Din kardeşinin avret yerine bakanın namazı kırk gün kabul olmaz mı?

Tarih: 02.05.2021 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Benim sizlere bir hadisle ilgili sorum olacaktı:
“Din kardeşinin avret yerine kasten bakanın kırk gecelik namazı kabul olmaz.” [İ. Asakir] anlamında bir hadis olduğunu öğrendim.
- Elhamdülillah ben beş vakit namazlarımı kılıyorum fakat tövbe etmeden önce bu harama girmiştim namazlarım kabul olur mu olmaz mı?
- Hadis sahih midir?
- Harama baktıktan sonra kıldığım kırk günün namazını kaza etmeli miyim?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili hadis şöyledir:

من نظر إلى عورة أخيه متعمّدا لم يقبل الله له صلاة أربعين ليلة

"Kim din kardeşinin avret yerine kasten bakarsa, Allah onun kırk gecelik namazını kabul etmez.” (bk. İbn Asakir, Tarih, no: 14315; Suyuti, Camiu’l-kebir, 10/265, 23401)

Bu iki kaynakta da hadisin sıhhati konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır.

Ancak Şevkanî, uydurma rivayetleri toplamak amacıyla telif ettiği eserine bu rivayeti almış, ayrıca “Bu rivayetin senedinde çok yalancı bir kezzab vardır.” diyerek, bu sözün durumunu belirtmiştir. (el-Fevaidu’l-Mecmua, 1/206)

Bununla beraber, sahih bir hadiste şöyle buyurulmaktadır:

“Kim, çalıntı veya yitik bir malın yerini haber veren kimseye (arrafa) gidip ondan bir şey sorar, söylediğini de tasdik ederse, o kişinin kırk gün hiçbir namazı kabul olunmaz." (Müslim, Selam 125; bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, 2/429, 4/68, 5/380)

Bilindiği gibi namazı şartlarına uygun olarak kılan kimse iki sonuca ulaşır: Birincisi, borcunu ödemiş olur. İkincisi, sevap kazanır. Bu hadiste arrafa giden ve verdiği habere inanan kişinin, kırk günlük namazlarını iade etmesi istenmemiş, hiçbir alim de bu görüşü ileri sürmemiştir.

O halde bu kırk gün süreyle namazın kabul edilmemesi meselesinin yorumlanması gerekmektedir.

Alimlerimiz bu namazları, gasbedilmiş bir mekanda kılınan namaza benzetmişler, namaz borcu ödenir, ama sevap kazanılamaz, demişlerdir. Fakat Ali el-Kari, bu yorumun kesin olmadığını söyleyerek, onu ağır bulduğunu îma etmiş ve bunun, namazını dosdoğru kılan kimseye fazladan ikram edilecek sevabın verilmemesi anlamında olduğunu belirtmiştir. (bk. Mirkâtül-mefâtîh, VIII, 393)

Demek ki, hangi günah olursa olsun, kılınan namazı geçersiz yapmaz, kaza edilmesi gerekmez, ancak günahların büyüklüğüne ve sürekliliğine göre, uzun bir müddet ibadetlerin sevaplarını azaltacağı, namazın mükemmelliğine zarar vereceği ve manen o ibadeti yaralayacağı bilinmelidir.

Bu durumda bir Müslüman, nefsin ve şeytanın tuzağına düşüp, nasıl olsa namaz kabul değilmiş gibi bir desise ile namazı terk etme yoluna değil, tam aksine namazı zamanında ve gereği gibi kılmaya devam etmeli işlediği günaha tövbe ederek ve bir daha o günahlara girmemelidir.

Gerçekleri bırakıp ihtimaller ve yalanlar deryasında kıvranıp durmanın kimseye kazandıracağı bir şey yoktur. Fakat kaybettireceği çok şey vardır.

İlave bilgi için tıklayınız:

İçki içenin "kırk gün ibadeti kabul olmaz" deniyor, bu doğru mudur (Video).

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun