Embriyo safhasındaki düşükler adaletsizlik değil mi?

Soru detayı 

- Bir meni normal şartlarda anne rahminde gelişir ve en sonunda çocuk doğar. Ama anne rahmine girip de gelişemeyen zigotlar var. Örneğin çocuk, anne rahminde 3 aylıkken gelişimi sağlam olmuyor. O bebek daha ruh üflenmeden ölüyor.
- Bu olay -haşa- beis iş değil midir?
- O meni gelişmeyecek ise eğer neden anne rahmine girdi?
- Neden 3 ay boyunca gelişti?
- 3 ayın sonunda bebek daha oluşmadan öldü. Bütün bu olaylar boşa değil mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu ve benzeri sorular elbette bir meraktan geliyor. Ama sorunun soruluş tarzında hemen Allah’ı itham var. Allah’ın bir hükmüne itiraz var. Böyle bir soru gayretullaha dokunur. Yani, böyle bir soru Allah’la olan aramızın açılmasına, O’nun rahmetinden mahrum kalmamıza sebep olabilir. Evvel emirde şunu bilmemiz gerekir ki, Allah mülkünde istediği gibi tasarruf eder.

Allah’ın yaptığı her şey güzeldir. Ya doğrudan güzeldir. Ya da neticeleri itibariyle güzeldir. İbrahim Hakkı bunu şöyle dile getirir:

            "Hak şerleri hayreyler
            Zannetme ki gayreyler
            Ârif ânı seyreyler
            Mevlâ görelim n’eyler
            N’eylerse güzel eyler."

                        "Deme şu niçin şöyle
                        Yerincedir o öyle
                        Bak sonunu seyreyle
                        Mevlâ görelim n’eyler
                        N’eylerse güzel eyler."

Demek ki Allah her şeyi hayırlı yapıyor, güzel eğliyor. Ârif olanlar, yani hakikati bilen ve Allah’ı tanıyanlar bu güzelliği sadece seyrederler.

Esas olan işin sonudur. Her hangi bir işin sonu, her ne kadar dünyada beklenirse de esas son bu dünyadaki sonuçlar değildir.

Peki, bu son ne zaman gelecektir? Her şeyin sonu, ahretin başlangıcında hesap gününün başlamasıyla anlaşılacaktır. O hesap gününde, dünyada zerre kadar haksızlığa uğrayan veya hakkı kaybolan hakkını elde edecektir. O hak ebedi hayatta o kişinin sermayesi olacaktır.

Hayatını Allah’ın emirlerini yapmada harcamamış, devamlı Allah’ı kendi âleminde sorguya çekmiş ve Allah düşmanı olarak ölmüş bir kimsenin ebedi cehennem azabında kalmasından korkulur. Böyle bir pozisyona düşmemek için Allah’la aramızın iyi olması gerekir. O’nun emir ve yasaklarına uymada gerekli hassasiyeti göstermemiz gerektiği Peygamber Efendimiz (asm) tarafından ifade edilmiş ve Kur'an’da da bildirilmiştir.

Bir Müslüman’ın Allah’la ilgili tavır, davranış ve sözleri, onun yokluğunu açıktan ilan eden inkârcıların diliyle olamaz, olmamalıdır. Ecdadımız bunu “Edep” olarak ifade etmiştir.

Edep; yerinde ve ölçülü davranma melekesi olarak ifade edilir. Her hususta haddini bilip sınırı aşmama, terbiye, nezaket, incelik ve kibarlık manalarını taşır. Edep İslâm medeniyetinde güzel ahlakın tamamını ihtiva etmektedir.

Allah’a karşı edep, kişinin haddini, yani bulunduğu yeri, konumunu ve sınırlarını bilmesidir. Ona karşı her zaman olumlu bir düşünce ve sağlam bir inanca sahip olması, dünya ve ahrette Onun rahmetine muhtaç olduğunu unutmaması, onun mülkünde onun rızasına uygun bir hayat sürmesidir.

Allah’a karşı edeple ilgili ayetlerden bazıları şöyledir:

“Ey insan! Seni yaratan, şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni meydana getiren cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?” (İnfitar, 82/6-8)

Peygamber Efendimizin (asm) hayatı başından sonuna kadar bir edep içerisinde geçmiştir.

Onun için soruyu isterseniz şöyle soralım:

Allah’ın bazı ceninleri embriyo safhasında hayattan almasının hikmeti nedir?

Cevap:

Hikmet, herhangi bir şeyin olması veya olmaması hakkında gözetilen gaye ve fayda olarak tarif edilir. Bilimin görevi, meydana gelen her hangi bir olayın sebep ve sonuçlarını soruşturup ortaya koymaktır. Ama bilimin her konuda meydana gelen olayın bütün sebep ve sonuçlarını ortaya koyması mümkün değildir.

Neden?

Çükü Allah’ın ilmi sonsuzdur. İnsanların ilmi ise çok sınırlıdır. Dolayısıyla her olayın bütün sebep ve sonuçlarını ortaya koymak mümkün değildir. Onun için sorulan bir konuda bilinebildiği kadarıyla mesele hakkında bir şeyler söylenebilir.

Bizim nazarımız sadece günümüze odaklanmıştır. Hâlbuki Allah birtakım tanzim ve düzenlemeyi uzun geleceğe ve ahirete göre yapar. Mesela İlk Çağ veya Orta Çağ’daki insanlara yer altındaki petrol ve havagazının varlığının hiçbir manası yoktur ve onlar -eğer vardır bir hikmeti demezlerse- Allah’ın bunları lüzumsuz yaratmış olduğuna hükmedeceklerdi.  

Aynı şekilde anne rahmindeki bir ceninin hayattan alınması, belki de cennette anne ve babasına ebedî sevimli bir çocuk olarak iade edilecektir.

Embriyo safhasındaki ölümler ile bilimin ortaya koyduğu bir husus da bu ceninlerin anormal yapıya sahip olmalarıdır. Yani büyük oranda genetik bozukluklar, geri zekalılıklar ve anormal organ ve vücut yapılarının meydana gelmesi, erken düşüklere sebeptir. Böyle olması da aslında insanlar için büyük bir nimet ve faydadır. Elsiz, ayaksız veya üç kafalı bir bebeğin dünyaya gelmiş olması hem o bebek ve hem de anne ve babası için büyük bir ızdırap ve üzüntü kaynağı olacaktır.

Peki, bu anormal embriyolar niçin yaratılıyor?

Bunların nedenleri, genellikle insanların ya kendilerinin ya da önceki asıllarının veya çevrenin etkisiyle meydana gelmektedir.

Eğer kendilerinin bir etkisi yoksa elbette bundan sorumlu değiller, çektikleri sıkıntılar onlar için sabır ve cihad sevabına ulaştırır, günahlarının affedilmesine vesile olur, çocukları da ebedi cennete giderek anne-babasıyla ebedi saadete mazhar olur.

Bu büyük mükafat karşısında, hem bizlerin hem de eğer bunun farkına varsaydı o yavrumuzun şükretmesi gerekir.

Embriyo bozukluğunda anne babanın etkisi varsa, bundan sorumlu olurlar. Örneğin, Allah içkiyi haram kılmış. Bu haramı işleyip bir araya gelen sarhoş anne ve babadan meydana gelecek embriyonun yüzde doksana yakın bir oranda anormalliklere sebep olduğunu bilim söylüyor.

Şimdi anormal bir embriyonun meydana gelmesi için uyuşturucu, sigara ve alkol alan ebeveynler anormal embriyolarının sebebi değil mi?

Bu anormal embriyolar için Allah’ı sorumlu tutmak, haddini bilmemenin ve Allah’ı hakkıyla tanıyamamanın bir sonucudur. Bu konularda insan Allah’ı değil, kendini sorumlu tutmalıdır. Allah yine de rahmetinden o çocuğu anne ve babaya yük yapmıyor. Embriyo safhasında alarak ahirette anne ve babaya bebek olarak geri veriyor.

Hadiseye böyle baktığımız zaman, embriyo safhasında ölümlerin büyük bir rahmet olduğunu anlayacağız.

İlave bilgi için tıklayınız:

Çocukların başına gelen musibetlere neden engel olunmuyor ...


Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori: 
Okunma sayısı : 100+