Her türlü adapların var olduğunu ve bunların sünnet olduğunu söylüyorlar. En azından yemek, tuvalet, tırnak kesmek, temizlik gibi âdâb-ı muaşeret ve temizlik kuralları hakkında bilgi verir misiniz?..

Tarih: 28.12.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

YEMEK ÂDÂBI

İslâm açısından yemek yeme sırasında uyulması gereken ahlâk ve sıhhî kurallar.

İslâm dini, Müslümanın günlük hayatının düzenli bir şekilde olmasını istemiş ve bu hususu Kur'ân-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerle açıklamıştır.

Günlük yaşayış hakkında Peygamber Efendimiz (asm)'den rivayet edilen hadislerden pek çoğu yemek âdâbına dâirdir. Rasûlüllah (asm) her işine Allah Teâlâ'nın ism-i şerifini zikrederek başlamayı severdi. Bu mübarek âdetleri, yemeğe başlarken de aynıydı. Yemekten evvel ellerini yıkamayı ihmal etmez, sağ eliyle ve önünden yerdi. Başlarken "Bismillâh" veya "Bismillâhirrahmânirrahîm" derdi (Buhârî, Et'ime, 2). Hz. Peygamber (asm), yemeğe başlarken besmele çekmeyi unutan kimsenin "Bismillâhi evvelehü ve âhırehü" demesini tavsiye buyurmuştur (Ebû Dâvud, III, 475).

Hz. Peygamber (asm) yemeğin önünden yenmesini isteyerek, aynı tabaktan yemek yenilen bir sofrada, başkasının önüne uzanmanın çok çirkin olduğunu belirtmiştir. Sahabe,

"Yâ Rasûlüllah! Yiyoruz da karnımız doymuyor." diye sorduklarında, Hz. Peygamber (asm)

"İhtimal ki ayrı ayrı yiyorsunuz." buyurdu;

"Evet!.." karşılığını verdiklerinde Peygamber Efendimiz (asm),

"Bir arada yeyiniz; besmele çekiniz, yemeğiniz bereketli olur." buyuruyorlar (Ebû Dâvud, İmâre, 20).

Yemek âdâbı konusunda dikkat edilmesi gereken diğer hususlar, maddeler halinde şöylece sıralanabilir:

a. Lokmayı, ağıza göre almalı ve iyice çiğnedikten sonra yutmalı;

b. Lokmayı, yutmadıkça ikinci lokmayı el uzatmamalı;

c. Ekmeği dişlerle koparmamalı;

d. Ağızda ekmek varken kimse ile konuşmamalı;

e. Yemeğin soğutulması için içine üflememeli;

f. Başkalarını tiksindirecek, iğrendirecek davranışlarda bulunmamalı;

g. Başkalarının lokmasına ve yemesine bakmamalı;

h. Lokmayı ağıza koyarken, başı tabağa doğru uzatmamalı;

ı. Yemekte israf etmemeli, lokmayı ve verilen yemeği bitirmeye çalışmalı;

i. Ağızdan bir şey çıkarmak gerekirse, yüzü sofradan çevirmeli ve o şeyi sol el ile olmalı;

j. Koparılan lokmayı yemeklerin içine banarken dikkat etmeli, parmakların yemeğe girmemesini sağlamalı;

k. Toplu yemek yenirken, herkesin yeyip bitirmesini beklemeli, daha önce sofradan el çekilmemeli ve kaldırılmamalı;

l. Yemeğe önce yaşça veya mevki yönüyle büyük olan kişinin başlamasını beklemeli;

m. Sokaklarda ve ayakta ekmek yememeğe dikkat edilmeli;

n. Ekmek kırıntılarının nimet olduğunu unutmamalı ve onlara gereken özen gösterilmeli;

o. Yemek yeme işi bitince Allah'ın verdiği bunca nimete karşı bir şükür ifadesi olarak dua etmeli veya kısaca "Elhamdülillah" demeli ;

ö. Yemekten sonra eller iyice yıkanmalı, dişler fırça veya misvak ile temizlenmelidir.

TUVALET ADABI

1. Lafza-i Celâl yazılı yüzük ve Kur'an ayetleri ile tuvalete girilmez. Yüzük avuç içine çevrilebilir. Ayetler naylona sarılabilir.

2. Tuvalete girmeden önce “Euzü Besmele” çekmeli, çıkarken “Elhamdülillah” demelidir.

3. Tuvalete girmeden önce çoraplarımızı çıkarmalı, pantolonumuzu suyun sıçramayacağı kadar katlamalıyız.

4. Allah ve Peygamber ismi yazılı bir şey yanında bulundurmamalıdır.

5. Tuvalete sol ayakla girmeli sağ ayakla çıkmalıdır.

6. Kıbleye, aya, güneşe karşı önünü ve arkasını dönmemeli, konuşulmamalı zikredilmemeli.

7. Tükürülmez ve sümkürülmez.

8. Def-i hacet yaparken avret mahalline ve pisliğe bakılmaz.

9. Otururken sol tarafa meyletmelidir.

10. Tuvalet taşını ve tuvaletin kirli taraflarını temizlemelidir.

11. Tuvalet taşına dışkı ya da sidik gibi şeyleri bulaştırmamalıdır.

12. Taharet yaparken su ile temizlenmelidir.

13. Ayakta bevl edilmemelidir.

14. Def-i hacet anında mukaddes şeyler düşünülmemlidir.

15. Çıkarken tuvalet mahalli temiz bırakılmalıdır.

TIRNAK KESME ADABI

Tırnak kesmenin belirli bir günü yoktur. Gerektiği her an (yani uzayınca) kesilebilir. Önce ellerinkini, sonra ayaklarınkini kesmek, ellere sağ elin işaret parmağından başlayıp, eller avuç içleri birbirine gelecek şekilde birbirine yapıştırıldığında parmakların oluşturduğu daireyi sağa doğru giderek tamamlamak, sonra sağ ayağın küçük parmağından başlayıp sol ayağın küçük parmağında bitirmek müstehap görülmüştür. (Hattâb es-Sübkî, el-Menhel I/189) Gazalî'nin söyledigi budur.

Bu konuda görüşler vardır. Efdal olan, tırnakların haftada bir kesilmesidir. Onbeş güne kadar bırakmasında da bir mahzur yoktur. Kırk günü aşması ise, harama yakın (tahrîmen) mekruhtur.

Ama tırnakları çok uzayıp, sınırı aşmayacaksa, bekleyip cuma günü kesmek (özellikle camiye gidecek erkekler için) müstehaptır. Bu konuda Fetâvây-i Kâdihân'da şöyle denir:

"Bir adam tırnak kesmek ya da saç traşı olmak için, cuma gününü belirlese; başka günlerde de bunun câiz olduğunu kabul etmekle beraber, cumaya kadar beklemesi tırnak kesmeyi çok geciktirmiş olsa, bu mekruh olur. Çünkü tırnakları uzun olanın rızkı kıt olur. Eğer çok geciktirmiş olmayacaksa ve cumayı hadîsin tavsiyesine uymak için bekliyorsa bu müstehaptır. Çünkü Aişe Validemizden nakledildiğine göre, Rasûllullah Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur: "Kim cuma günü tırnaklarını keserse, Allah onun öbür cumaya kadar ve üç gün daha fazla belâlardan korur." [Kadihân (Hindiyye kenarında) NI/411; Hindiyye V/358 Benzer hadisler için bk. el-Hindî, Kenzu'I-ummâl VI/656 659.]

TEMİZLİK

Bedenin ve ruhun maddî manevî pisliklerden uzak tutulması.

İslâm, Müslümanları bazı görevleri yerine getirmekle mükellef tutmuştur. Bu görevlerden bir kısmı Müslümanın ruhi yönünü bir kısmı da maddî yönünü ilgilendirir. Dinin kesinlikle yerine getirilmesini istediği bedenî görevlerin aksatılması, vücudun çeşitli rahatsızlıklara yakalanması ve dinî-ahlakî görevlerin yapılabilme güçlüğünü ortaya çıkarır. Bunun için bedenî görevleri titizlikle yerine getirmek, sağlıklı ve her an her türlü görevleri eksiksiz yapabilecek bir beden yapısına sahip olmak, ahlakî bir yükümlülüktür.

Bedenî görevlerin başında temizlik gelir. Nitekim bir ayet-i kerimede Allah Teâla şöyle buyurmaktadır:

"Orada (Mescid-i Kuba'da) günahlardan ve pisliklerden temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da böyle çok temizlenenleri sever." (Tevbe, 9/108).

Ayetten de anlaşılacağı gibi, sadece gözle görülen maddî kirler değil, günah ve kötülükler gibi manevî kötülükler de pis sayılmış ve Müslümanların bunlardan arınmaları istenmiştir. Peygamber (asm)'in "Temizlik imanın yarısıdır."(Müslim, Tahare, 1) buyurması da temizliğin önemini gösterir.

Temizliği; beden temizliği, yiyecek-giyecek temizliği ve çevre temizliği olarak ele almak gerekir. Kur'an-ı Kerîm'de de bu üç çeşit temizliğe işaret eden ayetler vardır.

a. Beden Temizliği:

Allah Teâlâ belli durumlarda Müslümanlara abdest ve boy abdesti almalarını emretmiş ve şöyle buyurmuştur:

"Ey iman edenler! Namaza durmak istediğiniz zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başınızı meshedin ve ayaklarınızı da topuklara kadar yıkayın. Eğer cünüp iseniz tam temizlenin." (el-Mâide, 5/16).

Peygamber (asm)'in de hiç olmazsa haftada bir kere vücudun tamamen yıkanmasını ve her türlü kirden ve pis kokulardan arındırılmasını tavsiye ettiğini bilinmektedir.

"Ona tertemiz olanlardan başkası el sürmesin." (Vakıa, 56/79)

ayeti de Kur'an'ın ancak abdestli olarak ele alınabileceğini göstermektedir. Namaz kılmak, Kur'an okumak için abdest alınması, belli zaman ve durumlarda boy abdestinin alınması mecburiyetinin olması, Müslümanların, ister istemez her an temiz olmaları sonucunu ortaya çıkaracaktır. Kaldı ki, bir Müslümanın bedenini temizlemesi sadece abdest ve boy abdesti ile sınırlı kalmaz; gerekli gördüğü her yerde yıkanmak, yemeklerden önce ve sonra kesinlikle elleri yıkamak, özellikle ağız ve diş temizliğine dikkat etmek icab eder. Peygamber Efendimiz:

"Misvak kullanın, çünkü misvak ağzı temizler." (Buharî, Savm, 27);

"Eğer müminlere güçlük verecek olmasaydım, onlara her namaz için misvak kullanmayı emrederdim." (Buharî, Cumu'a 8; Müslim, Tahare, 42);

"Yemekten önce ve sonra el yıkamak yemeğe bereket getirir." (Tirmizî, Et'ime, 29)

buyurmakla el, ağız ve diş temizliğine verdiği önemi göstermiştir. Bu sebeple misvak veya fırça kullanarak dişleri temizlemenin önemli bir sağlık kuralı olduğu unutulmamalıdır.

Fazla uzadıkları zaman ve bakımsız, pis bırakıldıkları zaman birer mikrop yuvası olan tırnaklarla, vücudun belli yerlerindeki kılların kesilip temizlenmesine de dikkat edilmeli, saç, sakal, bıyık her zaman taranıp düzeltilmeli ve temiz tutulmalıdır. İbadetlerle elde etmek istediğimiz gönül temizliğine giden yolun, beden temizliğinden geçtiği unutulmamalıdır.

b. Yiyecek ve Giyecek Temizliği:

İnsan yaşayabilmek için yer ve içer. Yiyecek ve içecekleri temiz ve helâl olanlardan seçmek İslam'ın emirlerindendir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

"Ey iman edenler; size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yeyin, şayet sadece Allah 'a ibadet ediyorsanız ona şükredin." (Bakara, 2/72).

Başka bir ayet-i kerimede de:

"Ey iman edenler! Allah 'ın size helâl kıldığı güzel ve temiz şeyleri haram etmeyin, sınırı, aşmayın. Çünkü Allah, sınırı aşanları sevmez. Allah'ın size verdiği rızıklardan helâl ve temiz olarak yeyin ve inandığınız Allah 'tan korkun." (Mâide, 5/87-88) buyurmuştur.

Besin maddelerinde iki türlü temizlik aranması gerektiğini yukarıdaki ayetler ortaya koymaktadır. Bunlar maddî ve manevî temizliktir. Maddî temizlikten maksat, yenilen şeylerin kirli olmamasıdır. Kirli olanlar temizlendikten sonra yenilebilir. İçeçeklein de pis olmamasına özen gösterilir. Kirli ve mikroplu besinlerin vücud için ne büyük tehlike teşkil ettiğini, pek çok hastalığın bu yolla vücuda girdiği bilinmektedir.

Yiyecek ve içeceklerde aranan ikinci temizlik, manevi temizliktir. Allah Teâlâ, helal olan şeyleri temiz, haram olan şeyleri pis saymıştır. Öyleyse, nasıl yıkamak, kaynatmak, pişirmek yolu ile yiyecek ve içeceklerde maddî yönden temizlenmeye çalışılıyorsa, helal olanlarını seçmek suretiyle, de onlardaki manevî temizliğe dikkat edilmesi gerekmektedir. İslâm içki ve domuz etini haram oldukları için pis saydığı gibi aynı şekilde, hırsızlıkla veya haksız kazanç yoluyla elde edilen yiyecek ve içecekleri de pis kabul etmiştir.

Yiyeceklerde olduğu kadar giyeceklerde de temizliğe dikkat edilmelidir. Vücud ne kadar temiz tutulursa tutulsun, elbiseler temiz olmazsa, bu temizliğin bir kıymeti kalmaz. Allah Teâlâ'nın Peygamber (asm)'e ilk emirlerinden biri "Elbiseni de daima temiz tut." (Müddessir, 74/4) emridir. Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyuruyor:

"Ey Âdem oğulları! Size çirkin (avret) yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takva elbisesi daha hayırlıdır. İşte bunlar, Allah'ın ayetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar."

"Ey Âdem oğullar! Her mescide gidişinizde, süslü, güzel elbiselerinizi giyin; yeyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez."

"De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı süsü ve güzel rızıkları kim haram etti? " De ki, "O dünya hayatında inananlarındır, kıyamet günü de yalnız onlarındır." İşte biz, bilen bir topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz."
(A'raf, 7/26, 31-32).

Ayetlerden de anlaşılacağı gibi, Allah Teâlâ örtünmek ve süslenmek için giyecekleri insanlara bir nimet olarak vermiştir. İsrafa ve gösterişe kaçmadan, temiz ve sade giyinmek her Müslümanın görevidir. Ayrıca Peygamberimiz (asm), giyim kuşamı ile başkalarına karşı böbürlenenlerin Allah'ın rahmetinden uzaklaşacaklarını haber vermiştir (Müslim, Libas, 42-80).

Şu halde Müslüman, giyiminde temiz ve derli toplu olmaya çalışmalıdır. Pis ve pejmürde bir kıyafet yalnız giyinen için değil, çevresindekileri de rahatsız eder. Peygamber (asm)'in her konuda olduğu gibi, üst-baş ve giyim kuşam konusunda da, temizliği ve derli toplu olmasıyla, Müslümanlara örnektir.

c. Çevre temizliği:

Müslüman, yediği, içtiği ve giyindikleri kadar içinde yaşadığı çevrenin de temiz olmasına dikkat eder. Bu önemli bir ahlakî sorumluluktur. Başta evler olmak üzere, sokaklar, mahalleler, köy ve kasabalar mutlaka temiz tutulmalıdır. Eğitim kurumları, fabrikalar, dükkanlar, camiler temiz tutulmalıdır .

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

"İbrahim ve İsmail'e: "Tavaf edenler, orada ibadet amacıyla oturanlar, rüku ve secde edenler için Evimi (Kabe'yi) temizleyin!" diye emretmiştik." (Bakara, 2/135).

"Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri ve pisliklerden temizlenenleri sever." (Bakara, 2/222).

Çevre temizliği sadece kişileri ilgilendirmez, toplumsal bir konudur. Burada fertlerin karşılıklı hak ve görevleri söz konusudur. Meselâ; yola çöp atan veya çekinmeden tükürüp geçen; dinlenmek için gittiği gezinti yerlerinde yeyip içtiklerinin artıklarını çevreye saçan; işyerinin etrafını artık maddelerle kirleten bir kişi, yalnız çevresini kirletmiş olmakla kalmaz, kirlettiği yerlerde yaşayan veya o yerlerden yararlanan insanlara karşı da haksızlık yapmış, terbiyesizlikte bulunmuş olur. Bunun için çevre temizliğini aynı zamanda toplumsal bir görev olarak değerlendirmek ve bu konuda çok titiz davranmak Müslümanlar için bir yükümlülüktür.

Resulullah (asm) buyurmuştur: "

"İnsanların çoğunun aldandığı (yani değerini bilmediği) iki nimet vardır: Sağlık ve boş vakit." (Buharî, Rikak, 1)

  Gerçekten de çoğu zaman insan ancak hastalandığında sağlığın kıymetini anlar. Buna meydan vermemek, sonunda pişman olmamak için hastalık gelmeden tedbirinin alınması gerekir. Sağlığın ilk şartı hastalıklara karşı en önemli tedbir olan temizliğe riayet etmektir.

Özetle Müslüman; üstü-başı, çevresi, yiyeceği ve giyeceği ile temiz, derli-toplu, intizamlı olmaya ve böylece Allah Teâla'nın rızasını kazanarak O'nun sevgili kulları arasına girmeye çalışır. Bu onun en önemli ahlakî görevidir. Bu görevini kesinlikle aksatmamalı ve dikkatli bir şekilde yerine getirmeye çalışmalıdır. (Ayrıca bk. "Abdest", "Gusül","Taharet" mad.).

İlave bilgi için tıklayınız:

MUÂŞERET

ÂDÂB

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+

Yorumlar

sedates

allah c.c.. sizlerden razı olsun

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun