Katılım bankalarında özel cari hesaplara para yatırmak caiz midir?

Tarih: 13.03.2021 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Katılım bankalarında açılan vadesiz “özel cari hesap/cari hesap” adındaki hesaplara para yatırmak caiz midir?
- Katılım bankalarında kar/zarar ortaklığına dayanmayan yani bir kara ya da zarara ortak olunmayan sadece paranın yatırılıp istenildiği zaman çekildiği hesaplar mevcut. Bu hesaplara "özel cari hesap ya da cari hesap" ismi veriliyor. Kar ya da zarar talebinde değilim, sadece paramın orda durmasını istiyorum. Paramın orda durmasınıda daha çok internet üzerinden alışveriş ve fatura ödemeleri vb. şeyler için ve diğer faizli bankalar üzerinden işlem yapmamak için istiyorum.
- İnternette bu tip suallere verilen cevapların birinde bu şekilde para yatırmanın ve bekletmenin “süftece” olarak tabir edildiğini bununda tahrimen mekruh olduğunu dinledim. Bu durum caiz midir? Dinen bir sakıncası var mıdır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Evet, caizdir, dinen bir sakıncası yoktur.

Öncelikle ifade edelim ki, Katılım Bankaları, İslam hukukuna uygun olarak Fetva Kurullarından aldıkları fetvalara göre muamele ederler.

Gerçek veya tüzel kişiler tarafından katılım bankalarında açılan, istenildiği zaman tamamen veya kısmen geri çekilme özelliği taşıyan, karşılığında faiz veya kâr ödenmeyen hesaplara özel carî hesap adı verilir.

Hesap sahipleri özel carî hesap açmakla paralarını çalınma, kaybolma vb. tehlikelere karşı koruma sıkıntısından kurtularak, onları güvenli bir yerde saklama imkanı elde etmiş olurlar.

Cari hesap sözleşmesinin içeriği ve tarafların akitten güttükleri gaye dikkate alınarak, cari hesapların hukukî mahiyeti konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bu görüşlerden birincisi, cari hesap akdinin klasik kaynaklarda ismi yer almayan yeni bir akit; ikincisi, vedia; üçüncüsü ise karz (ödünç) olduğu şeklindedir.

Çağdaş İslam hukukçularının çoğunluğuna göre, özel carî hesap sözleşmesi karzdan (ödünç) ibarettir. Sermaye sahibi (mudi) parasını yatırırken bankaya borç (karz) vermektedir.

Faizsiz olduğu sürece karz işleminde bir sakınca yoktur. Nitekim ashaptan Zübeyr b. Avvam’ın (r.a) paralarını kendisine emanet bırakmak isteyenlere, “Emanet kabul edemem, borç olarak verirseniz başka. Çünkü ben paranızın zâyi olmasından korkarım dermiş.” (İbn Hacer, Fethu’l-bârî, 6/227)

Böylece o, ödünç bırakılan paraları ticarî faaliyetlerinde işleterek gelir elde ediyor, ödünç verenler ise paralarının güvenli bir yerde korunmasından yararlanmış oluyorlardı. Hz. Zübeyr’in (r.a) uygulamasının caiz olmadığı yönünde o döneme ait herhangi bir rivayet yoktur.

AAOIFI yani Faizsiz Finans Standartlarına göre karzda süftece ile ilgili hükümler şöyledir:

Karz borcunun, karz alan tarafa yardımcı olacak şekilde, sözleşmenin kurulduğu yer dışında başka bir yerde ödenmesini şart koşmak, karz veren tarafın bundan yararlanıp yararlanmadığına bakılmaksızın caizdir. Sahâbîlerden (r.a.) nakledilen rivayetler, (İbn Ebî Şeybe, Musannef, 6/279; Beyhakî, Sünenü’l-kübrâ, 5/352172) karz borcunu sözleşmenin kurulduğu yerden başka bir yerde ödeme şartını ileri sürmenin caiz olduğunu göstermektedir.

Malikî mezhebi ile Hanbelî mezhebinde kabul edilen görüşlerden biridir.

Karz borcunun, sözleşmenin kurulduğu yer dışında ödenmesini şart koşmak, genel olarak sözleşmenin her iki tarafına da herhangi bir zarar söz konusu olmaksızın yarar (maslahat) sağlamaktadır. ـBu konuda ihtiyaç da bulunmaktadır. İslam dini, herhangi bir zararın söz konusu olmadığı maslahatları haram kılmaz, aksine bunları meşru kabul eder ve zararlı şeyleri yasaklar.

Karz borcunun başka bir yerde ödenmesinde her iki taraf için de ortak bir yarar ve tarafların karşılıklı olarak yardımlaşması söz konusudur. Bu durum tarafların birbirlerine karşılıklı olarak yardım etmesi (teâvün) kapsamında değerlendirilir.

Muâmelât alanında kural mübahlıktır; yani yasaklığına dair herhangi bir delil bulunmayan muamele / hukuki ticari ilişki serbest kabul edilir. Karz borcunun sözleşmenin kurulduğu yerden başka bir yerde ödenmesi şartının haram olduğunu kesin veya dolaylı olarak gösteren fıkhî bir delil (nass) bulunmamaktadır.

Dolayısıyla bu meseledeki hükmün mübah olarak kabul edilmesi gerekmektedir. (AAOIFI, Faizsiz Finans Standartları, 520)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun