VA'D (Vaad)
VA'D (Vaad): Söz vermek, genel manada, iyilik, kötülük, mükâfat ve tehdit her türlü söz verme; Allah'ın va'dettiğinin gerçekleşmesi anlamında Akaid ve Kelâm terimi. Kötülük veya tehdîd ifade eden söz vermelerde ise; "Vaîd" denilir. Cennet Allah'ın va'di, aehennem ise vâıd'dir.
Va'd, kişinin iyiliğinden, vaîd ise kızgınlığından doğar. Onun için; va'di yerine getirmemek yalancılık, vaîdi yerine getirmemek ise iyilik sayılmıştır.
Va'd kelimesi Kuran-ı Kerimi'in bir çok yerinde geçmektedir. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"İmân eden ve iyi işler yapanları, içinde ebedi kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah o söylenenleri hak bir söz olarak va'detti. Söz verme ve onu tutma bakımından kim Allah'tan daha doğru sözlü olabilir?" (en-Nisâ, 4/122).
Bir başka âyet şöyledir:
"Hepinizin dönüşü ancak onadır. Allah'ın va'di haktır (verdiği söz gerçektir)." (Yunus,10/4).
İbrahim Sûresinde de şöyle buyurulmuştur:
"(Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: Şüphesiz Allah size gerçek olanı va'detti, ben de size va'dettim, ama yalancı çıktım." (İbrahim, 14/22).
Bir başka âyette de şöyle buyuruluyor:
"Allah'ın va'di haktır fakat bir çokları bunu bilmezler..." (Yunus, 10/55).
Görüldüğü gibi Kur'ân-ı Kerîm'de va'd, söz verme, geleceğe ait söz anlamında kullanılmıştır (Va'd kelimesinin kullanıldığı âyetler için bk. el-Mu'cemü'l-Mufehres Li Elfazi'l Kur'âni'l-Kerim, "Va'd" maddesi).
Hadis-i şeriflerde de va'd kelimesi aynı anlamda kullanılmıştır: Aişe (r.an) şöyle demiştir:
"Allah, Rasûlüne ne va'd etmişse, O ölmeden önce o sözün yerine getirileceğini kesinlikle biliyordu..." (Buhârî, Tefsir 2, 28).
Rasûlüllah (s.a.s) Bedir'de öldürülenlere geldi ve onlara seslenerek şöyle buyurdu: Ey Hişamoğlu Ebu Cehil! Ey Halefoğlu Ümmeyel Ey Rabiaoğlu Utbe ve Şeybe! Sizler Rabbinizin va'dettiği neticeyi gerçek olarak bulmadınız mı? Ben Rabbimin bana va'dettiğini gerçek olarak buldum..." (Buhârî, Cenâiz, 87; Müslim, Cenne, 76, 77).
Va'd kelimesinin geçtiği ve aynı anlamda kullanıldığı bir diğer hadis-i şerif de şöyledir: "..Kevser, cennette Allah'ın bana va'ddettiği bir nehirdir." (Müslim, Salat, 53, 54 Ebu Davud, Salat,122, Sünnet, 23; Nesâî, İftitah, 21, Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 102).
Ahmet YAŞAR
BENZER SORULAR
- Kuran-ı Kerim’de Ahiret İnancı Nasıl İşlenmektedir? (Kur'ân'da Ahiretin Yeri ve Önemi)
- SlDK
- Kıyamet ve yeniden dirilmeyle ilgili niye çok sure ve ayet var?
- Allah ceza vermekten vazgeçer mi?
- Feth suresi, 23. ayet: "Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın." Bu ayeti açıklar mısınız?
- Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı'nda yenilmesinin sebebi, hikmeti nedir?
- Hz. İsa mahluk değildir, denilebilir mi?
- Kur'an'ın manası gibi lafızları da Allah'ın kelamı mı?
- Kur'an "Allah'ın kelâmı" olarak ne ifade etmektedir?
- FÂTIR SÛRESİ