YARATILIŞI ANLAMADA "LOGİCAL REASONİNG" (MANTIĞA DAYALI AKIL YÜRÜTME) YÖNTEMLERİNİN YERİ

Prof. Dr. Nevzat TARHAN
Üsküdar Üniversitesi, İstanbul
[email protected]

        Bir şeyi anlamak için karşıtı ile kıyas yapmak temel kolaylaştırıcıdır. Bu sebeple iki karşıt görüş olan Tesadüfî ve Tasarıma dayalı varoluşu anlamamızda zihnin mantığa dayalı akıl yürütme yönteminin (Logical Reasoning) önemli yeri vardır. Evrimci bakış varlıklarda balıktan sürüngene, sürüngenden insana kadar bir benzerlik zincirinin olmasını, evrimin en büyük delili olarak sunar. Tasarıma dayalı varoluş ise bütün kâinatin tek bir usta elinden çıktığı sonucunun delili olarak sunar. Bu sunum özellikle türlerin ilk varoluşları için bir dış iradenin olması gerektiğinin en akla yakın seçenek olduğunu akıl yürütme yöntemleri ile açıklamaya çalışmaktadır.    

    Daha önce yaratılış mevzuu inanç konusu kabul ediliyordu. Bilimsel bir kategori olarak görülmüyordu. Laboratuvara girmeyen, deney ve gözlemle ilgisi olmayan sadece sosyal bir bilim deniyordu. Hatta din için konuşulurken, din sosyal bir ihtiyaç gibi konuşuluyordu. Aslında bu dini, belli bir alana hapsetmek yanlıştı. Din sadece, sosyal bir alan değil, bir varoluş alanıdır. Din varoluşa ait bir ihtiyaçtır. Varoluşu, hayatın anlamını anlamak için insan var. Genetik olarak insan incelendiği zaman onu diğer canlılardan ayıran 4 tane metakognitif genin olduğunu görürüz. Metabilişsel gen olarak da geçiyor bu 4 gen. Bu genlerin birisinin özelliği anlamlılık genidir. İnsan dışında hiçbir canlı “Neden?” sorusunu sormuyor. Hayvan her olaya aynı tepkiyi, aynı davranışı veriyor. İnsan ise her olaya farklı tepki veriyor. Peki bu neden? Çünkü insanda özgür irade var. Anlam arayışı insanda metabilişsel özellik olarak önemli bir özellik. Diğer bir özellik insanda yeniliği arama geninin bulunmasıdır. Evini 1000 sene önceki insan gibi yapmıyor, ama karınca, örümcek 1000 sene sonra da aynı evi yapıyor. İnsanın içinde insanlıktaki yeniliği arama geni olduğu için tekâmül de önemli özelliklerdendir.

    Diğer gen zaman kavramıyla ilgilidir. Gelecek ve geçmişi insan dışında diğer varlıklar sorgulamıyor. Diğer varlıklar; “Gelecekte çocuklarıma ne olacak?” sorusunu sormuyor.

    Dördüncüsü de ölümle ilgili, ölüm bilinciyle ilgili genetik koddur. Bunlar üzerinde çalışılıyor ve bunların olduğuyla ilgili çeşitli deliller birikti. Böyle bir durumda insan dini,   insanı rahatlatan ve mutlu etmeye çalışan sosyal bir alan olarak tutuyor. Hâlbuki insanın varoluşunu açıklayan, yaratılışa anlam katan, hayatın anlamıyla ilgili konular bilimin menzili içerisindedir.

     Bilimde hakikati aramak üzerine 4 yöntem vardır. Birincisi deney ve gözlem pozitif bilim. İkincisi akıl yürütme yöntemleri nedensellik ilişkisi. Üçüncüsü sezgiler. Bazı insanlarda sezgiler ayrı bir öneme sahiptir. Hatta “Sezginin nörobiyolojisi” diye çalışmalar vardır. Sezgilerle hakikati buluyorlar.

    Dördüncüsü de inançlar. İlk üç yoldan sonuçları bulamazsa kişi inançla buluyor (Tablo 1).

Tablo 1

Gerçeğe ulaşmak için 4 yol;

  1. Deney, Gözlem,
  2. Akıl Yürütme
  3. Sezgiler,
  4. İnançlar

     Neden menzilinde? Teorik fizik böyle çıktı. Teorik fizikte ilk başta; “Parçacık fiziği olması gerekiyor” dediler. Nükleer fizikle uğraşanlar, teorik olarak buldular. MR cihazı bundan 30-40 yıl sonra çıktı. MR cihazı teorik fiziğin ete kemiğe bürünmüş şeklidir. Teorik olarak elektronların dönmesinin, ete kemiğe bürünme şekli MR olarak çıktı. Teorik olarak çıkıp bilimsel olarak ispatlandı. Akıl yürütme yöntemleri bu sebeple bilimin en önemli yöntemleri. Psikiyatride de bunu kullanıyoruz. Logical reasoning yöntemiyle kişinin karar vermesi, dikkatini koruması, belleği, bununla ilgili görme, işitme ve hafıza süreçlerini test eden yöntemdir. Bu yöntemler yaratılışı anlamada kullanılabilir (Tablo2).

Tablo 2

  • “Reasoning”, Muhakeme, mantıkî akıl yürütme nedir?
  • Doğru düşünmenin kuralları.
  • Tanımlama, postulat (önerme), teorem, akıl yürütme ve ispatlama.
  • Nedensellik, farklılık, benzerlik, zamanlama, sıralama, plânlama, analiz etme, yorumlama, soyutlama kabiliyeti  (ability).

     Mantığa Dayalı Akıl Yürütmede Beynin Bölgeleri

     Beynin ön bölgesi dikkat verme, sürdürme, dikkatin yönlendirilmesi kısa orta sürekli işleyen bellek, sabır, planlama, tasarlama, yargılama, tepki kontrolü, düzenli olma, kendini kontrol etme, sorunları çözme, ayrıntılı düşünme, gelecekle ilgili öngörüde bulunma, hatalardan ders çıkarma, duyguları anlama ve ifade etmeyi içine alır. Empati kurma, sağduyu, moral, bütün bunlar beynin ön bölgesinin özelliğidir.

     Literatürde Elliot diye bir vaka vardır. Sinirbilimde üzerinde durulan bu vaka ABD’de başarılı bir avukatı konu alıyor. Çok başarılı, evi, arabası, yatı…vs. var. 40 yaşları civarında bu kişi birden kişilik değişimi yaşıyor. Davaları kaçırıyor, işe gitmiyor vs. Tembel tembel yatıyor, bir müddet sonra bir problemi için doktora gidiyor, MR çekiliyor. Beyninin ön bölgesinde mandalin büyüklüğünde tümör çıkıyor. Bu tümör çıkarıldıktan sonra kişiliği biraz toparlıyor. Fakat kişilik değişimini, beyninin ön bölgesindeki hasarın yaptığı ortaya çıkıyor.

     Soyut Düşünce, Kavramsal Düşünce, Sembolik Düşünce

     Soyut düşünce, kavramsal düşünce ve sembolik düşüncelerle beynin arasında bir nedensellik ilişkisi var. 1850’lerde demiryolu ustası dinamitle tüneli açıyor. Bir gün tam demiri yerleştirirken dinamit patlıyor, demir bir gözünden giriyor beynine hasar vererek çıkıyor. Kişi bayılıyor, bir gözünü de kaybediyor. Epilepsi hastalığı yaşıyor, bilinci daha sonra açılıyor, kişi düzeliyor, eli ayağı tutuyor. Ama kişiliği değişiyor. O disiplinli olan adam milletin içinde geğirmeye, sulu sulu şakalar yapmaya başlıyor. Eve geç geliyor, geç uyuyor ve tamamen kişiliği değişiyor. Literatürdeki bu vakalar birleşince “Acaba beynin sessiz bölgesi diye bilinen bölge, bizim davranışlarımızla, ahlakımızla, kişiliğimizle ilgili bir bölge mi?” diye araştırılıyor. Aslında beynimiz sessiz değil, bilinçdışı çalışıyor. Bilinçdışı, bilinçaltı dediğimiz duruma örtülü bellek diyoruz. Bilgisayar gibi düşünürsek, bilgisayarda nasıl sistem dosyaları çalışır, aynı beynimiz de bizden habersiz çalışıyor. Bu özellikler insanı diğer canlılardan farklı bir tür olarak ortaya koyuyor.

     Akıl Yürütme Yöntemleri, Delile Dayalı İnanç

     Beyin özelliklerimiz, evrim teorisinin tesadüfî varoluşu savunan tezini de çürütüyor. Bir insanda, kavrama dayalı, düşünce, sembolik düşünce nasıl tesadüflerle ortaya çıkabilir? Bu fizik kanunlarına göre açıklanamıyor. Bu sebeple, bu durum şu anda DNA gibi sebep sonuç ilişkisi kuramadıkları bir alan. Bu sebeple mantığa dayalı akıl yürüten bir beyin var. Diğer canlılarda bu mantığa dayalı akıl yürütme “logical reasoning” ile ilgili bir özellik yok. Şimdi mantıksal akıl yürütmede kıyaslanmış, şu ana kadar bilinen 4 tane yöntem var.

     Tümdengelim ya da dedüksiyon yöntemi, analiz de denebilir. Müessirden esere, ateşten dumana. Tümdengelim dağın arkasında bir ateş var, fakat siz ateşi görmüyorsunuz dumanı görüyorsunuz, ama akıl yürütmeyle diyorsunuz ki, “Orada duman çıktığına göre ateş olmayan yerden duman çıkmaz”, ama; ateşi görmediğiniz halde dumanı görüyorsunuz. Birisi, “Ateşi ben görmedim” derse, “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” diyorsunuz. Bu ateşin olduğunun delilidir. Bu durumda, “Ateş yok” diyemezsiniz.

     Diğeri tümevarım yöntemidir. Aristo’nun geliştirdiği yöntem sadece indüksiyon yöntemiydi.  İndüksiyon yöntemine misal olarak Tablo 3’de görülen sineği inceleyerek yaratılışı ve varoluşu anlamayı gösterebiliriz. İndüksiyon yöntemi Aristo’dan sonra anlaşıldı.

     Tablo 3

     Delile Dayalılık Temelleri

 

Şekil. Sinek gözü[1].

Mantığa Dayalı Muhakeme+Kâinattaki Deliller+İlâhî öğretiler = Yaratılış Gerçeği

     Sıradan bir sinek özelliklerini irdeleyiniz. Saniyede 500 defa kanat çırpıyor, 8000 petek gözü ve merceği var. DNA’sında bu özellikler yazılı, sadece bir kaç hafta yaşıyor, kâinatta ne işe yarıyor?

     Abduksiyon sonradan çıktı, kiplik mantığı 1920’lerde gündeme girdi. Tümevarım, indüksiyon, istikra, bürhan-ı inni, eserden müessire, dumandan ateşe mantık silsilesi. Sonuçtan hareket ederek sebeple bağlantı kurabilmek. Diğerinde ise, sebepten sonuca ulaşmak ve onunla bağlantı kurabilmek var. Birincisi ateşten dumana, diğeri dumandan ateşe bağlantı kurarak sonuç çıkarma metodudur (Tablo 4,5).

Tablo 4

     Akıl Yürütme Yöntemleri

  1. Numerical Reasoning.  Sayısal akıl yürütme, ardıllık ilişkisini analiz etme kabiliyeti ile ilgili akıl yürütme.
  2. Logical Reasoning. Mantığa dayalı düşünme ve analiz etme kabiliyeti ile ilgili akıl yürütme.
  3. Nonverbal Reasoning.    Görmeye ve şekle dayalı bilgiyi analiz etme kabiliyeti ile ilgili akıl yürütmedir. Büyüklük, renk, biçim ilişkisini ifade eder.
  4. Verbal Reasoning. Sözel akıl yürütme. Yazılı bilgiyi analiz etme ve yorumlama kabiliyeti ile ilgili akıl yürütmedir.

Tablo 5

     “Logical Reasoning” Mantığa Dayalı Akıl Yürütme

  1. Tümdengelim, Dedüksiyon, Analiz, Bürhan-ı Limni, Ta’lil, Müessirden esere, sonuçtan sebebe, “Ateşin dumana delil olması”
  2. Tümevarım, İndüksiyon, İstikra, Bürhan-ı İnni, Eserden müessire, sebepten sonuca, “Dumanın ateşe delil olması”
  3. Kıyas, Abduksiyon, Analoji, Syllogism, Küçüköncülden büyüköncüle işaret. Trafik kazası haberinin doğruluğu”
  4. Modern Mantık, Kiplik Mantığı, Modalite mantığıdır. Bilgisayar ve teorik fiziği çıkarmıştır. 1920’lerde tanımlandı.

Mantıkla Matematiğin nikâhı gerçekleşti, Bilişim çağı başladı (Bernard Russel).

Yaşanılan Kâinat’ta doğruluk değeri taşıyan mümkün veya muhtemel kâinatı hesaba katarak önerme yapar.

     Bir kimsenin ateşi gördüğü zaman dumanın olmasını mantıkî olarak çıkardığı gibi, bunun tersi de mümkündür. Yani, dumanı gördüğü zaman ateşin varlığına hükmeder. Sonuçları gördüğü zaman sebebini anlayabilmek, birincisi sebebini anlamak, diğeri ise bunun tersi olarak nedensellik bağı kurabilmek.

     Tümdengelim, tümevarım olarak dedüksiyonu akılda tutmak için dedüksiyon, yani didiklemek gibi tüme bakıyorsunuz. Bir esere onu inceleyerek oradan sonuçları anlamaya çalışıyorsunuz.

     Tümden gelimde ateşi görüyorsunuz ve ateşle duman arasında bağlantı kuruyorsunuz. Ama tümevarımda sonuca, yani esere bakıyorsunuz. Bununla bağlantı kurarak müessiri buluyorsunuz. Biri özelden genele, diğeri genelden özele.

     Diğer yöntem ise kıyas, abduksiyon veya analoji yöntemi olarak adlandırılıyor. Küçük öncülleri düşünerek büyük öncülleri anlamaya dayanıyor. Mesela Şanlıurfa’nın merkezinden birisi geldi, “Orada büyük bir kaza oldu, 2 kişi öldü” dedi! Ona inanabilirsiniz de inanmayabilirsiniz de… 10 dakika sonra bir başkası gelip, “Kaza oldu, 2 kişi öldü” dedi. Bir üçüncü kişi de gelip aynı şeyi söyledi… Artık sizin orada kaza olduğundan şüpheniz kalmaz. Birbirinden bağımsız birkaç kişi bunu söylediği zaman hiçbir şüpheniz kalmaz, kaza olmuştur.

     İşte böyle bazı küçük öncüllerden hareket ederek büyük öncülü anlamak mümkün oluyor. Buna abduksiyon, analoji veya kıyas metodu deniyor. Bu şekilde hakikate varmak, yani akıl yürüterek doğruya, gerçeğe ulaşmak mümkün oluyor.

     Analoji yöntemine misal olarak Tablo 6’da ifade edilen Anne karnındaki iki çocuğun diyaloğunu verebiliriz.

     Tablo 6

     İki Bebeğin Diyalogu (Analoji örneği)

     Anne karnında iki bebek doğum sonrası hayatı analiz ediyorlar.

Birincisi:

- Kol, bacak, göz, ağız, kulak burada gerekmiyor? Sonrası olmalı.

İkincisi:

- Hayır, her şey burada, ben görmediğime inanmam.

Birincisi:

- Bizi besleyen biri var, göbek bağımız var, bir anne olmalı.

İkincisi:

- Görmüyorum, olsaydı görürdüm, rahatım iyi ilgilenmem.

Birincisi:

- Ortada bir sessizlik olduğunda bir şarkı duyuyorum, beni seven birisi var, hissediyorum.
İkincisi:

- Bunlar tesadüf hayal görüyorsun.

Birincisi:

- Buradan çıkacağız. Görmüyorum ama bir hayatın varlığını hissediyorum. Bir hayatın olma ihtimali olmama ihtimalinden daha yüksek.

İkincisi:

- Doğru. Buranın sonrası yoksa bu hayatın bir anlamı olmaz ki?

     Diğer yöntem de kiplik mantığı yöntemidir. Buna modern mantık da deniyor. Bu 1925-26’larda tanımlandı. Kiplik mantığına göre hakikati bulma yöntemi şöyle: Şimdi diyelim İstanbul’da oturuyorsunuz, 1999 depremi olmuş. Şu anda deprem olma ihtimali muhtemel mi mümkün mü? Mümkün ama muhtemel değil. Çünkü muhtemel olsa sokakta yatmanız lazım, çadır kurmanız lazım, yakın tehlike ama mümkün! Uzak tehlike, zayıf bir ihtimal yani çok zayıf bir tehlike için çadır kurmayı düşünmezsiniz. Bir meseleyi analiz ederken bu hangi kâinat olduğuna bakarak analizi yapılır. Varoluşta da bu şekilde bu kiplik mantığına göre hareket ediliyor, bu şekilde akıl yürüterek varoluşu anlayabilir miyiz?

     Önceden mantığa dayalı akıl yürütmeyi söylemem lazım ki, size bunun mantığını açıklayabileyim. Günümüzde zekâ ve muhakeme testleri için bizim bu akıl yürütme yöntemlerini kullanarak geliştirilmiş bir analiz sistemi var. Bilgisayarlı modüller şeklinde kullanılıyor. SPM, COG denilen ya da dikkat testleri var NVLT dediğimiz sözel olmayan öğrenme testi, DAUF uzun süreli dikkat testi, WISC-R ve WaisInt…vs. Bunlar hepsi akıl, zeka, dikkat ve karar verme süreçlerinin hangi süreçte odaklanma nedensellik, farklılık, benzerlik ilişkisi zamanla sıralama soyutlama bütün bunları ölçen testler. CAS, Tova, Moxo testleri dikkat testlerini gösteren testler. Bunlar günlük pratikte kullandığımız testler. Bir kişinin zekâ ve muhakeme gücünü ölçmeyle ilgilidir.

     Bu testler şu bağlamda önemlidir. Bunu kullanabilme becerisi insanda var. Hayvana bir zekâ testi yapamazsınız. Muhakeme testi yapamazsın. Hayvanlarda zihin teorisi yoktur. İnsanda var sadece. Hatta insanda teori teorisi de var. Zihin teorisinde, birisinin elini cebine götürdüğü zaman düşünürüz ki anahtarını çıkarıyor, düşünürüz arabasının yanına giderken elini cebine götürdüğü zaman onun ne yapacağıyla ilgili varsayım üretirsiniz. Bu zihin teorisidir. Mesela otistiklerde bu yoktur. Otistik sadece gördüğüne inanır. Hayvanda da bu yoktur. Hayvan da gördüğüne inanır.

     Bir de teori teorisi var, karşı taraftaki insanın ne düşündüğünü de düşünür. Buna teori teorisi denir. Bütün bunlar insan beynindeki özellikler, bu özellikler nedeniyle insan zihin teorisi yapan, otistik olan ile olmayanı ayıran durumdur. Otistikler yemek, içmek, üremek dışında bir fonksiyonu olmayan bireylerdir. Hastalık haline getiriyor kişiyi, soyut düşünce üretemeyen kişiler ortaya çıkıyor bu hastalıkla. Bu özellikle insanda var. Bu akıl yürütme özelliği neden insanda var da diğer canlılarda yok? Bu insanın varoluşunu anlama özelliğidir. Bu genetik olarak insanda kodlanmıştır (Tablo 7,8,9).

Tablo 7

         Zihin Teorisi (Theory Of Mind)

     Akıl yürütme olarak,
     1-Başkalarının zihni durumları ve düşünceleri hakkında tahminler yapabilme.
     2-Kendimiz dışındaki bireylerin zihni hakkında kendimizle ilinti kurup kuram teşkil edebilme.
     3-Düşünce hakkında düşünme yeteneğini ihtiva eder[2].

Tablo 8

  • Zekâ ve Muhakeme Testleri (Viyana Test Sistemi, Bilgisayarlı Modül)
  • SPM, COG
  • NVLT, DAUF
  • WISC-R, WAİS İNT.
  • CAS, TOVA, MOXO
  • Bu testler: Odaklanma, Nedensellik, Farklılık-Benzerlik, Zamanlama, Sıralama, Soyutlamayı ölçer.

     Varoluş Hipotezleri

     Tesadüfî varoluş hipotezi: “Her şey tesadüfen var oldu” diyen, kâinatın otonomisi hipotezi. Burada tabiat üretiyor. Yağmuru tabiat üretiyor. Tabiata tanrısallık yükleyen hipotez.

     Diğeri kuralların hâkimiyeti hipotezi    

     Bu hipotezde kurallara kudret verilir. Yani kurallar kanun gibi yazılı metindir. Kurallara güç verdiğimiz zaman bu hipotezi savunmuş oluyoruz.

         Tasarıma dayalı varoluş hipotezi  

     Yukarıdaki hipotezlerin dışında ise tasarıma dayalı varoluş hipotezi söz konusudur.

     Bu hipotezleri nasıl analiz edebiliriz? Tesadüfî varoluş hipotezini savunanlar şöyle söylüyor: Çok tanrılı dinler vardı, sonra insan evrimleşti, tek tanrılı dinler çıktı ortaya. Bu evrimleşme devam etti ve sonunda artık “İnsanın tanrıya ihtiyacı yok” dendi. Hatta Nietzsche şöyle söylüyordu: “Tanrı öldü”. Time Dergisi de, bu felsefeci ölünce şöyle yazmıştı: “Nietzsche öldü, tanrı da öldü”.

     Ölüme çare bulamadığına göre, Nietzsche teorisi geçerli değil demek ki. Bu 20. yüzyılda dâhil tanrıyla uğraşmak bilimsel alanın dışına çıkmak olarak düşünüldü.

     Biz şu anda bilim dünyasında bu kongreyi yaparak, tesadüfe, tabiata ve kurallara dayalı varoluş hipotezlerinin karşısına, tasarıma dayalı yaratılışı ayrı bir hipotez olarak ortaya koyacağız ve bu hipotezin artık teori haline dönüşmesinin delillerini toplayacağız. Tasarıma dayalı yaratılışın nasıl ve kimin tarafından yapıldığı ile ilgili argümanları teori haline getireceğiz.

Tablo 9

Varoluş Hipotezleri

1. Tesadüfî Varoluş Hipotezi

2. Kâinatın Otonomisi Hipotezi

3. Kuralların Hâkimiyeti Hipotezi

4. Tasarıma Dayalı Varoluş  (Tanrı) Hipotezi

Tablo 10

Olmayana Ergi Yöntemi

  • Sebr ve Taksim de denilen bu yöntemde muhtemel nedensellik bağlarını belirleyip üçünün olamayacağı ispatlandığında, dördüncünün kesin olduğu anlaşılır.
  • Dağın tepesine daha önce çıkılmıştır. Buraya çıkmak için dört yolun olduğu ileri sürülmektedir. Bir dağcı üç yolun kapalı olduğunu ve oralardan tepeye çıkılamayacağını gösterirse, dördüncü yolla oraya çıkılacağı anlaşılır.

     İşte aynen bunun gibi, kâinatta varoluşu açıklayan teorilerin yanlışlığı akıl yürütme yöntemleri ile çürütülürse, dördüncü yol olan“ Bir dış düzenleyicinin varlığı” ispatlanmış olur.

     Tesadüfî Varoluş, İhtimal Hesaplarına Göre İmkân Dışıdır

     Tesadüfî varoluş hipotezinde ihtimal hesaplama var, DNA daki protein ne zaman öleceğini biliyor ve DNA’nın ömrünün ne kadar olduğunu biliyor. DNA’nın yapısına baktığımızda bunu ancak bütün kâinatı bilenin yapabileceği anlaşılıyor  (Tablo 11).

Tablo 11

     Somut Soyut Düşünce Farkı (Abstract Reasoning)

     Somut düşünen, elmanın içindeki çekirdeği görür. Soyut düşünen çekirdeğin içindeki elmayı görür. Kâinata bu gözle baktığımızda görünmeyen gerçekleri akıl gözüyle görmüş oluruz.

     Tıpkı ışığa baktığınızda bunun güneşten geldiği hükmünü çıkarmak gibi. Işığa bakıyorsunuz, ışığı görünce güneşi görmeseniz de bunun bir güneşten veya benzer bir kaynaktan geldiğine hükmediyorsunuz.

     Bir şey hem mükemmel, hem estetik, hem ucuz, hem çabuk ve aynı anda var oluyor. Sen bir müteahhite gitsen, “Bir binayı, yukarıda sayılan özelliklerde, yani hem her yönüyle en güzel ve en mükemmel ve en ucuz ve hem de bir anda yapılacak desen” kovar seni. Hâlbuki bütün kâinat hem her yönüyle en mükemmel ve hem de bir anda yaratılmış. Diğer taraftan kâinatın otonomisi entropi yasası da bir dış düzenleyiciyi gerektiriyor.

Şekil. Elma resmi ve çekirdeği[3].

      Bir bardağa suyu koyuyorsunuz. Isıtmazsanız soğuyor. Ya da bahçenizi ekip biçmiyorsanız, bakmıyorsanız bahçenizi ot kaplıyor. Entropi yükseldikçe dağılmaya gidiyor. Mükemmelden dağılmaya doğru gidiyor. O yüzden kâinatın devam etmesi için sürekli kontrol lazım. Bahçenin düzgün olması için, nasıl kontrol lazımsa, kâinatta da bir yaratıcı olması gerekiyor.

     Masanın varlığı ne kadar kesinse akıl yürütme yöntemiyle Allah’ın varlığı da o kadar kesindir. Peygamberin olması da abduksiyon yasasına giriyor. Peygamber yanlış yapmaz, yanlışım varsa göstersinler. Mahvoluncaya kadar savaşırım diyor (Tablo 12).

Tablo 12

Abduksiyon Yasası Görünmeyen Gerçekliği Öngörür

  • Abduksiyon yasası ile Kitabı Mübin (Görünen gerçeklik) varsa İmamı Mübin (ilim, emir)  yani görünmeyen gerçeklik de vardır.
  • Peygamberin iddiası
  • Yanlışımı bulunuz  (Kur’an-ı Kerim’de) veya sizinle mahvoluncaya kadar cihad edeceğim. Hâlbuki bunlar harbi ve perişaniyeti ve hicreti tercih ettiler. Yanlışımı bulamadılar, bir yanlış bulunsaydı, onlar kurtulurlardı (Tartışmak yerine kaçmayı tercih ettiler)[4].
  • Abduksiyon yasası seçmeli kıyasa göre;
  • 1. Önerme “Peygamber yanlış yapmaz.”
  • 2.Önerme “Yanlışım varsa göstersinler” iddiası.
  • 3. Önerme “Mahvoluncaya kadar savaşa hazırım.”

Tablo 13

     Kâinat Madde Tabanlı mı, Enerji Tabanlı mı?

    Teorik fiziğin buluşu. Kuantum Dinamiği’ne göre her maddenin dalga özelliği var. Önce proje sonra eser, yani önce soyut bilgi, sonra somut bilgi. Kuantum diayalektik materyalizmi çürütmüştür.

     Kuantum dinamiğine göre;

    1. İnsan bilinçli gözlemci.

    2. Kâinatta her şey hem var hem yok.

    3. Gözlemlerken var gözlemlemezken yok.

   4. Her şey dijital formata çevrilebilir.

   5. Beyinde karar vermeden önce elektrik sinyali başlıyor.

Tablo 14

Tesadüfî Varoluş Hipotezi

ÇokTanrılı Dinler vardı,

TekTanrılı Dinlere evrimleşti.

Şimdi Tanrıya ihtiyaç kalmadı.

Tesadüfî varoluş-Yaşam Mücadelesi-Tabii Ayıklanma-Güçlünün ayakta kalması.

İhtimal Hesapları 10 üzeri 50 üzerinde ihtimal nedeniyle kendi kendine varoluşun ihtimal dışında olduğunu öngörüyor.

Tablo 15

  • Tesadüfî Varoluş Mümkün mü?
  • Kiplik Mantığına göre; mümkün, muhtemel ve vaki kâinat hesaplarına göre
  • DNA’ya baktığımızda bunu ancak bütün kâinatı bilen yapabilir. Tıpkı ışığa baktığımızda bunun güneşten gelmesini çıkarmak gibi (Determinizm ilkesi)
  • Bilinçli düzenleyici zorunludur. Çünkü ihtimal hesaplarına göre bir şeyin tesadüfen olması imkânsızdır.
  • Bir şeyin hem mükemmel, hem estetik, hem çabuk hem de ucuz ve aynı anda var olması dedüksiyon yasasına zıddır, yani imkânsızdır. Işığın güneşine varlığına delil olması gibi       

Tablo 16

Kâinatın Otonomisi Mümkün mü?

  • Entropi yasası dış düzenleyicinin zaruri olması gerektiğini gösteriyor.
  • Karbon, oksijen, hidrojen ve azot gibi inorganik maddelerde bilinç yoktur. Bilinç taşımayan canlıların bilinçli bir nesne meydana getirmesi, taş ve toprağın kendiliğinden saray haline gelmesi kadar muhakeme dışıdır. İndüksiyon yasasına aykırıdır.
  • Bir taburun teşkili, toplanması, yönetilmesi için insanoğlu taburun yarısı kadar görevli çalıştırıyor.

Gerçek Yaratıcı tasavvuru, Yaratan’ın ortağı olmamasını öngörür

  • Bir takımda aynı anda iki kaptan ve bir köyde aynı anda iki muhtar olması hikmetin, iradenin, gücün, ilmin mutlak olmadığını, sınırların olduğunu gösterir. Bu durum sürdürülebilir değildir.
  • Exclusion (Hulfihıyas) yasasına aykırı. İspat edilecek bir şeyin karşıt halinin yanlışlığını göstererek ispatlar.

Yukarıdaki Makalenin Sonunda Dinleyicier Tarafından Sorulan Sorular ve Verilen Cevaplar

     Zihin Teorilerisi İle İlgili Sorular ve Cevapları

     Soru: Mantığa dayalı akıl yürütmeyle ilgili insanın diğer hayvanlardan farklı olan noktası bununla ilgili bir gen bölgesi veya beyinde lob var mı yok mu? Maymunlarda böyle bir şey var mı? Biz eğer onu çürüteceksek elimizde bir veri olması gerekiyor.

     Diğer sorum da zihinsel teoriyle teori teorisi arasında bir fark göremedim.

     Cevap: Cevaplamaya ikinci sorundan başlayayım. Zihin teorisinde bir kimsenin ne yapacağı ile ilgili bir tahminde bulunuyorsun. Mesela arabaya giderken elini cebine attığında; “Anahtarı çıkaracak” diyorsun, ama teori teorisinde karşı tarafla konuşurken onun ne düşündüğünü de düşünüyorsun. Kendi fikrini söylerken karşındakinin ne düşündüğünü söylüyorsun. Birinde düşünce hakkında düşünce var, birinde davranış hakkında düşünce var. Burada düşünce hakkında düşünmek ayrı bir kavram. Birinde davranışı düşünüyorsun, diğerinde düşünceyi düşünüyorsun (Tablo 5).

     Soru: Zihin ve bilinç aynı mı, beynin neresinde olduğunu bilebiliyor muyuz?

     Cevap: Günümüzde artık zihinle bilinç aynı değil tabii. Daha önce zihin ayrı beden ayrı deniyordu. Şimdi zihinle bedenin birbiriyle konuştuğu anlaşıldı. Zihin beynimizin fonksiyonudur. Beynin ön bölgesi beynin mantığa dayalı düşünceyle ilgili bölgesidir. Bu bölge çıkarıldığı zaman insan ot gibi zombi oluyor. Eli ayağı tutuyor, her şeyi çalışıyor hayvansı özellikleri var ama insanî özellikleri yok. Bu durum, beynin ön bölgesi çıkarılan insanlarda gerçekleşiyor. Bilinçte şu anda çalışmalar var. Bilincin bir holografik yapı olduğu kuantum dinamiği içerisinde bir üst beynin olduğu, beynin üzerinde kuantum beyin olduğu, insanın ruhla bağlantıyı kuran beynin olduğu tezleri var. Bu elektro manyetik tezlerin tartışıldığı kongrelerde fizikçiler de olmalı, kuantumda konuşulmalı, tartışılmalı, biyologlarla beraber fizikçilerle tıpçıların tartıştığı bir kongre olmalı (Tablo 13).

Kaynaklar:

Cevizci A.: Felsefe Ansiklopedisi 1-2-3, Babil Yay.,2005,  Ankara.
Freud, S. : Totem and Taboo, Norton, 1990, New York.
Tarhan, N. : İnanç Psikolojisi, Akıl, Beyin, İnanç üçgeninde insanoğlu. Timaş Yay. 2009, İstanbul..
Tarhan, N. : Akıldan Kalbe Yolculuk, Bediüzzaman Modeli, Nesil Yayınları. 2012, İstanbul.


[1] (https://www.google.com.tr/search?q=Sinek+g%C3%B6z+yap%C4%B1s%C4%B1)
[2] Jarrold, Carruthers, Smith ve Boucher, 1994
[3] (https://www.google.com.tr/search?q=Elma+%C5%9Fekli+ve+i%C3%A7indeki+%C3%A7ekirde%C4%9Fi&rlz=1)
[4] Nursi, Bediüzzaman, S. Mektubat. s. 236.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun