Hedef barış ise, savaş niye?
Değerli kardeşimiz,
Elbette hedef barıştır, İslamiyet’te asıl olan savaş değil, barıştır. Savaş ya saldırgan düşmana ya da İslam'ın tebliğine engel olanlara karşı yapılır. Gayri müslim ülkeler, Müslümanlara saldırmadığı ve ülkelerinde İslam’ı tebliğe izin verdikleri ve İslam’ı yaşamak isteyenlere engel olmadıkları müddetçe, kendileriyle savaşılmaz.
Bir ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış dini İslam’a girin. Şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.” (Bakara, 2/208.)
Hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (asm) namazlarının ardından Cenab-ı Hakk’a şöyle niyazda bulunmuştur:
“Allah’ım! Sen, Selam’sın; selam, barış ve esenlik sendendir. Yücelik ve ikram sahibi olan Allah’ım! Sen ne mübareksin.” (Ebu Davud, Vitr, 25)
Yüce dinimiz İslam barış ve esenlik dinidir. Allah’ın güzel isimlerinden birisi de “Selam”dır. Rabbimiz, barış ve esenliğin kaynağıdır. Kullarına İslam ile barışın yolunu gösteren odur. Cenab-ı Hak, Hz. Âdem’den itibaren gönderdiği tüm rahmet elçileri aracılığıyla insanlığı barışa davet etmiştir. Zira barışın olmadığı yerde savaş vardır. Savaşın olduğu yerde ise kan, gözyaşı ve sönen ocaklar vardır. Yetim ve öksüz kalan çocuklar, dağılan aileler, yıkılan medeniyetler, kaybolan umutlar vardır.
İslam’ı kabul edenlere, barışın teminatı anlamında Müslüman denilmiştir. Müslüman, Rabbimizin “Selam” isminin dünyadaki temsilcisidir. Müslüman, barıştan yana tavır alan, etrafına güven veren, huzur ve kardeşlik ortamına katkı sunan insandır.
Bununla birlikte Müslüman, zulme rıza gösteremez; zalime asla destek olamaz. Çekilen sıkıntılara, yaşanan acılara duyarsız kalamaz. Tek bir kuruşuyla dahi masumlara sıkılan kurşunların, mazlumlara atılan bombaların destekçisi olanlara katkı sunamaz.
İstiklâl Şairimiz, Müslüman’ın bu tavrını şöyle ifade etmektedir:
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım;
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Güya “Dünyaya barış ve demokrasi getireceğiz” bahanesiyle İslam beldelerine ölüm kusan caniler ve onların destekçileri, bu güçlerini ümmet-i Muhammed’in suskunluğundan almaktadır. Ne acıdır ki, ümmetin dağınıklığı zalimlerin pervasızlığını günden güne artırmaktadır. Dünyamız, her zamankinden daha fazla barış ve itidale muhtaçtır.
Bunun yolu ise Müslümanların dayanışmalarından ve aralarındaki kardeşlik bağlarını güçlendirmelerinden geçmektedir.
Şu hâlde, bu zorlu ve sıkıntılı süreçte görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam edelim. Rabbimizin, وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً وَلَا تَفَرَّقُواۖ “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın...” (Al-i İmran, 3/103) emrine kulak verelim.
Zulmün karşısında tek yürek ve tek ses olalım. Gözü dönmüş cinayet şebekelerine karşı muhabbet ve kardeşliğimizi diri tutalım. Maddi ve manevi desteğimizi kardeşlerimize sunmaya devam edelim.
Unutmayalım ki, Allah nurunu tamamlayacak; barış, yeryüzüne yeniden hakim olacaktır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Fetihler dinde zorlama değil mi?
- Yahudi- Filistin savaşı, Filistin zulüm mü yapıyor?
- Cizye vermeyen kimselerle savaşmak mı gerekiyor?
- İslam'da esas olan savaş mıdır yoksa barış mı?
- İslamiyet nedir? İslamiyet hakkında geniş bilgi verir misiniz?
- Mevlana, Moğollara yönelik neden cihad etmemiştir?
- İslam savaş hukuku, hangi uygulamalara dayanmaktadır?
- Din, cihad ve zorlama: İslam barış dini midir?
- CİHÂD
- Peygamberimiz Hz. Muhammed ve Dört Büyük Halife, hangi antlaşmaları yapmışlardır?