İslamiyet'in düşünmeye ve araştırmaya bakışı nasıldır?
Değerli kardeşimiz,
İnsanı bilgiye ulaştıran yollardan birisi, gözlem yapmaktır. İnsan, kâinattaki olayların bir izleyicisi ve gözlemcisidir. Kâinat, okunmayı bekleyen mana dolu bir kitaptır.
“Göklerde ve yerde neler var, bakın!” (1)
“Onlar üzerlerindeki gökyüzüne bakmadılar mı ki, biz onu nasıl bina etmişiz ve süslemişiz.” (2)
“Allah’ın rahmet eserlerine bak! Ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltiyor...” (3)
şeklinde pek çok ayet, insanın müşahede (gözlem) vazifesine dikkat çeker. Fakat, herkes bu müşahedeyi yapamaz. Ayetin belirttiği gibi,
"Göklerde ve yerde nice ayetler (ibretli şeyler) vardır ki, insanlar onlara uğrar, geçer giderler.” (4)
Bakmak ayrı, görmek ayrıdır. Herkes kainata bakar ama, herkes kainattaki sırları, manaları göremez.
“Onları sana bakar görürsün. Halbuki onlar görmezler.” (5)
ayeti, bakmak ve görmek arasındaki farka işaret eder.
Başkasının göremediğini görenler, kainat kitabının sırlarını elde ederler. Mesela, suda hafifleştiğini hisseden Arşimet, suyun kaldırma kuvvetini bulur. Başına düşen elmadan ilham alan Newton, yerçekimi kuvvetinin farkına varır. Kuşların kanat yapılarını inceleyen bilim adamları, bu bilgilerini uçak sanayiinde kullanarak, insanoğlunu kuşlara arkadaş yaparlar.
İnsan, dikkatle aleme baksa, her şeyden ibret ve ders alabilir. Kalbinde hayat olan ve alemi ibretle temaşa eden zatlar, her şeyden bir ders alabilirler. Her şeyi abes gören ve küfrün karanlıkları içinde yoluna devam edenler ise, bu engin ve zengin manalardan mahrum kalırlar. Kur’an-ı Kerim, böyleleri için “kör” tabirini kullanır.
“Kim bu dünyada kör ise, ahirette de kördür.” (6)
“Gerçek şu ki, körlük, gözün körlüğü değil, sadırlardaki kalplerin körlüğüdür.” (7)
“Beni hatırlamaktan yüz çeviren kimse için sıkıntılı bir hayat vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz. Der ki: 'Ya Rabbi, niçin beni kör olarak haşrettin. Ben (dünyada) görüyordum.' Cenab-ı Hak der: Evet, görüyordun. Ayetlerimiz sana geldi de, sen onları unuttun. Bugün ceza olarak unutulacaksın.” (8)
“Basar” gözün görmesi, “basiret” kalbin görmesidir. Basarı, olmayanlar eşyayı göremez. Basireti olmayanlar da eşyanın hakikatini müşahede edemez.
Kaynaklar:
1. Yunus, 10/101.
2. Kaf, 50/6.
3. Rum, 30/50.
4. Yusuf, 12/105.
5. Â’raf, 3/198.
6. İsra, 17/72.
7. Hacc, 22/46.
8. Taha, 20/124-126.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kur'an ayetlerinde gözlem ve düşünmenin yeri nedir?
- Sünnetle Yaşamak- 118. GÜN
- El- Basir
- Rüyanın dinimizde bir bağlayıcılığı var mıdır?
- Kişinin ilmiyle dalalete düşmesi nasıl olur?
- Allah'ı Görmek- Mutezilenin üçüncü sözde deliline cevap
- Neden Allah'ın yarattıklarına şaşırmalıyız?
- Analoji Yöntemi ile Allah'ın Varlığının İspatı
- İnanmayanlara Allah'ın varlığını nasıl anlatabiliriz?
- Hud suresi 107. ve 108. ayette cennet ve cehennem ehlinden bahsederken "Rabbinin dilemesi başka." ifadesiyle ne anlatılmak istenilmiştir?