Kendini boşlukta hisseden bir kimse ne yapmalıdır?
- Huzur ve saadetin kaynağı nedir?
- Bir arkadaşım bana kendisinin mutlu olmadığını, her şeyin ona boş geldiğini, ne yapsa tatmin olmadığını, bu yüzden mutsuz olduğunu ve kendisini iyi hissetmediğini söyledi.
- Halbuki bu kişi maddi yönden hiçbir eksiği olmayan birisi, böyle bir kişiyi dini olarak ne anlatmalıyız ki mutluluğa kavuşsun?
Değerli kardeşimiz,
Huzursuzluğun, bunalımın, stresin en önemli bir kaynağı da şu güzel ifadelerle açıklanmış:
“Bir şey ‘ma vudia leh’inde istihdam edilmezse atalete uğrar, matlup eseri göstermez.” (Bediüzzaman, Sünuhat)
“ma vudia leh”, bir şeyin yapılış gayesi manasına geliyor. Gözün vazediliş, yani yaratılış gayesi: görme... Onu tatların kontrolünde kullanmaya kalkarsanız, o alete zarar verir ve rahatsız olursunuz.
Her duygusunu ve hissini onu Yaratanın rızası dairesinde ve istikamet çizgisinde kullanan insanlar dünyada da bir nevi cennet hayatı yaşarlar.
Kendilerini ebed ülkesinin sonsuz saadetine hazırlayan ve Kur’an’dan aldıkları ders ile bu geçici dünya hayatını bir oyun ve eğlence olarak değerlendiren insanların ruhları, her türlü musibet karşısında dipdiri, sapasağlamdır. Onlar bu dünya sahnesinde fakir rolünü oynayacaklarsa bunu en güzel şekilde başarırlar. Hastalandıklarında kıvranmayı çok iyi becerirler. Trajedide gözlerinden yaşlar boşalır. Ama onlar oyunda olduklarını unutmadıkları için, sevinmeleri de üzülmeleri de çok sınırlıdır; oyunun icap ettiği kadardır.
Dünyayı oyun ve eğlence bilenlerin bakışları ahiretedir. Gayretleri o belde içindir. O beldenin saadeti de azabı da ebedî... Bunun şuurunda olan ve “innalillah” yâni “biz Allah’ın kuluyuz, hayatımız, ölümümüz, bedenimiz, ruhumuz, mevkiimiz, makamımız, kısacası her şeyimiz, onun için, onun rızası içindir” sırrına eren insan, fâni dünyanın geçici sıkıntılarında boğulmaz.
Her şeyiyle sınırlı olduğunu bilir ve sınırsız elemlerin altına girmez, onları ruhuna yüklemez. Dostlarını sonsuz rahmet ve ihsan sahibi Allah’a emanet, düşmanlarını da yine onun sonsuz adaletine havale eder.
Ruhunu da bedenini de emanet bilir; onları ne ezer, ne de başkasına ezdirir. Ama gücünü ve kuvvetini aşan sahalarda, bu ağır imtihanı kolayca verebilmek için Rabbine iltica eder. Ve neticede o’nun takdirine rıza ile rahat bulur. Dünyadan, dünya ehlinden ve bu âlemin sıkıntılarından korkacağına onların hâlikından korkar, o’na iltica eder.
“Allah’tan havf eden (korkan) başkaların kasavetli, belalı havfından kurtulur.” (Bediüzzaman, Sözler)
Her hayır gibi, kalp huzuru da o’nun elindedir. Buna layıkıyla iman etsek başkalarının kapılarında dolaşmaktan kurtulacak, aradığımız her güzelliği Rabbimizin rahmet kapısında bulacağız.
Nasıl ki bedenimizin su, hava ve gıda gibi şeylere ihtiyacı var. Onları almadığımız zaman bedensel özelliklerimiz zarar görür ve huzurumuz kaçar. Ayrıca bedenimizi zehir, ateş, hastalık gibi zararlı şeylderden de korumamız gerekir. Yoksa perişan oluruz.
Aynen bunun gibi ruhumuzun da havası, suyu ve gıdası gibi olan ibadetleri yapmadığımız zaman, ruhumuz havasız, susuz ve gıdasız kalmış gibi olur ve bütün sıkıntıların kaynağı haline gelir. Diğer taraftan her bir haram ruhumuza giren bir hastalık, bir ateş ya da zehir gibidir. Bedeni zehirlenen bir kimse rahat edemeyeceği gibi, işlediği günahlarla ruhu zehirlenen bir kimse de asla rahat edemez ve huzur bulamaz.
Öyleyse her ruh, gıdası olan ibadetleri almalı, zararlı olan günahlardan sakınmalı ki huzur ve mutlluğa erişsin, kendini boşluktan kurtarsın.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Şu anda, toplumda bulunan huzursuzluk ve sıkıntıların gerçek sebebi nedir?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Hayattan zevk alamıyorum, beni yaşama bağlayan hiçbir şey yok. Çok mutsuzum ve huzursuzum, nedeni nedir? Bana ne tavsiye edersiniz?
- İbadetlerimi yapamıyorum, eskisi gibi huzurlu değilim, ne yapmalıyım?
- Nefisle mücadele etmek için ne yapmalıyız?
- Toplumdaki sosyal çöküntü ve huzursuzluğun sebebi nedir?
- Huy değiştirmek mümkün müdür?
- Ebu Hanife, namaz kılmayanın imanını muhafaza etmesi zordur demiş mi?
- Namaz kılarak beş sıkıntıdan emin mi oluruz?
- Cennette insan neden fazladan eve ihtiyaç duyar?
- Kalpte Allah sevgisi ve korkusunun dengesi nasıl kurulmalıdır?
- Peygamberlerin de normal insanlar gibi, ruhen sıkıntı çektikleri ya da buhrana düştükleri zamanlar olmuş mudur?