Kur'an nasıl usandırmaz?

Tarih: 15.03.2017 - 01:55 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kuran'ın usandırmadığını söylüyorlar. Fakat ben bazı müzikleri dinlerken de usanmadım.
- Aynı zamanda yakaladığım huzuru müziklerde de bazen yakaladım. O halde Kuran'ın ne farkı var?
- Bazı müzik sözleri de çok hosuma gidiyor onlardan da zevk alıyorum.
- Acaba biz Kuranı iyi görmek istedigimizden dolayı mı iyi görüyoruz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu gibi haller, bazı kimseler için özel bir durum olabilir. Bir kimse, bazen bir iş yapmaktan da usanmayabilir..Ancak bu durum herkes için ve her zaman geçerli değildir...

Hâlbuki, Kur'an, bütün insanlar için hatta hastalar hatta ölüm döşeğinde olanlar için bile geçerlidir, onları asla usandırmaz.

Ayrıca nefsani duygular ile rahmani duygular bir değildir. Önemli olan ruhani ve rahmani duygulara hitap etmek ve onların zevk ve lezzet almasını sağlamaktır.

"Madem yapan bilir, öyleyse bilen konuşur." İnsanı Allah yaptığına göre, o insan makinesinin hem beden hem de ruh dünyasına hakiki anlamda ve gerçek manada hitap etmeyi de ancak O bilir ve konuşur.

Bu noktadan da Kur'an benzersizdir.

Nasıl ki, bedenimizin ihtiyaçları olan su, hava ve gıda asla usandırmaz. Bunların tekrarı ayrı bir zevk ve lezzet verir ve asla bıktırmaz. Her an ayrı bir tat ayrı bir lezzet ve ayrı bir zevk verir.

Bundan sonsuz derece daha yüksek bir derecede, Kur'an, ruhlara su, hava ve gıdadır. Asla usandırmaz, her okuma ve dinleme ayrı bir zevk ve lezzet verir.

Çok sevdiğiniz bir kitabı kaç defa okuyabilirsiniz? 3 defa mı? 5 defa mı? 10 defa mı? Yoksa 100 defa mı?

Ya da sevdiğiniz bir yemeği kaç gün üst üste yiyebilirsiniz? 3 gün? 5 gün? Ya da 10 gün mü?

Evet, en tatlı ve en hoş şeylerde bile tekrar sebebiyle bir usanç ve bıkkınlık vardır.

Hâlbuki Kur'an öyle hoş bir tatlılık göstermiş ki, en tatlı bir şeyden dahi usandıran çok tekrar, Kur'an'ı okuyanlar için değil usandırmak, belki kalbi çürümemiş ve zevki bozulmamış insanlara tekrar tekrar okunması lezzetini artırmış ve bu hakikat herkes tarafından tasdik edilmiş.

Evet, Kur'an ayetleri binler defa tekrar edilse yine usandırmıyor, belki lezzet veriyor.

Bir Müslüman namazlarında, günde en az 40 defa Fatiha suresini okur. Bir yılda aynı sureyi 14.600 defa, bir ömürde ise en az 1.000.000 küsur defa okur, ama bıkmaz ve usanmaz. Her okuyuşta, sanki yeni nazil olmuş ve ilk defa okuyormuş gibi heyecanla okur.

Kur'an'dan başka hiçbir kitapta bu özellik yoktur.

Elbette bu müstesna özelliği kendinde taşıyan ve her an milyonlarca dilde okunan bir kitap, beşerin sözü olamaz. Ve hiçbir beşer sözünde bu tesir bulunmaz. O halde Kur'an Allah'ın kelamıdır.

Kur'an her kulağa hoş geliyor.

Hatta en hastalıklı, az bir sözden rahatsız olan bir kulağa bile nahoş gelmiyor, hoş geliyor. O hasta, Kur'an'ı dinlerken teneffüs ediyor.

Hastalara böyle hoş geldiği gibi ölüm sekeratında olanın damağına da şerbet gibi oluyor, ona da leziz geliyor.

Hatta birçok kişi, Kur'an'ı dinlerken aldığı manevî lezzetten Müslüman olmuş ve bu kelamın dinlenmesindeki lezzete şahit olmuştur.

Bu lezzet, beşerin hiçbir sözünde yoktur. Hatta yüzlerce çalgı aleti ile çalınan şarkıları dinlemek bile kısa bir müddet sonra bıkkınlık veriyor. Kulak artık o sözleri duymaktan hoşlanmıyor.

Hâlbuki Kur'an'ın o sadeliği ile birlikte, dinlenmesi, insanı hiç mi hiç bıktırmıyor.

Hâşâ, eğer Kur'an bir beşer sözü olsaydı, beşer sözünün özelliği olan, "çok dinlemenin bıktırması" Kur'an'da da gözükecekti.

Madem dost ve düşmanın şehadetiyle gözükmemiş ve bıkkınlık yok ve dinlemekteki lezzet devam ediyor, o halde Kur'an beşer sözü olamaz; ancak ezel ve ebed sultanı olan Allah'ın sözüdür.

"Asıl mükemmellik" o dur ki, dostlardan ziyade düşmanlar tasdik edecek. Düşman bile, onun güzelliği karşısında secde edecek.

İşte Kur'an bu yönden de emsalsizdir. Zira Kur'an'ın düşmanları dahi, Kur'an'ın ifadelerindeki güzelliğe hayran olmuşlardır.

Hatta Kureyş'in reislerinden âlim bir zat, müşrikler tarafından, Kur'an'ı dinlemek için gönderilmiş. O da gitmiş ve dinlemiş. Ve döndüğünde demiş ki:

"Şu kelamın öyle bir tatlılığı var ki, insan sözüne benzemez. Ben şairleri, kâhinleri biliyorum. Bu, onların sözlerine hiç benzemez. Olsa olsa bize tâbi olanları kandırmak için buna sihir demeliyiz."

Yine bir edip,  "فَاصْدَعْبِمَاتُؤْمَرُ " yani “Artık emrolunduğun şeyi açıkla.” (Hicr, 15/94) ayetini işitince secdeye kapandı. Ona soruldu: "Sen Müslüman mı oldun?" O cevaben dedi ki: "Hayır, ben bu ayetin belâgatine secde ettim."

İslam tarihini anlatan kitapların sayfaları, Kur'an'ı kabul etmediği halde onun üstünlüğünü ve mükemmelliğini inkâr edemeyen ve karşısında secdeye kapanan ediplerin şahadetleriyle doludur.

İşte, Kur'an-ı Kerim'in en inatçı düşmanlarının bile ifadesine hayran olması ispat eder ki, Kur'an Allah'ın kelamıdır.

Özetle, Kur'an madem usandırmıyor, o halde Allah'ın sözü olmalı ve madem Allah'ın sözü, o halde o sözü insanlara bildiren insan da onun resulüdür.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun