Kıbleye yönelişte, kırk beş derecelik açı hatası namazı bozar mı? Kıble sapması olduğu bilinen camilerde kılınan namazlar geçerli midir?

Tarih: 13.10.2006 - 19:30 | Güncelleme:

Soru Detayı
Kıbleye yöneldiğimiz zaman bazen beş-on derecelik ya da daha fazla sağa veya sola yönelme olabiliyor. Yani namazın birini tam kıbleye doğru kılmışız, bir başka namazı beş-on derece civarında sağa ya da sola saparak kılmışız. İşte bu şekildeki ufak yanlışlıklardan dolayı namazın kabul edilmediği durum olur mu? Açıyı tam olarak mı ayarlamak gerekiyor? Tam olarak ayarlamak için ne yapmak gereklidir?
Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bizler, evlerimizde kıblemizi yakınımızda bulunan camilere göre tespit ederiz. Başka çaremiz de yoktur zaten. Bu şekilde kıldığımız namazlarımızın da kıbleye yönelik olduğunda şüpheye düşmeyiz. Çünkü, namazda kıbleye yönelen insanın santimi santimine Kâbe’nin duvarına yönelmesi şartı yoktur.

Sadece Kâbe’yi de içine alan Mescid-i Haram tarafına doğru yönelmiş olmak yeterlidir. Bakara Sûresi’ndeki ayette de böyle bir ifade kullanılmaktadır:

(Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir.!..” (Bakara, 2/150)

Bu “Mescid-i Haram tarafına çevir” tabirinden geniş bir kıble anlayışı çıkmakta, Kâbe’nin kendisini de içine alan Mescid-i Haram tarafına yönelmiş olmanın yeterli olduğuna delil olarak gösterilmektedir. Hatta bu konuda yapılan tespitte şöyle bir açı ile de konu daha da netleşmektedir:

“Kâbe’nin bulunduğu noktadan 45 derece sağa ve sola sapmalar kıbleden (Kâbe’ye yönelmeden) sapma sayılmaz!.. Sapma derecesi daha fazla olursa “kıbleye yönelme” şartı aksamış olur.” (İSAM - 232)

Bir diğer tespitte de, “Mekke şehrinin coğrafi yeri/ yönü Müslümanların kıblesidir.” denerek, geniş bir kıble sahasına işaret edilmektedir. (Hayatımızdaki İslam).

Demek ki, evinde namaz kılan kimsenin kır beş derecelik sağa sola meyille kıldıkları namazlar dahi sahihtir. Çünkü bu halde iken bile Mescid-i Haram, Mekke tarafına yönelmiş olma şartı gerçekleşmektedir.

Bu sebeple yakınımızdaki camilere bakarak yaptığımız kıble tespitlerinden şüpheye düşmemeli, evlerimizde kıldığımız namazlarımızın tehlikede olduğu evhamına yer vermemeli, kıble anlayışımızın çok geniş bir sahayı içine aldığını düşünerek rahatlamalıyız.

Bununla birlikte namaz kılanın, gücü yettiği kadar kıbleye doğru bir şekilde yönelmeye çalışması dînî bir görevdir. Daha önce yapılmış ve inşaatları tamamlanmış olan camilerde, yukarıda açıklanan açı sınırları içinde kalan kıble sapmaları, o camilerde mihrap istikametine göre kılınan namazların sıhhatine engel değildir.

Ancak yeni yapılacak olan camilerin mihraplarının ise Kâbe istikametine uygun olarak yapılması gerekir. Arsa kaybını önlemek, yol durumuna paralellik sağlamak, imar durumuna uymak gibi çeşitli sebeplerle henüz yapılmamış bir caminin kıblesinin, bile bile kıble sapması ile yapılması uygun değildir.

Ayrıca, kıblesini bilmediğimiz yabancı bir yerde kılacağımız namazı, kıbleyi bilenlerden sorarak kılarsak, kıbleye isabet etmesek dahi namaz sahihtir. Çünkü bize düşen, bilen yerlilerden sormaktı. Sorduktan sonra verilen bilgiden bizim sorumluluğumuz yoktur. Ancak araştırma yapmadan rastgele kılar da isabet etmediğiniz sonra anlaşılırsa, bu namazı yenilemek gerekir. Çünkü üzerimize düşen araştırma görevimizi ihmal etmiş, rastgele kılmış olmaktayız.

Demek ki, çevremizdeki camilere bakarak yaptığımız kıble tespiti bize huzur vermeli, evde kıldığımız namazlarımızdan şüpheye düşmemeliyiz.

Aslında burada dikkat edilmesi gereken bir mühim nokta da şu olmalıdır:

Biz namazda kalıbımızla kıbleye yönelik durumda iken, kalbimizle nereye yönelik halde oluyoruz acaba? Asıl düşünülecek konu bu olsa gerektir. Kıbleye, hem kalıbımız hem de kalbimizle yönelmeliyiz... Namazın asıl sıhhati burada, kalıp ve kalp birliğinde aranmalıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 50.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun