Kıbleye karşı tükürmeyin anlamında bir hadis var mı?
- Caminin içinde kıbleye karşı tüküren birinin görünce, Peygamber Efendimizin "Sizden biri kıbleye türkümesin" demiş, bunun aslı nedir?
Değerli kardeşimiz,
Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber aleyhissalatü vesselam Mescid’in kıble duvarında bir tükürük gördü. Buna pek üzüldüğü yüzünden belli oldu. Hemen kalkıp onu eline aldığı bir çakıl taşıyla kazıdı. Sonra da şunları söyledi:
“İnsan namaza durduğu zaman Rabbine yönelmiş olur. Rabbi ise kendisiyle kıble arasındadır. O halde hiçbiriniz kıbleye karşı tükürmesin. Mecbur kalınca (cami dışında iken) sol tarafına veya ayağının altına tükürsün.” Sonra cübbesinin bir ucunu tuttu, içine tükürüp kumaşı katladı “Veya böyle yapsın” buyurdu. (Buhârî, Salat 34-36, 39; Müslim, Mesâcid 50-53)
Saadet asrında mescitlerde bugünkü gibi halı, kilim veya hasır cinsinden bir yaygı yoktu. Kum ve toprak üzerinde namaz kılınırdı. Mescid-i Nebevî’nin üzeri hurma dallarıyla örtülü olduğu için yağmurlu günlerde orada namaz kılanların alnı çamura bulanırdı. Bir de içinde bulundukları hayat şartları sebebiyle o günkü insanların temizlik anlayışı farklıydı. Özellikle çölde yaşayanlar medeniyetten uzaktı. Bu sebeple herhangi bir kötü niyeti olmadan mescide tükürenler oluyordu.
Bu olayın geçtiği gün Resûlullah Efendimiz (asm) mescidde namaz kıldırıyordu. Kıble duvarında tükürük görünce pek üzüldü. Tükürük namaz kılınmasına engel değildi ama, mescide ve üstelik kıble duvarına tükürülmesi saygısızlıktı. O güzelim yüzü renkten renge girdi. Şahsına karşı yapılan kabalıkları birçok defa sineye çekmesine rağmen Allah’ın evi demek olan mescidlere karşı yapılan bu kabalığı bağışlamadı. Bir rivayete göre daha namazdayken ilerleyerek, bir başka rivayete göre ise, namazdan sonra eline bir çakıl taşı alarak tükürüğü kazıdı.
Peygamber Efendimizin (asm) derin üzüntüsünü gören Ensardan bir hanımın tükürüğü hemen kazıyıp temizlediği, sonra tükürüğün değdiği yere güzel koku sürdüğü, bunu gören Resul-i Kibriya’nın “Şimdi ne güzel oldu.” buyurarak memnuniyetini belirttiği de rivayet edilmektedir. (Nesâî, Mesâcid 35) O sahabi hanımın tükürülen yeri temizleyip oraya güzel koku sürmesi bu olayın bir devamı olabileceği gibi, bir başka gün benzeri bir olayın meydana geldiği düşünülebilir.
Resûl-i Ekrem aleyhissalatü vesselam namaz kılan müminin Kur'an okuyarak, zikir ve dua ederek, Cenâb-ı Hakk’ın huzurunda bulunduğu düşüncesiyle yüzünü ve gönlünü Allah’a yöneltmeye çalıştığını, böylece manevi bir havaya girmeye gayret ettiğini, bunları yaparken yönünü kıbleden ayırmadığını hatırlatmakta ve bu durumdaki birinin kıbleye doğru asla tüküremeyeceğini belirtmektedir.
Kıble, Kâbe cihetini gösterdiği için saygı duyulması gereken bir yöndür. Yönlerin en değerlisidir. Bunun içindir ki, mümin küçük ve büyük abdest bozarken kıbleye dönmeyeceği gibi, tükürmek zorunda kaldığı zaman da kıble tarafına tükürmeyecektir.
Namaz müminin miracıdır. Maneviî bir yükselişe hazırlanan kimsenin, kendini böyle bir havadan uzaklaştıracak davranışlarda bulunmaması gerekir. Namazda tükürmek ya da tükürüğünü almak zorunda kalırsa, başını hafifçe sola çevirerek cebinden mendilini çıkarıp içine tükürmelidir. Şayet açık havada namaz kılıyorsa soluna veya tükürüğünü gizleyebileceği en uygun yer olan ayak altına tükürmesinde bir mahzur yoktur.
Peygamber Efendimizin (asm) nasıl tükürülmesi gerektiğini ashabına göstermek üzere cübbesinin kenarına tükürmesi, mendil ve peçete kullanmanın âdet olmadığı o dönemde Müslümanları eğitmek içindir. Bugün artık herkesin cebinde kağıt, peçete veya bez mendil bulunmaktadır. Yanına veya ayağının altına tükürmesi gerekmemektedir. Fakat zamanın ve şartların değişmesi, insanı hadiste verilen ruhsatı kullanmaya mecbur edebilir.
Resul-i Ekrem aleyhissalatü vesselam “İnsan namaza durduğu zaman Rabbine yönelmiş olur. Rabbi ise kendisiyle kıble arasındadır.” sözüyle, Cenab-ı Hakk’a kıbleye dönülerek ulaşılacağını, kıblenin ise, namaz kılarken insanın yüzünü döndüğü tarafta bulunduğunu, netice itibariyle aradığının kıble tarafında olduğunu hatırlatmakta ve böylece kıblenin önemine işaret etmektedir. Yoksa -haşa- Allah’a bir mekân tayin etmemektedir.
Peygamber aleyhisselatü vesselam sadece kıble tarafına değil, aynı zamanda sağ tarafa tükürmeyi de yasakladığı, mescide tüküren kimsenin, tükürüğünü temizleyerek yok etmek suretiyle bu günahtan kurtulabileceği muhtelif rivayetlerde belirtilmektedir.
Hadis-i şerifin konumuzla ilgili yönü, mescidin kıblesine tükürülmesinin Hz. Peygamberi (asm) üzmesi ve bundan ciddi anlamda rahatsız olmasıdır. İnsanlara öfkelenmemeyi tavsiye eden Resûl-i Ekrem Efendimizin (asm), kutsal değerlere saygı gösterilmemesi, Allah’ın yasaklarının çiğnenmesi hâlinde son derece üzüldüğü ve bu konulardaki kabahatleri bağışlamadığı görülmektedir. Buna göre:
- Câmi ve mescidler ibadet yeri olduğu için, oraya son derece saygı göstermek gerekir.
- Kıbleye saygı göstermeli, namaz içinde ve dışında kıbleye karşı asla tükürmemelidir.
- Gerek imam gerek cemaat mescidin temizliğine dikkat etmelidir.
- Dinin buyruklarını bilenler, bilmeyenlere, Peygamber Efendimizin (asm) yaptığı gibi güzel bir üslu ile öğretmelidir. (Riyazü's Salihin - İmam Nevevi Tercüme ve Şerh)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Mescide idrarını yapana Peygamberimiz ne yapmış?
- Eziyet veren şeyi yoldan almak sünnet mi?
- Hanefi ve Şafii mezhebine göre kerahat vakitlerinde tahiyyetü'l-mescid namazı kılınabilir mi?
- Kıbleye karşı tükürmenin hükmü nedir?
- Günümüzdeki cami modeli Peygamberimiz (asm) döneminden kalma mı, yoksa sonradan mı böyle olmuştur?
- MESCİD-İ HARÂM
- TAHIYYATÜ`L-MESCID
- TAHİYYATÜ'L-MESCİD
- İbadet için kurulan ilk ev Kâbe olduğuna göre, İslam'ın ilk zamanlarında Mescid-i Aksa neden kıble olmuştur?
- Muhammed neredeydi? Bekke, Kudüs mü?