Haram aşkı cennete tercih ederim, denilebilir mi?
- Herkes kendi hayatını yaşar, sıkıntı yok, gerekirse sevdamız için cehenneme odun oluruz, hiç sorun değil, sevdayı veren Allah yakan da Allah olsun, benim içim rahat.
- Bunu diyen bir arkadaşım bununla övünüyor. Buna cevap için gösterebileceğimiz bir hadis bir ayet var mıdır?
Değerli kardeşimiz,
- Şu bir gerçektir ki, bu söylenenler aklını bir kenara bırakıp şehevi duygularının iksiriyle sarhoş olmuş bir tatlı hayalin ürünüdür.
- Bugün tecrübeye dayalı olarak her şey hakkında bir deneyimin zorunluluğunu ders veren pozitif ilimlerin hâkim olduğu bir dünyada yaşıyoruz. O halde bir konuda iddialı bir tavrı ortaya koymak için, bu bilimsel kurallara uygun olarak kendimizi test etmemiz en kıllıca bir yöntemdir.
Bu konuda hepimiz pek çok testleri müşahede etmişizdir. Bazı düğünlerde oyun-eğlence, aşk-u meşk derecesinde bir sarhoşluk verdiği halde, bir yangın durumunda en sevdiklerini bile bırakıp nasıl kaçtıklarını defalarca görmüşüzdür. Ve bu davranış bir insanlık dışı da değildir. Tamamen insanlık içinde olması gereken bir tavırdır. Çünkü, insan zayıftır, en çok kendi nefsini sever… Yangınlarda kurtarılması gereken kıymetli eşya öncelikli olduğu gibi, herkesin en kıymetli eşyası olan kendi canını kurtarması doğru bir davranıştır. Bunun ötesinde fedakârlık göstermek herkesin kârı değildir..
Yalnız bir tek dişi şiddetli ağrıyan bir kimsenin, aşk-u meşklerden zevk alacağına ihtimal veren delidir.
- Fazla uzatmadan, gerisini düşünebileceğinizi düşündüğümüz bu kısa başlıkların, öbür dünyadaki yansımalarını Allah’ın kitabı Kur'an’dan dinleyebiliriz:
“Kendi nefsine zulmeden (suç işleyip cezayı hakkeden) her kişi, dünyadaki bütün şeylere malik olsaydı bile, cezadan kurtulmak için hepsini fidye olarak verirdi. Onlar cezaları olan azabı görünce, içten içe duydukları pişmanlığı açığa vururlar. (Ne çare ki) aralarında artık adaletle hüküm verilir ve onlar asla haksızlığa uğramazlar.” (Yunus, 10/54)
“Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz. Her mücrim (suçlu olan) o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini, kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister.” (Mearic, 70/10-14)
“İşte o gün (kıyamet günü) kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar. O gün herkes kendi derdine düşer.” (Abese, 80/34-37)
Hülasa: Bu ayetlere iman edenin, günah işlemesi durumunda içi rahat olmaz...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Geline ve damada zekat, fitre ve fidye verilebilir mi?
- Geçmiş yılların oruç borcu için fidye vermenin şartı nedir? Bir kişi geçmiş yıllara ait tutmadığı/tutamadığı oruçları kaza olarak ödeyemez mi? Yani bu oruçlar için fidye mi vermesi gerekir, yoksa tutamadığı günler adedince kaza mi etmesi lazım gelir?..
- Zinaya karşı insanın kendi kendini hadım etmesi caiz midir?
- Vefat eden kişinin namazları velisi tarafından kaza edilebilir mi?
- Günahkar kişi, herkesi feda etmek isteyecek mi?
- Zariyat 47. ayette geçen "genişletmekteyiz" ifadesinde neden "hâ" zamiri gelmemiş?
- Hasta olduğu için oruç tutamayan ve ileride de tutamayacak olan kimseler ne yapmalıdır?
- Fidye Nedir?
- Yaşlı olan kimseler oruçlarını nasıl tutabilir?
- Fidye Nedir?