Hz. İsa'nın beşikte konuşması ne kadar sürdü?

Tarih: 06.08.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hz. İsa beşikte iken konuştu, bu hal hep böyle devam mı etti yoksa normale mi döndü?
-  Allah'ın izni ile sonra normal bebekler gibi bir çocukluk hayatı mı geçirdi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Mevcut bilgilerimiz, Hz. İsa (as)'ın konuştuktan sonra, tekrar diğer bebekler gibi konuşmama devresine girdiğini göstermektedir. (bk. Razî, et-Tefsiru'l-kebir, XXI/194; Kurtubî, XI/103).

Kur'an-ı Kerim'den öğrendiğimize göre Hz. Meryem hurma ağacının altında ilâhî rahmete ve feyze muhatap olmuştu. Üzerindeki korku, mahzunluk gitmişti. Mevsim kış olmasına rağmen hurma ağacı meyvesini vermiş, daldaki hurmalar Hz. Meryem'in önüne dökülmüştü. İşte bu sırada İsa Aleyhisselâm dünyaya teşrif eder. Anne heyecan ve sevinç içinde yavrusunu kucağına alır. Ancak yine de kalbindeki sıkıntı geçmemiştir. Evlenmeden bir çocuğu olmuştur. Bunu kavmine nasıl anlatacaktır? Onlar inanmayacaklar; ne yapsa, ne etse, Hz. Meryem'i anlamayacaklardı. Âlemlerin Rabbi buyuruyor ki:

"Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım." (Meryem, 19/26.)

İsa Aleyhisselâm'ın doğumunda bazı harikulâde olaylar meydana gelmiştir. Bunların birkaçını burada zikredeceğiz. Bir hadis-i şerifte Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz buyuruyor ki:

"Âdemoğlundan doğduğu vakit şeytanın dürtüp de ağlatmadığı kimse yoktur. Bundan sadece Meryem oğlu İsa hariçtir."(1)

Rivayet edilmiştir ki, İsa Aleyhisselâm'ın doğumu meydana gelmek üzere iken bir grup şeytan bunu görür. Ona yaklaşmak isterler; fakat buna muvaffak olamazlar. Durumu reisleri olan İblis'e haber verirler. İblis; emir eri şeytanları dinledikten sonra bu işte bir iş var diyerek, kendisi olay mahalline gider. Bir de bakar ki, meleklerden meydana gelmiş bir ordu tarafından koruma altına alınan bir anne ve çocuğu vardır. Yukarıdaki hadis-i şerifin işaret ettiği olay budur.

Bir başka rivayette de şöyle anlatılır: Hz. Meryem'i aramaya çıkan birkaç kişi, yolda bir çobana rastlarlar. Hz. Meryem'e rastlayıp rastlamadığını sorduklarında çoban:

"Söylediğiniz gibi birini görmedim. Fakat dün gece yaşadığım olayı, bunca senedir çobanım, hiçbir zaman yaşamadım. İneklerim dün gece hep birlikte şu gördüğünüz vadiye yönelerek secde ettiler."

Bir başka rivayette ise; çoban, vadi tarafını işaret ederek, gece oraya bir nurun indiğini gördüğünü söyler.(2)

Doğum olayından sonra amcaoğlu Yusuf, Hz. Meryem'i bir mağaraya götürür ve Hz. Meryem nifâstan temizleninceye kadar orada kalır. Kırk gün dolunca çocuğunu kucağına alır ve şehre doğru yola koyulur.

Şehre yaklaştıkça Hz. Meryem'in heyecanı artar. Meryem'in kucağında bir bebekle geldiği haberi şehre ulaşır. Haberi duyan fitne odakları rahat durur mu? Hz. Meryem'i büyük bir kalabalık karşılar. Ona sorarlar: "Ey Meryem! O kucağındaki çocuk kimin?"

Konuşma orucu tutan Hz. Meryem cevap vermez. Cevap alamayan kalabalıktan değişik sorular gelmeye başlar. Bu durum Kur'an-ı Kerîm'de şöyle bildirilmektedir:

"Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın." (Meryem, 19/27.)

Hz. Meryem sorulan sorulara cevap vermez, sabreder. Sataşmalar olur:

"Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi." (Meryem, 19/28.)

Âyet-i kerimede adı geçen Harun'un kim olduğu hakkında birkaç değişik görüş ileri sürülmüştür. Bunlardan birinde, Hz. Meryem'in atası olan Harun Aleyhisselâm'ın kastedildiği söylenmiştir. Bir diğer görüşte ise, bunun, o devrin İsrailoğulları arasında ahlâksızlığı ile bilinen Harun ismindeki kişi olduğu söylenir. Sırf Hz. Meryem'e hakaret olsun diye, onu onunla kardeş olarak anarlar. Bir başka rivayete göre de bu kişi, babasının akrabalarının içinde şeref ve namusu ile zirveye çıkmış Harun ismindeki bir kişidir. En doğrusunu hiç şüphesiz Allah Celle Celâluhu bilir.

Sataşmalar karşısında Hz. Meryem daha fazla dayanamaz ve el işareti ile kucağındaki çocuğu gösterir. İşaret ederek, "Bana değil; bu çocuğa sorun, size o cevap verecek." demek ister. Bu durum Kur'an-ı Kerîm'de şöyle anlatılmaktadır:

"Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. 'Biz,' dediler, 'beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?'" (Meryem, 19/29.)

Meryem'in bu tavrı, orada bulunan kalabalığın tansiyonunun iyice yükselmesine sebep oldu. Nasıl olurdu da bir bebekle konuşulabilirdi. Meryem de işi iyice azıtmıştı, yaptığı ahlâksızlığın yanında bir de kendileri ile alay ediyordu. Dediler ki: "Bunun bizimle alay etmesi, zinasından daha beter!"

Rivayet olunduğuna göre; tam o sırada Hz. İsa Aleyhisselâm meme emiyordu. Bu sözü duyunca memeyi bıraktı, yüzünü onlara çevirdi, sol tarafına yaslandı ve ardından şehadet parmağı ile işaret etti. İsa Aleyhisselâm'ın onlara beşikte iken konuştuğu, bundan sonra çocukların konuşabilecekleri yaşa gelinceye kadar onun bir daha konuşmadığı da söylenmiştir. Bu olaylar meydana gelirken, Zekeriya Aleyhisselâm'ın da olaydan haberi olur ve derhal olay mahalline gelir. Ana kucağında duran İsa Aleyhisselâm'a hitaben: "Eğer konuşman emredildiyse, konuş; hüccetini ortaya koy." der.

Tam bu esnada akılara durgunluk veren olay cereyan eder. Kur'an-ı Kerîm'e kulak verelim:

"Çocuk şöyle dedi: 'Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı.'" (Meryem, 19/30.)

Çocuğun konuştuğunu gören kalabalık, dehşete düşer. Böyle bir olay, o güne kadar ne görülmüş ne de duyulmuştur. Bebek konuşmaya devam eder:

"Nerede olursam olayım, o beni mübarek kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti. Beni anneme saygılı kıldı, beni bedbaht bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır." (Meryem, 19/31-33.)

Bu olaya şahit olanların söyleyecek sözleri kalmamıştı. Kalabalık sessizce dağıldı.

Dipnotlar:

1. Buhârî, Enbiya 44, Bed'ü'l-Halk 11, Tefsir, Âl-i İmran 2; Müslim, Fezâil 147, (2366).]
2. İbn Kesir, Hadislerle Kur'an-ı Kerîm Tefsiri, çev. Bekir Karlığa - Bedrettin Çetiner, c.10, s. 5135.

(Peygamberler Tarihi, Osmanlı Yayınevi, I, 275)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun