KAHHÂR
Allah'ın isimlerinden biri. 'Kahr' mastarından türetilmiş bir isim. 'Kahr' sözlükte galip gelmek, hükmetmek anlamına gelir. Kahhâr, mübalağa sıgası olup aynı anlamı şiddet ve tekerrür sûretiyle ifade eder. Buna göre Kahhâr, Allah'ın her şeye, her istediğini yapacak surette gâlip ve hâkim olması, en zorlu zâlimlerin bile O'na boyun eğmek mecburiyetinde oldukları, hükmünün dışına hiçbir şeyin çıkamayacağı anlamına gelir.
Kur'ân'da altı sûrede birer defa zikredilmiştir. Geçtiği sûrelerin tamamı Mekkîdir ve hepsinde de "el- Vâhidu'l-Kahhâr" şeklinde zikredilmektedir. Vâhid 'bir, tek' anlamına gelir. Böylece Allah'ın hâkimiyet ve gâlibiyetinin yanında birliği ve bu hâkimiyette ortağının bulunmadığı vurgulanmaktadır.
Mekke döneminde İslâm'ın önünde durmaya çalışan en büyük engel, putperestliktir. Müşrik Araplar, Allah katında putların kendilerine aracı ve şefaatçi olacaklarına inanıyorlardı. Allah'a ortak koşmaları bu şekildeydi. Yüce Allah, kendisinin yegane hâkim ve gâlip olduğunu ifade ederek başkasının kendisine ortak koşulmasının yanlış bir yol olduğunu ifade etmektedir. Nitekim Kahhâr isminin geçtiği bütün âyetlerde puta tapmanın yanlışlığı ve mutlak hâkimiyetin Allah'a ait olduğu, mülkünde ortağının bulunmadığı anlatılmaktadır:
"Ey benim zindan arkadaşlarım, (düşünün bir kere) çeşitli tanrılar mı iyi, yoksa (her şeyi hükmü altında tutan) kahhâr tek Allah mı?" (Yusuf, 12/39).
"De ki: 'Göklerin ve yerin Rabbi kim?' De ki: 'Allah!' O halde, de, O'ndan başka kendilerine dahi bir fayda ve zarar veremeyen velîler mi edindiniz? De ki:'Körle gören, yahut karanlıklarla nur bir olur mu?' Yoksa Allah'a, O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar mı buldular da (ikisinin) yaratma(sı) birbirine benzer mi göründü? De ki: Herşeyin yaratıcısı Allah'tır, O tektir, Kahhârdır" (er-Ra'd 13/16).
"O gün yer başka yere, gökler de (başka göklere) değişir. Hepsi, tek ve Kahhâr olan Allah'ın huzurunda durur" (İbrâhim, 14/48).
"De ki: Ben ancak bir uyarıcıyım. Tek ve Kahhâr Allah'tan başka ilâh yoktur" (Sâd, 38/65).
"Eğer Allah çocuk edinmek isteseydi, yarattıklarından dilediğini seçerdi. O (bundan münezzehtir) yücedir. O, tek ve Kahhâr olan Allah'tır" (ez-Zümera 39/4).
"O gün onlar, ortaya çakarlar. Onlardan hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz. (Ve sorulur onlara): 'Bugün mülk kimindir? O tek ve Kahhâr olan Allah'ındır" (el-Mü'min, 40/16).
'Kahr' mastarından türemiş Kâhir sıfatı da Allah hakkında iki yerde zikredilmektedir: "Allah sana bir sıkıntı verirse, O'ndan başkası onu gideremez. Sana bir iyilik verirse, başkası onu engelleyemez. O her şeye kâdirdir. O, kullarının üstünde tek Kâhir'dir" (el-En'am, 6/17). "Geceleyin sizi ölü gibi uyutan, gündüzün yaptıklarınızı bilen, ecelinize kadar gündüzleri sizi tekrar dirilten O'dur. Sonra dönüşünüz O'nadır, işlediklerinizi size bildirecektir. O, kullarının üstünde tek Kâhir'dir." (el-En'âm, 6/61-62).
Bu iki âyet de Mekke'de inmiştir.
Kul, Rabbinin herşeye gâlip ve hâkim olduğunu, âhirette sadece O'na hesap vereceğini, yaratıklardan hiçbirinin, O'nun hükmünün dışına çıkamayacağını bilmeli, O'na ortak koşmaktan sakınmalıdır.
M Sait ŞİMŞEK