Namaz sonunda salavat getirmek sünnete aykırı mı?

Namaz sonunda salavat getirmek sünnete aykırı mı?
Tarih: 20.06.2017 - 00:44 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Peygamberimiz sas: Allah'a hamd edin, sonra bana salavat getirin, sonrada isteğiniz şekilde dua edin buyurduğu halde; namaz sonu tesbihat esnasında neden önce ala rasulina salavat deniyor, daha sonra Cenabı Allah'a (Ayet el-Kürsi), hamd, tesbih, tekbir getiriliyor, bu sıralamada bir yanlışlık yokmu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hayır, bu sıralamada bir yanlışlık ve sünnete aykırı bir durum yok. Ayrıca dua edecek kişinin, hamd ve salavattan sonra dua etmesi sünnet ise de bunları söylemeden dua etmenin de bir sakıncası olmaz.

Namazdan sonra tesbihat yapmak da sünnettir. Dua ise, genellikle tesbihattan sonra yapılır.

Bu nedenle tesbihata başlarken salavat getirmek sünnete aykırı değildir. Zira doğrudan Peygamber Efendimize (asm) salavat getirmekle ilgili ayet ve hadisler vardır.

Ancak tesbihat bittikten sonra dua edecek olanların hamdele ve salveleden sonra diledikleri şekilde dua etleri sünnettir.

Soruda geçen rivayete gelince:

Resûlullah (asm) namazdan sonra Allah’a hamd etmeden, Peygamber (asm) salâtü selâm getirmeden dua eden bir adamı işitti. Bunun üzerine:

“Bu adam acele etti.” buyurdu. Sonra o adamı yanına çağırdı. Ona veya bir başkasına şöyle buyurdu:

 “Biriniz dua edeceği zaman önce Allah Teâlâ’ya hamdü senâ etsin, sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e salâtü selâm getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde dua etsin.” (Ebû Dâvûd, Vitir 23; bk. Tirmizî, Daavât 65; Nesâî, Sehv 48)

Bir gün Resûlullah Efendimiz (asm) ashâb-ı kirâm ile birlikte Mescid-i Nebevî’de otururken içeri bir adam girdi. Hadisimizin bir başka rivayetinden öğrendiğimize göre, adını bilemediğimiz bu zât yalnız başına namaz kıldıktan sonra “Allahümmağfir lî verhamnîAllahım beni bağışla ve bana merhamet et.” diye dua etmeye başladı.

Halbuki her işin olduğu gibi duanın da bir âdâbı ve usûlü vardı. Kendisinden bir şey istenecek, yardımı niyâz edilecek olan Cenâb-ı Hakk’a saygısını sunmak, O’nu lâyık olduğu şekilde hamdü senâ etmek, O’nun huzurunda kendisine şefâat edecek olan Peygamber-i Zîşân’a salavât getirmek gerekirdi.

Bu sebeple Allah'ın Resûlü o zâtın acele ettiğini söyledi ve ashâbına nasıl dua etmeleri gerektiğini öğretmek için bu fırsatı değerlendirmek istedi. Yanına çağırdığı o sahâbîye veya o yanında otururken diğer ashâbına hitaben yukarıdaki sözlerini söyledi.

Namazdan sonra veya diğer zamanlarda Allah’a dua edecek kimse duasına "el-Hamdü lillâhi Rabbi’l-âlemîn ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn." diye veya buna benzer bir hamdele ve salvele ile başlamalıdır.

Nitekim bir defasında Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) sahâbîlerden birinin Allah’a hamd ve Resûlü’ne salât getirerek duaya başladığını gördü. Onu takdir ederek “Ey namaz kılan zât! Dua et, duan kabul olunur.” buyurdu. (Tirmizî, Daavât 65)

Müslümanlar hayatı ve yaşama biçimini olduğu kadar dua ve ibadeti de Allah'ın Resûlü’nden öğrenirler ve böylece her şeyi âdâbına ve usûlüne uygun olarak yapmaya gayret ederler.

Buna göre:

- Duayı Resûlullah Efendimiz (asm)’in öğrettiği gibi yapmaya çalışmalıdır.

- Duaya önce Allah’a hamdederek başlamalı, sonra Allah'ın Resûlü’ne salâtü selâm getirmelidir.

- Daha sonra Allah Teâlâ’dan isteyeceği şeyleri söylemeli, en sonra yine Allah’a hamd ederek, meselâ “âmîn ve’l-hamdü lillâhi Rabbi’l-âlemîn” diyerek duayı bitirmelidir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun