İnternet Sitelerinde, Peygamber Efendimiz (a.s.m.)'in Kabri, Diye Dolaşan Resim Gerçek mi?

Tarih: 06.04.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Peygamberimizin türbesi Yeşil Kubbe'nin altında bulunuyor. Peygamberimizi ziyaret için Medine'ye gidenler, Peygamberimizin huzurunda dururlar. Ona salat ü selam okurlar. Baktıklarında gördükleri "Şebeke-i Saadet" olarak bilinen Peygamberimizin türbesinin önündeki altın rengindeki parmaklıklardır.

Parmaklıklardan biraz içeri doğru baktıklarında ise Hücre-i Saadetin dış kısmında yukarıdan aşağı doğru sarkıtılmış olan Kelime-i Tevhid motifli yeşil bir örtü görürler. Bu örtü Hücre-i Saadetin üç cephesinden de görülür. Bundan başka bir şey görmek mümkün değildir.

Hücre-i Saadete girmek için doğu tarafında küçük bir kapı vardır. Bu kapı sürekli kapalıdır. Buranın anahtarı özel görevlilerde bulunur, onlar da ara sıra oranın tozunu almak için girerler. Başka bir şekilde hiç kimsenin girmesine izin verilmez.

Şu anda Peygamberimizin, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in metfun bulunduğu mekân Hz. Aişe Validemizin yaşadığı kendi odasıydı. Hz. Ömer'in defninden sonra, Hz. Aişe mezarlarla arasına bir duvar örüyor. Mezarlar şöyle sıralanıyor. En önde Peygamberimizin mezarı, Peygamberimizin mübarek ayak hizasından biraz geride Hz. Ebu Bekir'in mezarı, onun ayakucu hizasından biraz geride de Hz. Ömer'in mezarı yer alıyor.

Hz. Aişe, Efendimizin kabrinin üzerine yağmur damlası ve bir parça da güneş girmesi amacıyla üstten bir pencere açtırıyor. Emevi Halifelerinden Ömer bin Abdülaziz döneminde bir sel geliyor ve duvarı yıkılıyor. Halife, mezarların etrafını taş duvarla kapatıyor, üstteki pencereyi de muhafaza ediyor.

Peygamberimizin mübarek cesedini kaçırmak için Medine'ye gelen iki yabancının faaliyetlerini haber alan Selçuklu Atabeklerinden Nureddin Mahmud Zengî, her üç mezarın çevresine çok yüksek bir duvar örüyor, temeline de kurşun döktürerek sağlamlaştırıyor. (bk. Eyüp Sabri Paşa, Mir'âtu'l-Haremeyn, s. 684-686, İst. 1304)

Daha sonra Memluk Sultanlarından Kayıtbay, Hücre- i Saadetin üzerine mavi renkte bir kubbe yaptırıyor. İleriki yıllarda Osmanlılar döneminde kubbede görülen çatlamalar üzerine Sultan II. Mahmud, kubbeyi yeniden tamirden geçiriyor ve yeşile boyatıyor. O günden bugüne kubbe yeşil olarak korunuyor. Kubbenin üzerindeki küçük pencere bu esnada da korunuyor.

Otuz yıldır Medine-i Münevvere'de yaşayan, Medine hakkında geniş araştırmaları bulunan yakın bir dostumdan aldığım bilgiye göre, Osmanlılardan sonra 20. yüzyılın başlarında Yeşil Kubbe temizlenirken, o küçük pencereden aşağıya bir güvercinin ölüp düştüğü fark ediliyor.

O sıralar çok zayıf Sudanlı âma bir zatı o pencereden iple aşağıya sarkıtıyorlar. Bu zat aşağı iniyor, güvercin ölüsünü alıp çıkartıyor. Hücre-i Saadet'in bakımı ile görevli ağavatlardan 120 yaşında vefat eden Şeyh Abdüsselam'ın ve 400 sene kadar Mescid-i Nebevî'nin müezzinliğini yapan ailenin temsilcilerinden, geçen sene vefat eden "yanık sesli müezzin" olarak bilinen Abdülaziz el-Buharî'nin de teyit ettiği bilgilere göre, Peygamberimizin ve diğer iki sahabinin mezarlarının etrafı bir karış kadar yüksekliğinde taşlarla çevrili, üzerleri de kırmızı renkte kumla kaplı olarak bulunuyor.

Ama mezarların olduğu yere hiçbir şekilde girmek mümkün değil. Çünkü dört bir tarafı duvarla örülü olduğu için herhangi bir kapısı bulunmuyor. Bütün bu bilgilerle birlikte gerçek anlamda o mübarek mekanın şekli ve mahiyeti bir sır olarak muhafaza ediliyor. Dolayısıyla farklı yerlerde görülen ve Peygamberimize ait olduğu söylenen o sanduka şeklindeki renkli mezarların Peygamberimizin mezarı ve türbesiyle bir ilgisinin olmadığını belirtelim.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun