Şafi mezhebine göre hibe (bağış) ile ilgili hükümler nelerdir?
İçindekiler |
Bir şeyi karşılıksız olarak başkasının mülkiyetine geçirmeye hibe denir. İcap ve kabulden oluşan bu akid, karşılıksız olması bakımından alışverişten, yaşarken yapılması bakımından da vasiyetten ayrılmaktadır. Genel anlamıyla hibe müstehaptır. Bu konuda yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Eğergönüllü olarak onun bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin." (Nisa 4/4.)
Hibe verip almak insanlar arasında sevgi ve dostluk bağlarının kurulmasına vesile olur. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Hediyele-şiniz, böylece birbirinizi seversiniz." (Mâlik, el-Muvatta', Husnü'l-Huluk, 16.)
Hibe edilen şey, kıymeti az da olsa reddedilmemelidir. Reddedilmesi, sahibini küçümsemek anlamına gelir ki bu da onun üzülmesine neden olur. Bu hususta dikkatlerimizi çeken sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kendisi istemeden ve (istediğini belli etmek için) boynunu uzatıp bakmadan bir kimseye (müslüman) kardeşinden bir hediye gelirse onu kabul etsin, geri çevirmesin; çünkü bu, üstünlük sahibi yüce Allah'ın kendisine göndermiş olduğu bir rızıktır." (Ahmed, el-Müsned, 4/221.)
1. Hibe eden kişi, hibe ettiği mala sahip olmalı ve o malda tasarruf yetkisi bulunmalıdır.
2. Kendisine hibede bulunulan kişi, mülk edinme ehliyetine sahip olmalıdır. Meselâ doğmamış bir çocuğa yapılan hibe geçerli olmaz. Çocuğa ve deliye yapılan hibe geçerli olur. Ancak kendilerine hibe edilen malı onlar adına velilerinin kabul etmesi şarttır.
3. Hibe eden kişinin icapta bulunması, kendisine hibe edilen kişinin de kabul etmesi gerekir. "Sana hibe ettim", "Sana mülkettim", "Sana verdim" gibi sözler icap; "Razı oldum", "Kabul ettim", "Hibe olarak aldım" gibi sözler ise kabul ifade ederler.
4. İcap ile kabul peş peşe olmalıdır.
5. Hibe sözünde şart bulunmamalıdır.
6. Hibe, bir vakte bağlanmamalıdır.
7. Hibe edilen mal, satılması caiz olan mallardan olmalıdır. Örneğin kullanımı haram, belirsiz, kayıp veya başkası tarafından gasbedilmiş olduğu için satılması caiz olmayan bir malın başkasına hibe edilmesi durumunda yapılan hibe akdi geçerli olmaz.Hibe edilen mal, sahibinin izniyle teslim alınmadan karşı tarafın mülkiyetine geçmez. İzni alınmadan sahibi ölürse, izin konusunda yetki, mirasçılarına geçer. (Şirbînî, Mugni'l-Muhtâc, 3/565-566.)
Şartlara uygun olarak yapılan hibeden geri dönmek caiz değildir. Yalnız anne, baba, dede ve nine gibi usulün, evlât ve torunlar gibi fürûlarına yapmış oldukları hibelerinden caymaları bu hükümden istisna edilerek caiz görülmüştür. Bu hususta sevgili Peygamberimiz (s,a. v) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse bir ikramda bulunur veya bir şey hibe ederse, sonra bu ikram veya hibesinden cayması helâl olmaz. Sadece baba çocuğuna yaptığı bağıştan cayabilir." (Ebû Davud, Büyü', 83; Tirmizî, Büyü', 52; Nesâî, Hibe, 2; ibn Mâce, Hibe, 2.)
Ancak usulün (anne, baba, dede ve ninenin), fürûuna (evlât ve torunlarına) hibe ettiği mal, kendisine hibe edilen evlât veya torunun elinden çıkmış, kaybolmuş veya o da bir başkasına hibe etmiş ve o kişi de hibeyi teslim almışsa artık usulün bu hibeden geri dönmesi caiz olmaz.Hibe edilen malın mülkiyet sebebinin değişmesi, hibeden caymaya engel teşkil eder. Meselâ bir babanın oğluna hibe ettiği mal bir şekilde oğlunun elinden çıkar ve sonra oğlu o malı satın alır veya o mal kendisine tekrar hibe edilir yada kendisine miras olarak intikal ederse, artık baba bu malı oğlundan geri alamaz. Çünkü mülk edinme sebebinin değişmesi, o malın da değişmesi anlamına gelir.
Hanefî mezhebine göre ise hibeden geri dönmeye engel olan sebepler şöyle sıralanabilir:
1. Hibe edilen malda, kendisine hibe edilen kişi tarafından değer artırıcı bir değişikliğin yapılmış olması.
2. Hibe edilen malı, kendisine hibe edilen kişinin teslim almasından sonra taraflardan birinin ölmüş olması.
3. Hibe edilen malın, kendisine hibe edilen kişinin mülkiyetinden herhangi bir sebeple çıkmış olması.
4. Hibe edilen malın yok olması.
5. Kadının kocasına, erkeğin de karısına bir malı hibe etmiş olması.
6. Kişinin kendi kan hısımlarına hibede bulunmuş olması.
7. Bir bedel karşılığında hibede bulunulmuş olması.
Hibe akdinde yukarıdaki sebeplerden birinin bulunması durumunda Hanefî mezhebine göre hibe sahibi, hibe etmiş olduğu şeyi geri alamaz. (Cezîrî, Mezâhib, 3/303-305.)
C) Hibe ve Bağış Konusunda Evlâtları Eşit Tutmak
Anne, baba, dede ve ninelerin evlât ve torunlarına bağışta bulunurken aralarında ayırım yapmayıp hepsini eşit tutması müstehap olup adaletin gereğidir. Böyle yapılması, aralarındaki sevgiyi artırır. Onlara farklı davranmak mekruh olduğu gibi, aralarında kıskançlık hastalığının meydana gelmesine yol açar.Evlâtların yapılacak bağışa eşit derecede ihtiyaçları varsa, bağış hususunda onlar arasında adaleti gözetmek ve hepsine eşit miktarda bağışta bulunmak müstehaptır; aksini yapmak mekruhtur. Ama biri muhtaç değil, diğeri muhtaç ise, muhtaç olana diğerine oranla fazla bağışta bulunmak, baba için mekruh olmaz.Hz. Ebû Bekir, kızı Hz. Âişe'ye, diğer evlâtlarına oranla daha fazla bağışta bulunmuştur. Abdullah b. Ömer de (r.a), muhtaç olan çocuklarına, muhtaç olmayanlara nisbetle daha fazla bağışta bulunmuştur. (Şirbînî, Mugni'1-Muhtâc, 3/567.)
Anne babaya da yapılacak ikram ve bağışta aralarında eşitliği gözetmek, birini diğerinden üstün tutmamak, Hz. Peygamber'in (s.a.v) sünnetinin gereğidir. Aksine davranmak ise mekruhtur.
Kardeşlere de bağış ve ikramda bulunurken onları birbirlerine eşit tutmak, birini diğerinden üstün tutmamak uygun olur. Bu hususta kız ve erkek ayırımına da gidilmemelidir. Çünkü insana anne babasından ve çocuklarından sonra en yakın olanlar kardeşleridir.
BENZER SORULAR
- HİBE
- HİBE VE HİBEDEN RUCÛ (VAZGEÇME)
- HİBENİN ŞARTLARI
- Baba hibe ettiği maldan dönebilir mi?
- İVAZ
- İVAZ (KARŞILIK OLARAK VERİLEN ŞEY)
- İVAZ(KARŞILIK OLARAK VERİLEN ŞEY)
- Hibe edilen malı geri almak caiz midir? Kadın kendi rızası ile mehrinin tamamını kocasına bağışlar ve sonra da bir miktar almak istese bu günah olur mu? Ya da kocası vermek zorunda mıdır; vermese günah olur mu?
- MEVHÛB
- MEVHÛB (HİBE EDİLEN, BAĞIŞLANAN ŞEYLER)