İnsanın Sorumluluğu


Şu kainatın ve içindeki varlıkların Sanii olan Cenabı Hak, şu kainatı çok ciddi gayeler için yaratmıştır. Kuran bunu şöyle bildirir:

"Biz göğü, yeri ve bu ikisi arasında olanları oyun olsun diye yaratmadık." (Enbiya suresi, 16)


"Göğü, yeri ve bu ikisi arasında olanları boşuna yaratmadık." (Sad suresi, 27)


Bütün varlıklar kendilerine mahsus dillerle yüce yaratıcıyı tesbih ve takdis ederler. Kendilerine tevdi edilen görevleri büyük bir zevk ve şevkle yerine getirirler. Mesela güneş bir saniye bile geri kalmadan kendine çizilen yörüngede yoluna devam eder. Irmaklar bir cuş u huruşla denizlere doğru akar. İnsanın emrine verilen hayvanlar tam bir itaatle ona hizmet eder.


İlahi emirleri yerine getiren bu varlıklar içinde insanlar ve cinler farklı bir konuma sahiptirler. Gerçi onlar da, "Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım"( Zariyat suresi, 56 ) ayetinin hükmünce ibadetle mükelleftirler. Fakat bunu yapıp yapmamakta serbesttirler.


İnsan ve cinlerin bu farklı konumu, onlara verilen iradeden kaynaklanır. Onlar bu irade ile, imanı veya küfrü, iyiyi veya kötüyü, güzeli veya çirkini, itaati veya isyanı... seçebilirler. Cenabı Hak bunu şöyle bildirir:

"De ki: Rabbinizden size hak (gerçek) gelmiştir. Artık dileyen inansın, dileyen inkar etsin." ( Kehf suresi, 29 )


"Biz ona (insana) yolu gösterdik. İster şükreder, isterse nankörlük yapar." (İnsan suresi, 3)
Arzın halifesi olan insanın büyük ve küçük her ameli görevli melekler tarafından kaydedilmektedir. Kuran bunu şöyle bildirir:

"Üzerinizde koruyucu, kiramen katibin (değerli yazıcı) melekler var. Bunlar, siz ne yaparsanız hepsini bilirler." (İnfitar suresi, 10-12)



"İnsanı biz yarattık nefsinin ona ne vesvese verdiğini biliriz. Biz ona şah damarından daha yakınız. İnsanın sağında ve solunda iki melek oturmuş kayıt alırlar. Her ne söz söylerse, mutlaka onun yanında hazır bir gözcü vardır." (Kaf suresi, 16-18)



İnsanın ehemmiyetli rütbesi ve dünyada yaptıklarının karşılığını diğer alemde görecek olması, böyle bir kitabeti gerektirir. Nasıl ki medya mensupları sıradan bir vatandaşın peşinde dolaşmazlar. Ama, başbakan gibi yüksek bir mevkide olanı gölge gibi izler, her yaptığına dikkat eder, ağzından her çıkanı kaydederler. Onun gibi, arzın halifesi olan insanın her yaptığı meleklerce yazılır, her söylediği kaydedilir.


Meleklerin bu mühim görevi nasıl yaptıkları meçhulümüz olmakla beraber, günümüz kayıt cihazları meseleyi anlamamıza yardımcı olabilir. Sözgelimi, gizli kamerayla bir kimsenin yaptıkları tesbit edilebildiği gibi, uydudan çekilen fotoğraflarla parkta gazetesini okuyan birinin hangi gazeteyi okuduğu görülebilmektedir.


İnsanın her amelinin kaydedilmesinin herkesce vicdanen tasdik edilen bir örneği hafızadır. Cenabı Hak bu hafıza vasıtasıyla haşrin o büyük mahkemesinde herşeyin nasıl ortaya çıkacağını göstermektedir. Zira, her insanın hafızasında kendi hayat filmi ana hatlarıyla, hatta bazan ayrıntılarıyla bulunmaktadır.


Kuranın bildirdiğine göre, Allah o büyük mahkemede, insanın unuttuğu şeyleri tek tek sayacaktır. (Mücadele suresi, 6)
Ezel ve ebedi kuşatan bir ilmin sahibi bir Zatın kelamı olan Kuranda, diğer alemde gerçekleşecek bir muhasebe tablosu şöyle anlatılır:

"Onları mahşere toplar, hiç kimseyi geride bırakmayız. Hepsi grup grup Rabbine arzedilirler. "İşte, der, sizi ilk yarattığımız gibi bize geldiniz. Fakat siz, sizin için bir hesap zamanı yapmıyacağımızı sanmıştınız." O gün kitap / amel defterleri ortaya konulur. Mücrimleri bulundukları dehşetten titreşiyorlar bir halde görürsün. "Eyvah, derler, yazıklar olsun bize. Bu nasıl kitap! Ne küçük koymuş ne büyük, her şeyi tek tek saymış." Her yaptıklarını önlerinde hazır bulurlar. Rabbin kimseye asla zulmetmez." ( Kehf suresi, 47-49)



Şu yeryüzü sahnesinde her yaptığının meleklerce kaydedildiğini bilen insan, "ben başıboş değilim ve vazifedar bir yolcuyum" (Nursi, Said, Şualar, Envar Neş. İst. 1988, s. 225)
der, iyi poz vermeye çalışır. Ve kulaklarında hep şu İlahi hatırlatmalar çınlar:


"İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor?" (Kıyame suresi, 36)


"Yoksa siz, bizim sizi abes / boşuna yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" (Müminun suresi, 115)


Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun