Müslüman olmayanın cehenneme gitmesi adil mi?

Tarih: 14.01.2020 - 07:08 | Güncelleme:

Soru Detayı

- O kadar din var. Herkes kendi doğduğu yerdeki dine inanıyor. Ata dininden başkasına inanan sayısı %1-2 oranında.
- Bu durumda, Müslüman olmayanın cehenneme gitmesi adil mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Allah insanı yaratırken ona, melekler dahil hiçbir yarattığına lütfetmediği çok üstün özellikler bahşetmiş.

Başta akıl, gelecek endişesi, merak, değerlendirme yeteneği, korku gibi kendisine lütfedilmiş kuvvelerle de “Ben kimin? Nereden geldim? Niye geldim? Nereye gideceğim?” gibi sorulara cevap aramasını fıtratına yüklemiş.

Büluğ çağını geçmiş ve akil olan istisnasız her insan bu soruları kendine sorar. Onun içindir ki İslam’da büluğ çağına gelmemiş ve akil olmayanlar mesul değillerdir.

Bunları ön yargısız, mantık içerisinde kendine soran kişi mutlaka;

- Hiçbir şeyin yoktan var olamayacağını,
- Her şeyi var eden, kendisi yaratılmamış ezeli ve ebedi bir yaratıcının mutlaka olması gerektiğini,
- Bu yaratılanlarda muazzam hikmetler olduğunu,
- İnsanın bütün diğer yaratılmışlara “patron ve üstün” kılındığını,
- Böyle mükemmel bir düzen kuran bir yaratıcının da bütün bunları asla manasızca yaratmayacağını,
- Bir apartmanda dahi iki yöneticinin, bir ilde iki valinin, bir memlekette iki başkanın olamayacağı hakikatinden, kainatı yaratanın da mutlaka “bir ve tek” olması gerektiğini,
- Ancak amacının ne olduğunun keşfedilmesini istediğini, 
- Bu vazifenin de insana, yani kendisine verildiğini bilir ve anlar.

İşte İslam inancına göre, gerçekten İslam’dan hiç haberi olmayan, ancak yukarıdaki veya benzer silsilelerle yaratıcıya ulaşan, muazzam eserlerine hayran olup, ona ve kurduğu nizama hürmet gösteren insanların ahirette kurtulacaklarına inanılır.

Ancak takdir edersiniz ki bu, günümüz insanlığının çok büyük bir bölümü için geçerli değildir.

Aklınıza gelen her türlü batıl inanışı öğrenmeye de hak olan İslam inanışını öğrenmeye de internette “bir tık” kadar uzağız.

Bunlar tetkik edildiğinde görürüz ki;

- Batıl da olsalar hemen hemen her inanış şeklinde bir takım benzerlikler var. Sanki tek kaynaktan geliyorlar.

- Sonra da İslam'a baktığımızda anlarız ki muhtemelen bütün diğer batıl inanışlar da bir peygambere dayanıyor. Ancak insanların Allah’ın tebliğ ettiklerini, o peygamberlerin söylediklerini zaman içerisinde tahrif edip, ortaya içinde belki doğruları da olan ama Allah’ın özellikle tevhid dininden uzaklaşmış, içinde büyük tutarsızlıklar olan dinler uydurduklarını görürüz.

- Nihayetinde de tartışmasız ve sonsuz delillerle İslam’ın kafamızdaki bütün sorulara mükemmel, birbiriyle çelişmeyen ve zamanlar üstü cevaplar verdiğini gerçekten samimi isek ve eğer aklımız ve kalbimiz sönmemişse görürüz. Çünkü hidayeti isteyen insandır, yaran ise Allah’tır. 

Kur'an tefsiren bu konuyu şöyle açıklar;

Yukarıda anlattığımız gibi insanın vazifesi, ihlasla ve samimiyetle bir yaratıcı olduğunu bulmak ve onu aramaya çalışmaktır.

Hâl böyle olunca da ihlas ve samimiyetle kendisini arayan o kuluna Allah rahmet ve hidayet kapılarını açacak ve o kulunu İslam ile Kur'an ile buluşturacaktır. Bu Allah’ın Kur'an’daki vaadidir.

Yoksa ihlassız, riyakarcana ve neredeyse hesap sorar gibi “Anlat bakalım, aklım kesecek mi?” tarzında yaklaşımda olanların da Allah kulaklarını, gözlerini ve kalplerini mühürleyeceğini ve hakkı hakikati anlamalarına mani olacağını vaad ediyor.

Yani kapıyı içeriden biz kilitlersek, Allah da üstümüze dışarıdan kilitler ve içeride batıllar içinde boğulur kalırız. Böyle bir davranış sebebiyle de elbette azaba müstahak oluruz.

Ama kapıyı biraz aralayıp, acaba hakikat tarafında ne var diye “ihlasla” bakarsak, işte o zaman da üstümüze nur ve rahmet yağdırır Allah!

Görüldüğü gibi, ne ekersek onu biçiyoruz.

Bu durumda da şunu unutmayalım ki Müslüman bir toplumda yetişen bizler çok nasipliyiz, meğer ki Allah’a iman ve ibadet konusunda üstümüze düşenleri yerine getirelim.

Ve gene şunu unutmayalım ki aynı amelleri yapan Müslüman bir Çinlinin Allah katında alacağı derece, örneğin Türkiye topraklarında yaşayan Müslümandan fazla olacaktır ve İslam topraklarında yetişmiş imansız bir insanının da diğer insanlara nazaran göreceği azap elbette daha çok olacaktır.

Ahirette mutlak adalet kesinlikle tecelli edecektir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Mekke'de doğan bir çocukla, dünyanın herhangi bir yerinde doğan ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun