Kürtlerin kökü nerden gelmektedir?

Tarih: 09.07.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Peygamberimiz (s.a.v.) ahir zaman da bir kavmin İslam dinini ayakta tutacağını söylemiş midir?
- Bu kavmin Kürt kavmi olduğunu söyleyenler var. Kürtler hakkında geniş bilgi verebilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- “Ahir zamanda bir kavmin İslam dinini ayakta tutacağına” dair bir ifadeyi bildiren bir hadis kaynağına rastlayamadık. Bu konuda Peygamberimiz (a.s.m)’den gelen meşhur ve sahih olan rivayet şöyledir:

“Ümmetimden bir taife / topluluk -Allah’ın emri gelinceye kadar / kıyamete kadar galibane bir şekilde hak üzere- mücadelelerine devam ederler.” (Buharî, İtisam, 10).

Buharinin değişik rivayetinde “ümmetimden bir taife, bir kavim, bazı insanlar” şeklinde farklı sözcükler kullanılmıştır. Bunların hepsi, bir cemaat, bir topluluk anlamındadır.

Bediüzzamn Sadi Nursi de (bk. Sikke-i Tasdik, s. 54, 164; Kastamonu, s. 27), bu hadisin manasına uygun bir topluluğun bu asırdaki bir örneğinin Nur Talebeleri olduğunu söylemiştir ki, bu da bu rivayetlerde sözkonusu olan -belli bir kavim değil- bir topluluk olduğunu göstermektedir.

- Ünlü tarihçi İbn Hallekan, İbn Abdul-Ber’den naklettiğine göre, Kürtler, Amir b. Muzikya b. Amir b. Maissema neslindendir. Amir’in Arap olduğunda şüphe yoktur. Bunlar daha sonra Arap olmayan yerlere gittiler, çoğaldılar ve orada Ekrad = Kürtler adını aldılar.(bk. Alusî, Fetih, 48/16. ayetin tefsiri).

- Bir Arap şairi de bu konuyu şiirsel olarak dillendirmiştir. Tercümesi: Yemin ederim ki, Kürtler Faris neslinden değildir. Bilakis onlar,  Amr’ın oğlu Amir’in oğlu “Kürd”’ün neslindendir. Bu da İbn Abdu’l-Berr’in yukarıdaki açıklamasını desteklemektedir (bk. a.g.y)

- Bazı alimlere göre, Kürtler Yemen’deki Kahtan kabilesinden olup, Hz. İsmail (as)’in soyundan gelmiştir. Nitekim Semhudî, Tarihu’l-Medine adlı eserinde şu bilgilere yer vermiştir: Ansardan olan Evs ve Hazreç kabileleri, Salebetu’l-Anka b. Amr Muzikya’nın soyundandır. Adı geçen Amr’in 13 oğlu vardı. Bunlar; Salebe, Harise (Huzaa’ kabilesinin babası), Cefene (Gassannîlerin babası), Vudaa, Ebu Harise, Avf, Kâb, Malik, İmran, Kürd adlarını taşıyordu. (bk. a.g.y.).

Alusî’nin kanaati şu merkezdedir: Bugün büyük bir kitleyi oluşturan Kürtlerin bir kısmı, adı geçen Amr b. Muzika’nın çocuklarından, bir kısmı da başka Arap kabilelerinden gelmiş olabilirler. Bir kısmı da Hz. Hüseyin’in soyundan gelenlerden oluşmaktadır. Özellikle Berzencilerin bu soyu çok meşhurdur. Genel olarak Kürteler şecaat/kahramanlıkla ünlüdür. İçlerinde erbabı fazilet pek çoktur. (bk. Alusî, a.g.y).

- Bediüzzaman da “Kürtlerin, Arap kavm-i necibi ile ırken alakadar bulunduğu hakayık-ı tarihiyyedendir.” (İçtimaî Dersler, s. 579) ifadesiyle bu konudaki görüşünü ortaya koymuştur.

- Bildiğimiz kadarıyla, Kürtler Müslüman olmadan önce,  en çok etkilendikleri dinin Zerdüşt olduğu hususu kabul görmüş bir görüştür. Zerdüşt'ün peygamber olup olmadığı hususu ise, alimler arasında tartışmalı bir konudur.

Ünlü Müfessir Alusi'ye göre, Küretlerin bir kısmı Hz. Peygamber (a.s.m) zamanında Müslüman olmuşlardır. Hatta bunlardan "Ebu Meymun Cabân el-Kurdî" ismindeki bir sahabi Kürt kökenlidir.(Alusî, 17/67; 26/1-2-1-3).

- Taberanî de el-Mucemu’s-Sağir ve el-Mucamu’l-Evsat adlı eserlerinde kaydettiği bir hadis rivayetinde “Meymun el-Kurdî”nin adını zikretmiştir. Söz konusu hadisi, Meymun el-Kürdî babasından (Ebu Meymun Câbân) o da Hz. Peygamber (a.s.m)'den nakletmiştir. Taberanî, Ebu Meymun’un Hz. Peygamber (a.s.m)’den yalnız bu hadisi rivayet ettiğini de bildirmiştir.(el-mucemu’s-sağir, 1/114; el-Evsat, 4/380-şamile). Hafız el-Heysemî, bu rivayet zincirindeki bütün adamların sika/sağlam olduklarını söylemiştir (bk. Mecmauz’Zevaid, 4/132).

- Hafız el-Heysemî’nin -Taberanî’den (el-Mucemu’l-Evsat,13/471-şamile) aktararak- bildirdiğine göre, Ebu Hulde şöyle demiştir: “Bir gün Meymun  el-Kürdî ile birlikte  Malik b. Dinar’ın yanında idik. Malik (Meymun el-Kürdî’yı kast ederek): ‘Şeyh neden babasından bir şey anlatmıyor. (sonra kendisine dönerek): Biliyorsun, senin baban Hz. Peygamber (a.s.m)’i görmüş, ondan hadis duymuş bir kişmsedir.’ Meymun  el-Kürdî cevap olarak şöyle dedi: ‘Babam, bir şey fazla veya eksik söyleyecek korkusuyla bize Hz. Peygamber (a.s.m)’den pek fazla bir şey anlatmaz ve Resulullah’dan “Kim bilerek yalan yere bana bir söz uydurursa, cehennemdeki yerine hazırlansın.” hadisini işittiğini (bunun için hadis rivayet etmekten çekindediğini), söylerdi.” (bk. Taberanî, el-Mucemu’l-Evsat). Heysemî, bu rivayetin sıhhatine hükmetmiştir (bk. Mecmau’z-Zevaid, 1/148).

- Alusi'nin de belirttiği gibi, "Ebu Meymun Cabân el-Kürdî" ismi, İbn Hacer'in el-İsabe fî-Temyizi's-Sahabe ("Cabân"maddesi) adlı eserinde de yer almaktadır. Ancak  elimizdeki nüshada  "el-Kürdî" yerine "el-Surdî" olarak geçmektedir. Öyle anlaşılıyor ki, bu bir matbaa hatasıdır.

Futuhu'l-Buldan'da (s.208) bildirildiğine göre, Kürtlerin bulunduğu bölgelerden Ruha/Urfa, Harran, Meyafarkin, Hasankeyf, Mardin, Amed / Diyarbakır, Nusaybin gibi bölgeler, savaştan sonra sulh yoluyla fethedilmişlerdir. Bu  fetihler, Hz. Ebu Ubeyde'nin görevlendirdiği büyük komutan Iyad b. Ganem tarafından hicrî 19-20. yıllarında gerçekleşmiştir. Buna göre, Kürtlerin -memleketlerinin Hicaz bölgesine yakın olmasının da etkisiyle- Müslüman olduklarını söylemek yanlış olmasa gerektir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun