyam haline geri dönmez. Kasten ger dönerse namazı bozulur. Bu anlatılanlar, kişinin yalnız başına namaz kılmas durumunda söz konusu olan hükümlerdir.Bir kişi imama tâbi olarak namaz kılarken eğer ilk teşehhüd veya Kunut duasını kasten terketmiş ise, geri dönüp imama katılabileceği gibi, bekleyerek imamın kendisine ulaşmasından sonra namaza devam da edebilir.İlk teşehhüdü veya Kunut duasını sehven terketmiş ise, geri dönüp ima ma tâbi olması vacip olur. Aksi takdirde namazı bozulur. Ancak her iki durunda da imama tâbi olmak için geri dönmeyip imamdan ayrılmaya niyet etme halinde namazı bozulmaz. Kendisi de imamdan ayrılıp münferid olur.
İmamın kendisi veya imama uyan kimse kasıtlı olarak ilk teşehhüdü te kettiğinde kıyam pozisyonuna veya Kunut duasını terketme halinde rükû pozisyonuna daha yakın bulunur da bunları telâfi etmek için geriye döners muktedînin, imamla birlikte geriye dönmemesi vacip olur. Ancak bu durumc imamdan ayrılmaya kalben niyet ederse teşehhüdü terketmesi halinde kıyam pozisyonunda, Kunut duasını terketmesi halinde ise secde pozisyonunda beklemesi gerekir. Kasıtlı olarak imamla birlikte geri dönerse namazı bozulur.İmam birinci teşehhüdü terkedip üçüncü rek'atın kıyamına kalkacak olursa, muktedînin de onunla beraber kalkması gerekir. Bu durumda imam teşehhüde geri dönerse, muktedî ona uyup da geri dönmez.
2. Sehiv secdesinin ikinci sebebi, fazlalıktan şüphe etmektir. Namaz kılmakta olan bir kişi kıldığı rek'atların sayısından şüphe ederse, geri kalan kısma kendi kesin hükmüne göre devam ederek namazını tamamlar ve fazla kıldığı ihtimalinden ötürü sehiv secdesi yapar. Şüpheye düşen kişi, kendi zannı-na göre hareket etmeyeceği gibi, başkasının haberine de itibar etmez. Ancak haber verenlerin sayısı tevatür derecesine varırsa, onların haberine göre hareket etmesi gerekir.
3. Sadece kasten yapılması durumunda namazı bozan bir fiili sehven yapmak. Meselâ itidal veya iki secde arasında oturma gibi kısa bir rüknü uzatma durumunda sehiv secdesi yapmak gerekir. Unutarak az miktarda konuşmak da böyledir. Bu fiilleri işleyip işlemediğinden şüpheye düşen kişinin sehiv secdesi yapması gerekmez.Boynu yan tarafa çevirmek veya iki adım yürümek gibi kasıtlı olarak yapılması halinde de namazı bozmayan fiillerin sehven veya kasten işlenmesi durumunda da sehiv secdesi yapmak gerekmez.Çok konuşma veya çok yeme gibi kasten ya da sehven yapılması durumunda namazı bozan fiillerin işlenmesi halinde de sehiv secdesi yapmak gerekmez. Çünkü bu durumda namaz zaten bozulur.
4. Ka'de halindeyken Fâtiha'nın bir kısmını veya tamamını tekrarlamak gibi namazı bozmayan sözlü bir rüknü, mahallinden başka bir yere nakletmek dolayısıyla sehiv secdesi yapmak gerekir.
Rükû halinde zamm-ı sûre okumak gibi sözlü bir sünneti mahallinden başka bir yere nakletmek sebebiyle de sehiv secdesi yapmak gerekir. Fâti-ha'dan önce zamm-ı sûre okumak sebebiyle sehiv secdesi yapmak gerekmez.
5.Belirli bazı şeyleri terketmekten şüpheye düşmek. Meselâ felâket zamanı dışında mûtad olarak okunan Kunut duasını okuyup okumadığı hususunda şüpheye düşen kişinin sehiv secdesi yapması gerekir. Aynı şekilde Ku-nut'ta Kunut duasını mı yoksa salâtı mı terkettiğini bilemeyip şüpheye düşen kişinin sehiv secdesi yapması gerekir. Eb'âzdan olan bir sünnetin tamamını yerine getirip getirmediği hususunda şüpheye düşen kişinin sehiv secdesi yapması gerekmez.
6. İmama uyan kişinin kendi inancına göre de olsa namazında noksanlık bulunan bir kişiye uyarak namaz kılması. Meselâ sabah namazında Kunut duasını okumayan veya rükûdan önce okuyan bir imama uyarak namaz kılan kişi, selâm vermeden beklemeli ve imamın selâm vermesinden sonra sehiv secdesi yapmalıdır. İlk teşehhüdde Peygamber Efendimiz'e (s.a.v) salât okumayan bir imama uyarak namaz kılan kişinin de sehiv secdesi yapması gerekir.
Hanefî mezhebine göre ise sehiv secdesinin sebepleri şöyle özetlenebilir:
a) Farzın tehiri, vacibin terki.
b) Namazın rükünlerinden birinin tekrarı.
c) Namaz vaciplerinden birinin niteliğinin değiştirilmesi. Meselâ sesli kıraatti namazlarda kıraatin sessiz yapılması, sessiz kıraatti namazlardaysa kıraatin sesli yapılması.
Sehiv secdesi sadece bir durumda vacip, diğer durumlarda sünnettir. İmama uyarak namaz kılmakta olan kişinin imamı sehiv secdesi yaparsa, ona uyarak kendisinin de secde etmesi gerekir. İmamın sehiv secdesine varmasından önce imamdan ayrılmaya niyet etmediği halde imamla birlikte secde etmezse namazı bozulur ve yeniden kılması gerekir.İmam sehiv secdesi yapmazsa, ona uyan kişinin sehiv secdesi yapması vacip değil, mendup olur. Ancak cemaat kalabalık olduğu için sehiv secdesi yapılması karışıklığa yol açacaksa, imamın bu durumda secde etmemesi gerekir ve secdeyi terketmesi sünnet olur.
İmamın veya yalnız başına namaz kılmakta olan kişinin, sünnet olan sehiv secdesini yapmamaları durumunda bir şey gerekmez; namazları da bozulmaz. İmama uyarak namaz kılmakta olan kişi, imamla birlikteyken sehiv secdesi yaparsa ayrıca kendisinin de münferid olarak secde etmesi gerekmez. İmamı da söz gelimi abdestsizliği açığa çıkmış olmamak gibi muktedînin namazdaki hatasını üstlenmeye ehil biri ise, onun secdesini üstlenir.İmama uyarak namaz kılmakta olan kişi, imamdan ayrıldıktan sonra sehiv yaparsa, meselâ mesbûk kişi imamın selâm vermesinden sonra ayağa kalkıp eksiğini tamamlarken sehiv yaparsa, yalnız başına namaz kılan kişi hükmünde olur. Böyle bir durumda, secde etme sebebinin meydana geldiği yerde secde etmesi sünnet olur.
Hanefî mezhebine göre sehiv secdesi vaciptir. Gerektiğinde yapılmaması durumunda namaz bozulmasa da yapmayan kişi günahkâr olur. Tabii vacip olması, vaktin elverişli olması durumunda söz konusudur. Meselâ sabah namazı kılınırken sehiv secdesi gerekir de selâm verilirken güneş doğarsa, artık sehiv secdesi yapılmaz. Aynı şekilde sehiv secdesi yapması gereken kişi, selâm verince abdesti bozulursa sehiv secdesi yapmaz. Ama yükümlü kişi, namaza engel olan abdestsizliği kasten meydana getirmişse, namazını yeniden kılması gerekir. Cuma ve bayram namazlarında cemaatin fazla kalabalık olması halinde, namazı birbirine karıştırmamaları için, gerekli olsa bile sehiv secdesi yapmamak daha uygun olur.
BENZER SORULAR
- Sehiv (yanılma) secdesi nedir; ne zaman ve nasıl yapılır?
- Sehiv secdesi gerektiren durumlar nelerdir? Sünnetlerde de sehiv secdesi yapmak gerekir mi?
- Sehiv secdesini gerektiren haller nelerdir?
- Sehiv Secdesi
- Şafii mezhebinde, sabah namazında Kunut duası okumanın hükmü nedir ve nasıl okunur?
- Şafii mezhebine göre vitir namazı cemaatle kılınabilir mi? Vitir namazı nasıl kılınır?
- Şafi mezhebine göre vitir namazı ile ilgili hükümler nelerdir?
- Şafi mezhebine göre imamlık ile ilgili hükümler nelerdir?
- SECDE-İ SEHİV (SEHİV / YANILMA SECDESİ)
- Şafi mezhebine göre tilavet secdesi ile ilgili hükümler nelerdir?