"Kalbi imanla dolu olarak mutmain iken, dini inkâr etme" konusunu açıklar mısınız?

Tarih: 05.10.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

"Kalbi imanla dolu olarak mutmain iken, dini inkâr etme..."
- Nahl Suresi 106. ayeti nasıl anlarız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetin meali şöyledir:

“Kalbi imanla dolu olarak mutmain iken, dini inkâr etmeye mecbur bırakılıp da yalnız dilleriyle inkâr sözünü söyleyenler hariç, kim imanından sonra Allah’ı inkâr ederek gönlünü inkâra açar, göğsüne küfrü yerleştirirse, onlara Allah tarafından bir gazap, hem de müthiş bir azap vardır.” (Nahl, 16/106).

İbn Abbas’tan nakledildiğine göre, bu ayet Hz. Ammar b. Yasîr hakkında inmiştir. Mekke döneminde işkence gören ilk Müslümanlardan bir olan Ammar annesini, babasını bu yolda şehit verdikten sonra, işkenceler karşısında dayanamaz hale gelmiştir. Müşriklerin işkenecesi altında onların Allah, peygamber hakkındaki çirkin telkinlerini -istemeyerek- tekrarlamak, bazen de putlarını övmek zorunda kalmıştır. Ancak istemeyerek de olsa sarf ettiği sözlerden ötürü oldukça rahatsızlık duyan Ammar, konuyu Hz. Peygamber (a.s.m)’e arz etmiştir. O da buna ruhsat vermiş, bir daha başına geldiğinde aynı şeyleri söyleyebileceğine izin vermiştir. Ve bunun üzerine bu ayet nazil olmuştur.

İslam’da “Zaruretler haramı helal kılar.” (Mecelle, md. 21) şeklinde bir prensip vardır. Bu prensip maddi olan haramları zaruret miktarı helal kıldığı gibi, manevî olan inanç esaslarına karşı da zaruret miktarı, sözde ters davranmaya izin vermektedir.

Buna göre, bir kişinin kalbindeki imanı sapasağlam durduğu halde, hayatî bir tehlike karşısında -içten değil- yalnız diliyle sözlü olarak o inanca aykırı bir şey söylemesi onu küfre sokmaz. Çünkü iman-küfür kalbin unsurlarıdır. İçten inanan mümin olur, içten inanmayan ise kâfir olur. İçten mümin olduğu halde korkudan küfür olan sözleri kullanan kimse imandan çıkmaz. İçten inanmayan, fakat korkusundan mümin olarak kendini gösteren kimse de bununla küfürden çıkmaz, bilakis iki yüzlü münafık olur.

Mümin ve Müslüman olduktan sonra inancından dönen, dinden çıkan insana mürted denir. Bu şekilde "kalbini inkâra açarak" yani kendi özgür iradesini kullanarak dinini terk edip dinsizliğe sapan veya başka bir dini benimseyen kimse, Allah'ın gazabına uğrayacak ve çok büyük bir azapla cezalandırılacaktır.

İman, esas itibariyle gönülden bir benimseme ve onaylama olduğu gibi, inkâr da aynı şekilde Allah'ın varlığını, birliğini ve Müslüman sayılmanın asgari şartları olan diğer iman esaslarını kısmen veya tamamen, bilerek ve isteyerek reddetmedir.

Öyleyse böyle bir isteği ve niyeti olmadığı, âyetteki ifadesiyle "kalbi imanla dolu olduğu halde" ağır baskı altında kalan (mükreh) bir mümin, bu baskı (ikrah) yüzünden görünüşte inancının aksine beyanda veya davranışta bulunursa, âyete göre bundan dolayı mümin olmaktan çıkmaz.

Karşılaşılan baskı veya sıkıntıya "zaruret", böyle bir durumda inancının aksini ifade etmeye veya yapmaya "ruhsat", baskıya rağmen inandığı gibi konuşmaya veya davranmaya da. "azimet" denir.

 İlave bilgi için tıklayınız:

MÜKREH.

MÜRTED . 

Yasir ailesi ve Ammar'ın müşrikler tarafından maruz kaldığı işkenceler... 

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun