Müslümanların futbol düşkünlüğünü nasıl değerlendirirsiniz? Bir Müslümanın futbola bakış açısı ne olmalıdır?..

Tarih: 05.03.2007 - 17:44 | Güncelleme:

Soru Detayı
Bir Müslümanın futbola bakış açısı ne olmalıdır? Kardeşlerimiz para ödeyip maça girebliyor, uzuzn uzuzn tartışabiliyor, maç yayını yapan özel paralı tv kanallarına abone olabiliyor. Bu davranışlar şuurlu bir Müslümana yakışır mı?
Cevap

Değerli kardeşimiz,

Dinimiz israfı yasaklamıştır. İsrafın en büyüklerinden birisi de zaman israfıdır. İnsanın en önemli semayesi hayatıdır. Halife Hazret-i Osman (ra) zamanında Medine’de güvercin merakı alıp yürüdüğünden bahsedilince, durumu tahkik ettiren Hazret-i Osman (ra), derhal yasak koymuş, "güvercinle uğraşmayı faydasız işle faydalı zamanı imha etmek" olarak izah ederek zaman israfçılarını cezalandırmıştır.

Futbolun dünyevi zararları çok olduğu gibi, uhrevi yönden de insanı hasaret içerisinde bırakacağı kesindir. Kısacık dünya hayatında faydasız boş işlerle ömrünü geçirenler sonsuz bir hayatta bu boşa geçirdikleri vakitler için çok büyük hüsran içerisinde bulunacakları muhakkaktır.

Asr suresinde Allah Teala zamana yemin etmekte ve şöyle buyurmaktadır:

"1. Ye­min ede­rim za­ma­na,

2. İn­san­lar hüs­ran­da,

3. An­cak şun­lar müs­tes­na: İman edip mak­bul ve gü­zel iş­ler ya­pan­lar; bir de bir­bir­le­ri­ne hak­kı ve sab­rı tav­si­ye eden­ler."

İnsanın ömrü en kıymetli sermayesidir. Ne kazanacaksa onunla kazanacaktır. O ömür ise dehir (zaman)den biz cüzdür. Onunla akmaktadır. Hatta insan için zaman ömründen, hatta ömrünün içinde bulunduğu anından ibaret değildir. Kârsız geçen her an, o güzel sermayeden heder edilen bir ziyan, bir hüsrandır.

Bununla beraber senelerce kaybedilen bir ömür, içinde bulunduğu son bir lahzada kendisine ebedî cenneti kazandıracak güzel bir iş yapmaya muvaffak olabilirse, geçen bütün kayıpları telafi ederek o zarardan kurtulmuş ve o insan için en şerefli şey ve bütün zaman ve lahzadan ibaret olmuş olur. Bu sayede insan, ömrünün içinde bulunduğu her saniyesini fırsat bilerek, onunla geçirmiş olduğu fırsatları kaza ile telafi etmeye bir dereceye kadar imkan bulur. Nitekim Kur'an'da,

"Ve o, öğüt almak veya şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü birbirlerini izler yaptı." (Furkan, 25/62)

buyurulmakla ona işaret edilmiştir. Böyle vaktinin kıymetini bilmek mânâsınadır ki, mutasavvıflar, "Sofî, ibnü'l-vakt (vaktin oğlu) olmalıdır, yani ömrünün ve özellikle fiilen içinde bulunduğu vaktin kıymetini bilmeli ve onunla yarın ahireti için ne kâr, ne hayır edebilmek mümkün ise onu kazanmaya çalışmalıdır." demişlerdir.

Nasıl ki bugünün yarını yoktur, diye ahirete inanmayanlar da tersine dünya zevkini sürerek gönüllerince kâm almak için "Gün bugündür, saat bu saattir, ne yapacaksak şimdi yapmalıyız." diyerek, ne olursa olsun vaktine uyup, çıkarını gözetme mânâsına "İbnü'z-zaman" (zamanın oğlu) olmak, zaman geçince onunla beraber geçip gitmek isterler. Maksatları farklı olmakla beraber ikisi de:

"Öğren rüsum-ı asrı, lisan-ı zamaneyi, / Bak tab-ı nasa vakte münasip tekellüm et"

"Öğren asrın âdetlerini, zamanın dilini, / Bak insan tabiatına, zamana uygun konuş."

demekten hoşlanırlar.

Çünkü vakit gerek kazanmak, gerek tüketmek, gerek kâr, gerek zarar için kullanılacak iş zamanıdır. İşte vakit böyle bir fırsat ve ömür bütün anlarıyla böyle kâr ve zarara maruz bir sermaye ve zaman böyle bir taraftan tükenmek, bir taraftan artmak üzere bulunan nimetlerin asıllarından bir nimet olmak hasebiyle vakit ve zamanın kadrini takdir ile ömrün kıymet ve mahiyetine dikkat nazarını çekmek için asra yemin edilmesinde mühim mânâlar vardır.

İlave bilgi için tıklayınz:

Futbol oynamanın sakıncası var mıdır? Çünkü oynayanlar şort giydiği için avret yerlerinin bir kısmı görünüyor. Dinen hükmü nedir?..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun