Ergenliğin yaş olarak bir alt ve üst sınırı var mı?

Tarih: 12.05.2022 - 12:55 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kişinin çocukluk devresinden çıkıp fiilen veya hükmen cinsi ve bünyevî ergenlik kazanmasına büluğ denir. Bu durumdaki kimseye de baliğ denir.

Dini hükümlerle mükellef olma, ergen olmakla başlar. Kızlar âdet görmekle, erkekler de ihtilam olmakla büluğa ermiş yani ergen sayılırlar.

15 yaşına kadar ergenliğe ulaşmamış bir kız veya erkek, 15 yaşını bitirdiği tarihten itibaren hükmen ergen ve mükellef sayılır. (Mevsılî, el-İhtiyâr, II, 234-235; Tahtâvî, Hâşiye, 108; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, IX, 226)

Ergenlikten asıl maksat, kişinin aklî ve ruhî yönden ergen olması ise de bunun tespiti çok zordur ve ölçüsü de oldukça değişiklik göstermektedir. Ayrıca kişinin aklî ve ruhî gelişmesiyle biyolojik gelişimi arasında kuvvetli bir paralellik de vardır.

Bu sebeplerle büluğda “çocuğun fiilen veya hükmen biyolojik-cinsî ergenlik kazanması” esas alınarak, bazı yönleriyle üçüncü şahısları da ilgilendiren bu konuda açık ve objektif bir ölçü benimsenmiştir.

İslam hukukçuları büluğ için bir ön şart, iki de ölçü getirmişlerdir.

Büluğun ön şartı, çocuğun belli bir alt yaş sınırına ulaşması olup, bu da erkeklerde on iki, kızlarda ise dokuz yaşın tamamlanmasıdır. Bu sınır büluğun asgari yaş sınırı olup Mecelle’nin de kaydettiği gibi (bk. md. 988) bu yaşa ulaşmamış çocuğun büluğ iddiası dinlenmez. Diğer bir ifadeyle çocuğun büluğuna ancak bu yaştan sonra hukuken imkân tanınır.

Büluğun iki ölçüsünden birincisi ve asli olanı fiilî büluğdur; yani gerekli asgari yaş sınırına ulaşmış erkeğin ve kızın cinsî yönden fiilî ergenliğe kavuşmasıdır. Bunun da bünyeye, iklim vb. dış şartlara göre değişik yaşlarda olacağı açıktır. Mecelle’de, “Hadd-i büluğ ihtilâm ve ihbâl, hayız ve habil ile sâbit olur.” denilerek (bk. md. 985) erkek için ihtilam olma ve baba olabilme, kız için hayız görme ve anne olabilme durumunun ölçü olduğu belirtilmiştir.

Fakat kişinin bu bünyevî gelişimine dışarıdan muttali olma genelde pek mümkün olmadığından, büluğun tespitinde, asgari alt yaş sınırına ulaşmış olan ve bünyesi de uygun bulunan çocuğun ikrar ve iddiası yeterli görülür. (Mecelle, md. 989)

Gerek Hz. Peygamber (asm) ve sahabe döneminde, gerekse klasik kaynaklarda büluğ için çeşitli harici ve bünyevî belirtilerin ölçü alınması veya birer ipucu olarak değerlendirilmesi bu amaçladır.

Büluğun ikinci ölçüsü ise, hükmen büluğ kabul edildiği üst yaş sınırıdır. Yani, kız âdet görmediyse erkek ihtilam olmadıysa, acaba kaç yaşına gelince hükmen büluğa ermiş sayılacağı konusudur.

İmam Azam Ebu Hanife’ye göre erkek on sekiz, kız on yedi yaşını tamamlayınca, İslam hukukçularının büyük çoğunluğuna göre ise erkek-kız ayırımı olmaksızın çocuk on beş yaşını tamamlayınca, fiilen erip ermediğine bakılmaksızın hükmen büluğa ermiş sayılır. Üst yaş sınırı konusunda başka görüşler de vardır.

Doktrinde ağırlıklı görüş, çoğunluğun görüşü olup Mecelle’nin tercihi de (bk. md. 986) bu yöndedir.

Büluğun alt yaş sınırı olan dokuz-on iki yaş ile üst yaş sınırı arasındaki kimseye “mürâhik” denilir. Buna göre mürâhik fiilî olarak büluğa ermemiş veya büluğu sabit görülmemişse, üst yaş sınırına ulaşınca hükmen baliğ olur.

Büluğ ile insan hem bedenen hem de ruhen belli ve yeterli bir asgari olgunluğa eriştiğinden, kural olarak eda (fiil) ehliyetini kazanır.

Baliğ kimse gerek iman esasları, ibadetler, haramlar, vergi, cihad, cezaî ve hukukî mesuliyetler ve gerekse dinî, içtimaî ve hukukî düzenin sağladığı haklardan faydalanma yönünden tam ehliyet sahibidir ve sorumludur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun