Medine Yahudîlerinin ileri gelen âlimlerinden biri olan Abdullah bin Selâm nasıl Müslüman olmuştur, Yahudilerin buna tepkisi ne olmuştur?

Tarih: 02.06.2006 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. Yusuf (a.s.)'ın sülâlesinden olan Abdullah b. Selâm, Medine Yahudilerinin ileri gelen âlimlerinden biri idi.

Büyük bir âlim olan babası Selâm'dan birçok şeyle birlikte, Tevrat'ı ve tefsirini de öğrenmişti. Ayrıca, babası, âhir zamanda gelecek peygamberin sıfat ve alâmetleri ile yapacağı işleri de kendisine anlatmış ve, "Eğer o, Harun neslinden gelirse, ona tâbi olurum, yoksa tâbi olmam." demişti. Selâm, Efendimiz (s.a.v.) henüz Medine'ye gelmeden önce de vefat etmişti.

Resûl-i Kibriya Efendimizin (s.a.v.) Medine'ye gelişini Müslümanlara müjdeleyen Yahudînin sesini Abdullah b. Selâm da işitmiş ve kendisini tutamayarak, "Allahü Ekber!" deyip tekbir getirmişti.

Bunu duyan halası, "Allah, seni umduğuna erdirmesin! Vallahi, Musa Peygamber'in geleceğini duymuş olsaydın bundan fazlasını yapmazdın!" diyerek ona çıkışmıştı.

Abdullah ise, "Ey hala!.. Vallahi, gelen de onun kardeşidir! O da onun gibi bir peygamberdir!" demişti.

Bunun üzerine halası, "Yoksa, Kıyamet'e yakın gönderileceği bize haber verilen peygamber, bu mudur?" diye sormuştu.

Abdullah, "Evet..." cevabını verince de, "Öyle ise, davranışında haklısın!" demişti.(1)

Resûl-i Kibriya Efendimiz (s.a.v.), Medine'ye teşrif buyurdukları zaman, Abdullah b. Selâm da onu görmek için gitmiş ve Efendimizin (s.a.v.) nurlar saçan mübarek simasını görünce, "Şu sîmada yalan yok! Şu yüzde hile olamaz!" diye kendi kendine söylenmişti.(2)

Peygamberimize Soru Sorması ve İslâm'ı Kabulü

Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.), henüz Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretlerinin evinde misafir kaldığı bir sıradaydı. Abdullah b. Selâm da, Efendimizi (s.a.v.) ziyarete geldi ve ona birtakım sualler sordu. Tevrat'tan sorduğu suallerine yine Tevrat'a uygun cevaplar alınca, şehâdet getirerek Müslüman oldu.(3) Sonra da,

"Yâ Resûlallah!.. Yahudî milleti, iftiracı, yalancı bir millettir. Yarın benim Müslüman olduğumu duyunca türlü yalanlar uydurup iftirada bulunurlar. Müslümanlığım duyulmazdan önce beni onlardan sorup mevkiimi tasdik ettiriniz!" dedi.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), onu bir tarafa gizleyip Yahudî ileri gelenlerinden bazılarını davet etti ve onlara,

"Ey Yahudî cemaati!.. Siz, benim, Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğumu pek iyi bilirsiniz! Ben hak dinle geldim; Müslüman olunuz!" dedi. Yahudiler,

"Biz, senin peygamber olduğunu bilmiyoruz!" diye karşılık verdiler ve bu sözlerini üç sefer tekrarladılar. Bundan sonra Resûli Ekrem,

"Sizin içinizde Abdullah b. Selâm adında birisi var. O nasıl bir kişidir?" diye sordu. Yahudiler,

"O, bizim içimizde hayırlı bir babanın hayırlı bir oğludur. Kendisi de babası da en faziletlimiz, en âlimimizdir." diye şehâdet ettiler. Resûlullah,

"Abdullah b. Selâm, Müslüman olursa, siz ne dersiniz?" diye sordu.Yahudîler,

"Hâşâ!.. Abdullah İbni Selâm, hiçbir vakit Müslüman olamaz!" dediler.

Efendimiz (s.a.v.), sualini üç sefer tekrarladı. Her seferinde onlar da aynı inkârı cevabı verdiler. Bunun üzerine Resûl-i Kibriya, Abdullah İbni Selâm'a hitaben,

"Yâ İbni Selâm!.. Gel!.." diye çağırdı. Abdullah, saklı bulunduğu yerden çıktı ve Müslüman olduğunu ilân etti; Yahudilere de,

"Ey Yahudî cemaati!.. Allah'tan korkunuz! Size geleni kabul ediniz. Vallahi, siz de bilirsiniz; o, yanınızdaki Tevrat'ta ismini ve sıfatını yazılı bulduğunuz Resûlullah'tır." diyerek onları İslâm'a davet etti.(4) Fakat Yahudîler,

"Sen yalan söylüyorsun! Sen şerir oğlu şeririmizsin!" dediler ve onu, kıymetini düşürmek için türlü türlü kusur ve kabahatler isnad ederek kötülediler. Abdullah b. Selâm,

"Yâ Resûlallah!.. Korktuğum işte bu idi! Ben, sana onların gaddar, yalancı, fâcir ve müfteri bir millet olduğunu haber vermemiş miydim? İşte, dediğim çıktı!" dedi.(5)

Resûl-i Ekrem (s.a.v.), Yahudileri huzurundan çıkardı. Abdullah b. Selâm ise evine gitti. Onun davetiyle bütün ev halkı ve halası da Müslüman oldu.(6) Yahudilerin bazı ileri gelenleri, Abdullah b. Selâm'ı türlü türlü desise ve sözlerle Müslümanlıktan vazgeçirmeye çalıştılarsa da muvaffak olmadılar.

Abdullah b. Selâm'la birlikte birçok Yahudi âlimi de samimî olarak İslâm'ı kabul edip Müslümanlıkta sebat gösterdiler, îman etmeyen diğer Yahudi âlimleri ise, "Muhammed'e bizim şerlilerimiz tâbi oldu! Eğer hayırlı olsalardı atalarının dinini terketmezlerdi." diye ileri geri konuşmaya başladılar. Bunun üzerine, Cenâb-ı Hak, indirdiği âyeti kerîmede meâlen şöyle buyurdu:

"Onların hepsi bir değildir. Ehl-i Kitap içinde bir cemaat vardır ki, gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar."(7)

Dipnotlar:

1. İbni Hişam, Sîre, II/163; Belâzurî, Ensab, I/266.
2. İbn-i Sa'd, Tabakat, I/235; ibn-i Abdi'l-Berr, istiab, III/922; Bediüzzaman Said Nursî, Mektûbat, s. 92.
3. Buharî, a.g.e., II/335; Ahmed İbn-i Hanbel, Müsned, III/108
4. İbn-i Hişam, Sîre, II/164; Buharî, Sahih, II/335.
5. İbn-i Hişam, a.g.e., XII/164.
6. a.g.e.
7. Âl-i İmrân, 3/113.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun