İslamiyet aleyhinde çalışanların amacı ne?
- Neden İslam aleyhinde bu kadar çok yazılar çalışmalar var bu insanların amacı ne?
Değerli kardeşimiz,
Sualinizin cevabı, her şeyde olduğu gibi, söylediği ve anlattığı kıyamete kadar cari olan Kur'an-ı Hakim’dedir.
Daha birçok örnekleri olan birkaç ayet-i kerimenin meallerine bakalım:
“Ne Ehl-i kitap'tan inkar edenler, ne de müşrikler, Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler…” (Bakara 2/105)
“Ey iman edenler! Kendinizden başkasını sırdaş edinmeyin; onlar size fesat çıkarmakta kusur etmezler. Her zaman sıkıntıya düşmenizi isterler. Doğrusu kinleri ağızlarından taşmıştır hep aleyhinizde konuşurlar. Sinelerinin gizlediği kin ve düşmanlık ise daha büyüktür. Eğer akıl erdirirseniz, doğrusu ayetlerimizi size iyice açıkladık.
İşte siz öyle kimselersiniz ki o kafirleri seversiniz; onlar ise kitapların tamamına iman ettiğiniz halde sizi sevmezler. Halbuki sizinle karşılaştıkları zaman: 'İman ettik!' derler. Kendi başlarına kalınca da size olan öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: 'Öfkenizle geberin!' Muhakkak ki Allah, sinelerin içinde olanı hakkıyla bilendir.” (Al-i İmran 3/118-119)
Peki, kimdir genel olarak bu kafirler?
Cevabı gene Kur'an versin:
“Şüphesiz ki Allah’ı ve peygamberlerini inkar edenler, Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak, Allah’a inanıp, peygamberlerini inkar etmek isteyenler ve: 'Biz, peygamberlerden bir kısmına iman eder, bir kısmını inkar ederiz.' diyenler ve iman ile küfrün arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu, işte bunlar gerçek kafirlerin ta kendileridir. Kafirler için ise pek aşağılayıcı bir azap hazırladık!” (Nisa, 4/150-151)
Bahsi geçen ayetlerde kafirler üç gruba ayrılmış:
Hem Allah’ı ve hem peygamberlerini inkar edenler; putlara tapan ve/veya akıl ve nefislerini putlaştırmış olan müşrikler, dinsizler, ateistler, materyalistler, tabiat perestler... bu gruba girer.
Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isteyenler; yani Allah’a iman iddiasında bulunup da peygamberlere inanmayan masonik felsefenin peşinde giden deistler, evrimciler...bu gruba girer.
Peygamberlerin bir kısmına iman edip bir kısmına iman etmeyenler; Yahudi ve Hristiyanlar da bu gruba girer.
İşte mümin olmayan bu insanların tamamı, müminlere devamlı zulmetmekte ve Allah katında tek hak din olan İslam’a karşı ellerinden geleni yapmaktadırlar. Hayat görüşü olarak birbirleriyle pek ortak noktaları yoktur, ama İslam düşmanlığında birleşirler.
Sebebine gelince: Hem dünyaya geliş ve varoluş hakikatlerinden bihaber olmalarından ve bundan neşet eden kıskançlıklarından, hem de İslam’ın getirdiği gerek ekonomik, gerek maddi, gerekse manevi huzur ve adalet düzeninin kendi tekerlerine çomak sokacağını çok iyi bilmelerindendir.
Mesela, dünya ekonomisinin büyüklüğünün 100 trilyon dolar olduğu varsayılmaktadır. Bunun 1/5’i dahi zekatını veren Müslümanların elinde olsa, bu paranın yıllık zekatı ile Müslüman olsun olmasın bütün dünya insanlarının fakirlik, açlık, sefillik gibi sorunları bir senede çözülebiliyor. İşte üst akıl bunu asla istemiyor, çünkü o zaman Güney Asya’da ayda 30 dolara çalıştırdığı modern köleler, daha fazla hak talebinde bulunacak; işte bütün mesele bu!..
“İslam alemi, İslam dışına çıktığı için teknik terakkide son 200 senedir yerlerde sürünmektedir.” lafı ne kadar doğru ise, “Medeniyet Batı'dadır.” lafı da bir o kadar yanlıştır. Teknik terakki asla medeniyet değildir! Mazlumların ahı üzerine kurdukları sözde “medeni” ve “cicili-bicili” şehirlerinin başlarına yıkılmasına pek az kalmıştır.
Üst akıl dediğimiz, siyonist güdümlü günümüz macro ekonomik dünyasını ve global dengelerini idare eden daha doğrusu ettiğini zanneden ve küfrün elebaşlarını temsil eden dünyadaki çok çok küçük bir azınlık, ne yazık ki içinde bazı Müslümanların da bilerek veya bilmeyerek bulunduğu, hangi devletten olursa olsun bazı menfaatperest insanları da yanına almıştır.
Bu talancı kafir güruh, insanlığın neredeyse tamamının bitmek tükenmek bilmeyen nefsani arzularını kamçılayıp onları âdeta hipnotize ederek sadece dünya için yaşar hale getirmiş ve nihayetinde bu tefekkürsüzleştirdikleri insanları âdeta tüketimden, üstelik faizle ve borçlanarak yapılan sonsuz tüketimden başka bir şey düşünmeyen canavarlar şekline getirmişlerdir.
Düşünsenize, insan dünyaya gelecek, “iyi” bir eğitim (tabi ki seküler) alacak, sonra çalışacak, kariyer yapacak, fırsat bulursa evlenecek, olmazsa boşanacak, evde köpek besleyecek ama anne ve babasını huzurevine koyacak, sürekli cep telefonunu, evini, eskimeyen kıyafetlerini, vb., değiştirecek, mütemadiyen aktivitelere gidecek, eğlenecek, hoplayacak, zıplayacak, tek derdi "bir top potadan ya da kaleden içeri girdi mi girmedi mi" olacak, belli bir yaşa gelince hastalanacak, hastaneye servet ödeyecek, sonra da zamanı gelince sessizce ölecek!
Yaratılış amacımız bu mudur yani? Asla! Oysa bir saat tefekkür bize inşallah hak yolunu buldurur! İslam’ın ekonomik modeli çok nettir, müminlere hitaben mealen buyurulur:
“Helal olarak kazandıklarınızdan yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz!” (Araf, 8/31)
“...Sizi rızıklandırdıklarımızdan Allah yolunda sarf ediniz!” (Bakara, 2/3)
Üst aklın amacı ise, bundan taban tabana zıt olarak “Her bir insandan hayatı boyunca ne kadar para koparsak kardır!” mantığıdır.
İşte tefekkürsüzleştirilen bu zavallı insanlar, çoğu farkında dahi olmadan zulüm üzerine kurdukları düzenleri için haliyle kendilerine en büyük düşman olarak İslam gösterildiğinden, İslam ve temsilcilerine her şekliyle hücum etmektedirler. İşin özü budur!
Biz müminlere düşen ise, şu ilahi fermanların gereğini yerine getirmektir:
“Sizin dostunuz ancak Allah’dır, O’nun Resulüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğen kimseler olarak namazı hakkıyla eda eden ve zekatı veren müminlerdir.” (Maide, 5/55)
“Hep birlikte Allah’ın ipine, Kur'an’a sımsıkı sarılın ve parçalanmayın…” (Al-i İmran, 3/103)
Cenab-ı Hakk'ın birbirinden ibretli ayetleri olayı bu kadar net ortaya koyarken, İslam aleminin durumu oldukça üzücü görünse de âdetullah gereği İslam’ı tekrar hak ettiği yere getirecek görünürde bizim milletimizden başkası değildir, yeter ki istihkak kesb edelim ve de ümitvar olalım! Ancak sabır çok önemli, çünkü âdetullah gereği işler tedrici olmaktadır, gidişat da inşallah bu yöndedir.
Sabrın yanında bize düşen;
- İmanımızı kavileştirmek ve dinimizi daha iyi öğrenip, yakın çevremizden başlayarak ulaşabildiklerimize tebliğ etmek!
- İslami ölçüler dahilindeki her türlü teknik terakki için en azami ölçüde gayret göstermek! Gavura maddi ve teknik muhtaçlığı sıfıra indirmek!
- Asrımızın lehviyat, sefahat ve malayaniyatlarından uzaklaşmak, mesela gecelerimizi tv dizilerinin ve gıybet programlarının karşısında geçirmemek!
- Başta namaz olarak Allah’ın emir ve yasaklarına, helal ve haramlara azami dikkat etmek!
- Başta İslam alemi, sonra bütün dünya insanları için Allah’tan hidayet dilemek, sonra da tevekkül etmektir!
Bu yolda tavizsiz yürürsek zafer kesindir!
Çünkü vaad Cenab-ı Hakk'ındır, nitekim ayet-i kerimede buyurulur:
“Böylece kim Allah’ı, peygamberini ve iman edenleri dost edinirse, artık şüphesiz ki galip gelecek olanlar, ancak Allah’ın taraftarlarıdır.” (Maide, 5/56)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Nisa suresi 150. ayet deizm hastalığına mı işaret eder?
- Ehl-i kitap cennete girecek mi?
- MÜNKİR
- NİSA SURESİ
- SEBE' SÛRESİ
- TEĞÂBÜN SÛRESİ
- Yanımızda dine yada haşa mukaddesata küfür edenler oluyor ne yapmalıyız?
- Allah'a ve ahirete inanan ve salih amel işleyen Ehl-i kitap, Müslüman olmasalar da cennete girecekler midir? Bu konuda Beyyine suresini nasıl anlamalıyız?
- Yahudiler ve Hristiyanlar ölmeden önce Hz. İsa'ya iman edecekler mi?
- Ehl-i kitab ne demektir?
Yorumlar
Allah sizden razı olsun.Inşallah kazanacağız