Kur'an'da "Ehl-i kitap" ifadesi sadece Yahudi ve Hristiyanlar için mi kullanılmıştır?
Değerli kardeşimiz,
EHL-İ KİTAP: Kur'ân-ı Kerîm'de genellikle Yahudiler ve Hristiyanlar için kullanılan tabir.
Ehl-i kitap (Ehlü'l-kitâb) tamlaması "ilâhî bir kitaba inananlar" anlamına gelir. Buna göre Müslümanlara da Ehl-i kitap denilebilir. Ancak Kur'an dışındaki ilâhî kitaplarda yer almayan bu terkip, terim olarak Müslümanlar dışındaki kutsal kitap sahibi din mensupları için kullanılır.
Ehl-i kitap tabiri Kur'ân-ı Kerîm'de, hepsi de Mekke döneminin sonları ile Medine döneminde inen âyetlerde olmak üzere, otuz bir defa geçmektedir. Daha önce nazil olan iki âyette ise (en-Nahl 16/43; el-Enbiyâ 21/7) aynı anlamda "ehlü'z-zikr" tabiri kullanılmış ve bununla, Tevrat ile İncil hakkında doğru ve yeterli bilgisi olan Ehl-i kitap âlimleri kastedilmiştir.
Ayrıca Kur'an'da Yahudiler için "yehûd", Hristiyanlar için "nasârâ" kelimeleri çokça kullanılmakta, sadece Hristiyanları ifade eden "ehlü'l-İncîl terkibi de yer almaktadır. (el-Mâide 5/47) Diğer taraftan Kur'an'da Ehl-i kitap "kendilerine kitap verilenler", (el-Bakara 2/ 101, 144, 145; Âl-i îmrân 3/19, 20, 100, 186) "kendilerine kitap verdiklerimiz" (el-Bakara 2/121, 146) ve "kendilerine kitaptan bir pay verilenler" (Âl-i İmrân 3/23; en-Nisâ 4/44) şeklinde de ifade edilmektedir. "Kendilerine ilim verilenler" (el-İsrâ 17/107; el-Hac 22/54; Sebe 34/6) ifadesiyle de Ehl-i kitabın kastedildiği rivayet edilmiştir. (Taberî, Câ-mi'ul-beyân, XV, 120; XXII, 44) İslâm literatüründe ayrıca Ehl-i kitap yerine "kitabî" kelimesinin kullanıldığı görülmektedir.
Ehl-i kitap tabirinin kapsamını belirleyebilmek için, ilâhî kitapların kimlere verildiğini tesbit etmek gerekir. Kur'ân-ı Kerîm'de bazı peygamberlere kitap, bazılarına da zebur ve suhuf verildiği bildirilmektedir. Bu arada Nuh ve İbrahim soyuna peygamberlik ve kitap, Musa'ya ve İsâ'ya kitap, Davud'a Zebur, İbrahim ve Mûsâ'ya suhuf indirildiği, ayrıca hadislerde Âdem'e, Şît'e ve İdrîs'e sayfalar verildiği belirtilir.
Kur'an'da "önceki sayfalar" (el-A'lâ 87/18), "öncekilerin kitapları" (eş-Şuarâ 26/196) ifadeleri de yer almakta, bu ikincisiyle Hint kutsal kitaplarının kastedilmiş olabileceği, zira bu kitaplardan Puranalar'ın kelime anlamının "öncekilerin kitapları" olduğu belirtilmektedir. (Hamîdullah, Le Saint Coran, s. 375) Öte yandan,
"Deyiniz ki: Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kûb ve Ya'kûb oğullarına indirilenlere, Mûsâ ve İsâ'ya verilenlere, rableri tarafından (diğer) peygamberlere verilenlere iman ettik." (el-Bakara 2/136; Âl-i İmrân 3/84)
mealindeki âyetler de birçok peygambere vahiy gönderildiğini göstermektedir. Kur'ân-ı Kerîm'de bunların yalnız bir kısmı hakkında bilgi mevcuttur.
Tevrat, gerek Hz. Musa'nın gerekse ondan sonra gelen peygamberlerin Yahudilere tebliğ edip onunla hüküm verdikleri ilâhî kitaptır. (el-Mâide 5/44) Hz. Davud'a verilen Zebur münâcâtlardan ibaret olup dinî hükümler ihtiva etmemektedir. Hz. îsâ'ya, "içinde hidayet ve nur bulunan" (el-Mâide 5/46) ve bağlılarının kendisiyle hükmetmeleri istenen (el-Mâide 5/47, 68) İncil verilmiştir. Böylece Kur'an'a göre, Allah katından indirilmiş, hükümleriyle amel edilmesi gereken Kur'ân'ın dışında iki kitap (Tevrat ve İncil) vardır.
Kur'an'daki Ehl-i kitap tabiriyle de bu kitapların muhatabı olan Yahudilerle Hristiyanlar kastedilmektedir. Ehl-i kitap terkibinin geçtiği âyetleri,
"Kitap yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi." (el-En'âm 6/156)
mealindeki âyeti göz önüne alarak tefsir eden ilk müfessirler de bununla Yahudi ve Hristiyanlann kastedildiğini ifade etmişlerdir. (Mücâhid, I, 186; Taberî, Câmi'u'l-beyân, VIII, 69; İbn Kesîr, Tefstrü'l-Kur'ân, II, 44)
Bu âyetten hareketle Hanbelî ve Şafiî mezhepleri sadece Yahudi ve Hristiyanlan Ehl-i kitap saymışlar, Hanefîler ise semavî bir dine inanan ve Tevrat, Zebur, İncil, suhuf gibi vahyedilmiş bir kitabı bulunan her ümmetin Ehl-i kitap olduğunu söylemişlerdir. (Abdülkerîm Zeydân, s. 11-12)
İslâm'ın yayılmasına paralel olarak Ehl-i kitabın sadece Yahudi ve Hristiyanları ifade eden bir tabir olduğu kanaati de değişmiştir. Bunun temel sebeplerinden biri, Kur'ân-ı Kerîm'de Yahudilik ve Hıristiyanlığın dışında Sâbiîlik, Mecusîlik gibi ilâhî olmayan başka dinlerden de söz edilmesi ve bu dinlerin kendilerince bir kitaba sahip bulunması, diğeri de İslâm açısından siyasî, iktisadî ve sosyal şartların bunu gerekli kılmasıdır.
Kur'an'da son hak din olan İslâm'ın dışında Hanîflik, Yahudilik, Hristiyanlık, Sâbiîlik ve Mecûsflik'ten bahsedilmektedir. Hanîf kelimesi İslâm'ın eş anlamlısı şeklinde ve Hz. İbrahim'le ilgili olarak zikredilmektedir. Sâbiîlik ve Mecusîlik ise sadece ismen geçmekte, inanç esaslarından ve peygamberlerinden söz edilmemekte, kutsal bir kitaba sahip olup olmadıkları açıklanmamaktadır.
Öte yandan İslâmiyet'in ortaya çıktığı dönemde dünya üzerinde birçok din bulunmasına rağmen, Kur'ân-ı Kerîm bunların çoğundan bahsetmemiştir. Zira ilâhî vahyin ilk muhatabı olan Araplar arasında bu dinlerin mensupları mevcut değildi ve onların söz konusu dinler hakkında bilgileri yoktu. Ayrıca bu dinler İslâm'a rakip olacak seviyede bulunmayıp, Kur'an'da yer alan inanç gruplarından bazılarına dahil edilebilecek bir nitelik de taşıyordu.
Kur'ân-ı Kerîm'de ismen zikredilen dinlerden Sâbiîlik hakkında âyet ve hadislerde bilgi yoktur. Gerçek Sâbiîlik, ilk dönem İslâm kaynaklarında Yahudiliğin veya Hristiyanlığın bir mezhebi olarak görülüp Ehl-i kitap kapsamında mütalaa edilmiştir. Ebû Hanîfe ve Ahmed b. Hanbel bu görüştedir. Ayrıca Harranlı putperestler Halife Me'mûn kendileriyle görüştükten sonra Sâbiî adını almışlar ve Ehl-i kitap kabul edilmişlerdir. İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed gibi bazı fakihlerin Ehl-i kitap saymadıkları Sâbiîler ise Sâbiî adını taşıyan, ancak yıldızlara tapan putperestlerdir.
Mecûsîler'den Kur'an'da sadece bir yerde bahsedilmekte, fakat bunlar hakkında da bilgi verilmemektedir. Eski Müslüman araştırmacıların çoğunluğuna göre Mecûsiler Ehl-i kitap değildir. Hz. Peygamberin,
"Mecûsîler'e Ehl-i kitap muamelesi yapınız." dediği rivayet edilir (el-Muvatta, I, 278);
ancak Resul-i Ekrem Mecûsîler'in kestiklerinin yenilmesini ve kadınlarıyla evlenmeyi yasaklamıştır (Hamîdullah, el-Veşâ'iku's-siyâsiyye, s. 150). Mecüsîler'in Ehl-i kitap'tan olduğunu söyleyen Hz. Ali de şirkleri sebebiyle kestiklerinin yenilmesinin ve kadınlarıyla evlenilmesinin Müslümanlara yasaklandığını belirtir (Ebu Yûsuf, s. 140-141).
İmam Sâfiî Hz. Ali'nin sözüne dayanarak onları Ehl-İ kitap saymıştır. Şehristânî'ye göre Mecûsîler'in kitabî olmaları şüphelidir. Hz. İbrahim'e verilen sayfalar Mecûsîler'in davranışları yüzünden tekrar semaya kaldırılmıştır. Buna göre onlar kendilerine suhuf verilmesi sebebiyle Ehl-i kitap statüsündedirler; fakat çıkardıkları olaylar yüzünden suhuf tekrar semaya kaldırıldığı için, kestikleri yenilmez ve kadınlarıyla evlenilmez. (el-Milel,11, 13)
Kur'ân-ı Kerîm ateizme ve politeizme şiddetle karşı çıktığı halde nüzulü sırasında mevcut olan diğer dinlere temas etmemiştir. Ancak bazı ifadelerin Budizm'e ve Hinduizm'e imalarda bulunduğu şeklinde yorumlar vardır. Buna göre Kur'an'da adı geçen Zülkifl'in Kapilavastulu yani Buda'ya, Tîn süresindeki "tin'in (incir) Buda'nın altında vahye mazhar olduğu incir ağacına, "zübürü'l-ev-velîn" terkibinin de Hint kutsal kitaplarından Puranalar'a bir telmih olduğu ifade edilmektedir (Hamîdullah, Le Saint Coran, s. 329, 375, 597). Öte yandan İslâmiyet'in yayılması ve Ehl-i kitap kavramının genişlemesi üzerine Hint dinleri de bu kapsama alınmıştır. İslâm'ın o ülkelere ulaşmasıyla Müslümanların Hint kadınlarıyla evlenmeleri (İnan, s. 189; Ebulfazl İzzetî, s. 282) onları Ehl-i kitap statüsünde tuttuklarını gösterir.
Kur'an'da Ehl-i kitap olarak sadece Yahudi ve Hristiyanların muhatap alınması, bu iki din mensubunun birtakım eksiklik ve yanlışlıklarının yanında Allah, peygamber, âhiret ve kitap inançlarının bulunması, yani ilâhî kaynağa dayanmaları ve Kur'ân'ın o dönemde muhatabı olan insanlarca söz konusu dinlerin bilinmesi sebebiyledir. Nitekim bu din mensupları Hicaz bölgesinde önemli bir etkinliğe sahip olarak Müslümanlarla iç içe yaşıyorlardı. Kur'ân-ı Kerîm muhtelif âyetlerinde İslâm dışı din mensupları arasında Ehl-i kitaba önemli bir yer vermekte, onların farklılık ve üstünlüklerini belirtmekte, özellikle Hristiyanlarla diyalog kurulmasını önermekte, ancak temel iman esasları, ayrıca Müslümanlarla olan ilişkilerindeki eksiklik ve yanlışlıkları da vurgulamaktadır (M. Fâris Berekât, s. 450-468). Ehl-i kitap terkibinin geçtiği âyetlerde, onların arasında övgüye lâyık kişiler bulunduğu gibi (Âl-i Imrân 3/75, 113-115. 119) kâfirlerin de bulunduğu (el-Bakara 2/105; el-Beyyine 98/1), bu sonuncuların Allah'ın âyetlerini inkâr ettikleri (Âl-i İmrân 3/70, 98, 112; en-Nisâ 4/155; el-Haşr 59/2), Hakk'ı bâtıla karıştırdıkları (Âl-i İmrân 3/71), emanete riayet etmedikleri (Âl-i İmrân 3/75), kendilerine verilen kutsal kitabı tahrif ettikleri (Âl-i imrân 3/78), peygamberlerini öldürdükleri (Âl-i İmrân 3/112; en-Nisâ 4/155), Müslümanları küfre döndürmek istedikleri (el-Bakara 2/109; Âl-i İmrân 3/69, 72, 99, 100), Tevrat ve İncil'deki hükümleri hakkıyla uygulamadıkları (el-Mâide 5/68) belirtilmektedir. Kur'an Ehl-i kitabı Allah'a kulluğa, O'na ortak koşmamaya çağırmakta (Âl-i İmrân 3/ 64), Müslümanlara da onlarla mücadelelerinde itidali tavsiye etmektedir. (el-Ankebût 29/46)
(bk. T.D.V. İslam Ansiklopedisi, EHL-İ KİTAP mad., İstanbul 1994, X/516-517)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Maide suresi 5. ayette geçen "gizli dost" hangi anlamda kullanılmıştır?
- Teslis inancı şirk ise Hristiyanlarla evlenmek caiz olur mu?
- Hristiyanlık ve Yahudilik tabirleri ne zaman ortaya çıkmıştır?
- Eski dinlerin tabileri nasıl isimlendiriliyordu? Onlara da Müslüman mı deniyordu yoksa Hristiyan Yahudi gibi isimler mi alıyorlardı?
- Yahudilerin dini ve sosyal açıdan fayda ve zararları neler olmuştur?
- Peygamberimiz zamanındaki Hristiyanlıkla şimdiki Hristiyanlık arasındaki fark nedir? O dönemde de Hristiyanlar Hz. İsa'yı "oğul" diye nitelendiriyorlar mıydı?
- İslam inancına göre kadın peygamber gelmiş midir?
- HRİSTİYANLIK
- Hz. İsa aleyhisselamın inmesine inanmak gerekli midir?
- İnsanlığın başlangıcı, yazının tarihçesi ve Kutsal kitapların yazılması? Gerçekten insanlar kabataş yontma veya cilalı devirleri yaşadılar mı; bu çağların evrim teorisi ile alakası var mıdır?..