Allahü ekber lafzı Kur’an'da geçmekte midir?

Tarih: 29.12.2017 - 01:14 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allahüekber lafzı Kur'an'da geçmekte midir; eğer geçmiyor ise bu sözün kaynağı ilk olarak nereden gelmektedir?
- Allahüekber, nerelerde söylenir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Allahü Eekber Demek

Allah’ın en yüce varlık olduğunu belirten “Allahü ekber” cümlesini söylemeye "tekbir" denir.

Sözlükte “yüceltmek, büyük olduğunu kabul etmek” anlamındaki tekbîr dinî terim olarak “Allah’ın zâtı, sıfatları ve fiilleri itibariyle her şeyden yüce ve üstün olduğu” manasına gelen “Allahü ekber” cümlesini yahut bunu söylemeyi ifade eder.

Tekbir başta namaz olmak üzere birçok ibadetin rüknü veya tamamlayıcı öğesidir.

Allah’ın adını yüceltme emri peygamberliğin ilk günlerinde nazil olan, “Ey örtünüp bürünen, kalk ve uyar! Sadece rabbinin büyüklüğünü dile getir." (Müddessir, 74/1-3) mealindeki ayet yanında tevhid inancının bir parçası olarak diğer birçok ayette de geçer. (Meselâ bk. Bakara, 2/185; İsrâ, 17/111; Hac, 22/37)

Tarih boyunca insanların Allah’tan başka varlıkları yüceltme, putlara tazimde bulunma, onlara kurbanlar sunma gibi tevhid inancıyla bağdaşmayan tutumlar ortaya koyduğu gerçeği karşısında İslâmiyet’te namaz, hac, kurban gibi ibadetlerde tekbire yer verildiği gibi, Allah’ın azametinin temaşa edildiği her yerde ve gündelik hayatta çeşitli vesilelerle tekbir getirilmesi tavsiye edilmiştir.

Namazda Allahü Ekber Demek

Her gün beş vakit namazdan önce okunan ezan ve farz namazlara durulurken okunan kamet tekbir lafızlarını içerir.

Ayrıca namaza başlama ve bir rükünden diğerine geçiş tekbirle olur. İlkine “iftitah tekbiri”, diğerlerine “intikal tekbirleri” denir. Başlangıç tekbiri iftitah (açılış) kelimesiyle nitelendiği gibi, kendisiyle namaz dışında yapılması helâl olan eylemler haram hale geldiği ve dış âlemle bağlantıyı kestiği için “tahrîme (ihrâm) tekbiri” diye de anılır. İkinci adlandırma Hz. Peygamber’in, “Namazın anahtarı temizlik, haram kılanı tekbir, helal kılanı selamdır” hadisinden (Ebû Dâvûd, Tahâret, 31; Tirmizî, Tahâret, 3) hareketle yapılmıştır.

Resûl-i Ekrem;

- İftitah tekbirine yetişmek şartıyla kırk gün cemaate gelen kişiye Allah’ın biri cehennemden, ikincisi münafıklıktan kurtuluş olmak üzere iki berat vereceğini bildirmiş (Tirmizî, Salât, 64)
- Ve namazın özünün iftitah tekbiri olduğunu söylemiştir. (Heysemî, II, 273)

Allah lafzının ilk harfini uzatmak kelimeye soru anlamı kattığı, “ekber”i “ekbâr” veya “ikbâr” şeklinde okumak anlamı bozduğu için fakihler bu lafzı söylerken çok dikkat edilmesi gerektiğini belirtirler.

İntikal tekbirleri rükuya ve secdeye giderken, secdeden ve ikinci rekatta tahiyyattan sonra kıyama kalkarken okunan tekbirlerdir. İki rekatlık bir namazda on, dört rekatlık bir namazda yirmi bir intikal tekbiri bulunur.

Ayrıca Hanefîler’e göre vitir namazının son rekatında Kunut dualarından önce tekbir alınır.

Sehiv secdesi yapılırken namaz içindeki diğer secdelerde olduğu gibi tekbir alınır.

Namazdan Sonra Allahü Ekber Demek

Tekbir ayrıca farz namazlardan sonra okunan zikirler arasında yer alır. Gerek namazların ardından gerekse geceleyin uyumadan önce otuz üç defa okunması tavsiye edilen ve aralarında tekbirin de bulunduğu zikir lafızlarının fazileti hakkında çok sayıda hadis nakledilmiştir. (Meselâ bk. Buhârî, Ezan, 155, Daavât, 17; Müslim, Mesâcid, 142, 146, Zikir, 80; Ebû Dâvûd, Edeb, 100)

Secde Ayeti Okunduğunda Allahü Ekber Demek

Secde ayetinin namazda iken okunması halinde secdeye giderken ve kalkarken tekbir alınacağı konusunda dört mezhep fakihleri görüş birliğine varmış, bazı Şâfiî alimlerinin tekbir gerekmediği görüşü taraftar bulmamıştır. Secde âyetinin namaz dışında okunması halinde Hanefîler ve Hanbelîler ile diğer iki mezhepteki bazı âlimlerin görüşüne göre secdeye giderken ve kalkarken, Şâfiî ve Hanbelî fakihlerinden bir kısmına göre yalnız secdeye giderken tekbir alınır.

Cenaze Namazında Allahü Ekber Demek

Cenaze namazında tekbirin rükün sayıldığı ve tekbirsiz cenaze namazının sahih olmayacağı hususunda fakihler arasında görüş birliği vardır. Bu namazda iftitah tekbiriyle birlikte dört tekbir alınır; çoğunluğun görüşüne göre bundan fazla okunması sünnete aykırıdır; daha az okunması ise câiz değildir.

Bu konuda Resûl-i Ekrem (asm)’in Habeşistan Kralı Necâşî Ashame’nin vefatı üzerine gıyabında kıldırdığı cenaze namazı ile (Buhârî, Cenâiz, 4, 64; Müslim, Cenâiz, 63-65) mescidin temizliğini yapan bir kadının cenaze namazını (Müslim, Cenâiz, 68-69; el-Muvatta, Cenâiz, 15; Nesâî, Cenâiz, 43) dört tekbirle kıldırması delil kabul edilmiştir. Hanefî ve Mâlikîlere göre cenaze namazında iftitah tekbiri dışındaki tekbirlerde eller kaldırılmazken Şâfiîler ile Hanbelîlere göre her tekbirde eller kaldırılır.

Bayramlarda Allahü Ekber Demek

Tekbirin bayramlarda özel bir yeri vardır. Bayram namazlarına giderken tekbir getirmek menduptur. Kurban Bayramı namazına giderken sesli olarak tekbir getirmenin cevazı hususunda görüş birliği vardır.

Ramazan Bayramı namazı için de fakihlerin çoğunluğuna göre aynı şekilde hareket edilir; Ebû Hanîfe ise bu durumda tekbirin gizli söylenmesinin daha uygun olduğu kanaatindedir.

Bayram namazı kılınırken diğer namazlara göre daha fazla tekbir getirilir (zevâid tekbirleri). Bu tekbirlerin yeri ve sayısı mezheplere göre değişmektedir.

Bayram namazından sonra okunan hutbeye de tekbirlerle başlanır; bazı fakihlere göre ilk hutbede dokuz, ikinci hutbede yedi tekbir getirilmesi menduptur. Vakit sayısı ve hükümleri mezheplere göre farklılık taşımakla birlikte Kurban Bayramında farz namazlardan sonra cehrî olarak teşrîk tekbiri getirilir.

Yağmur Duasında Allahü Ekber Demek

Yağmur duasından önce kılınan namazda (salâtü’l-istiskā) Hanefîlere ve Mâlikîlere göre diğer nafile namazlardaki gibi tekbir alınır.

Ancak Şâfiîler ile Hanbelîlere göre bayram namazında olduğu üzere ziyade tekbirler söz konusu olup birinci rekatta yedi, ikinci rekatta beş tekbir alınır.

Hac ve Umrede Allahü Ekber Demek

Hac ve umre ibadetlerinin belli aşamalarında tekbir getirilir. Bu ibadetleri yapanların Allah’ın misafirleri sayıldığı için O’nun huzurunda tekbirle O’nu yüceltmeleri ayrı bir değer taşır. Hz. Peygamber (asm)’in ve sahâbenin uygulamalarını dikkate alan fakihler, tavaf sırasında Hacerülesved’i sünnete uygun şekilde ziyaret etmenin (istilâm) ona elle dokunup öpmekle gerçekleştiği ve istilâm sırasında tekbir getirilmesinin müstehap olduğu kanaatindedir. (Buhârî, Hac, 60, 62; Müslim, Hac, 249-250)

Fakihlerin çoğunluğuna göre tavafın her şavtında yapılan istilâm esnasında tekbir getirilirken eller havaya kaldırılır, Malikî mezhebine göre ise bu gerekli değildir.

Tekbir getirmek ayrıca sayin sünnetlerindendir. Safâ ve Merve tepelerine çıkılıp Kâbe görüldüğünde üçer defa tekbir ve tehlîl getirerek arkasından “Allāhü ekber alâ mâ hedânâ” denilmesinin mendup olduğu hususunda fakihler görüş birliğine varmıştır.

Arafat’ta vakfe sırasında eller açık biçimde tekbir getirilmesi Hanefîler’e göre sünnet, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelîlere göre menduptur.

Şeytan taşlama esnasında her atışla birlikte “bismillâhi vallāhü ekber” cümlesini söylemenin sünnet olduğu hususunda da görüş birliği vardır.
Kur’an’dan bazı surelerin tilâvetinden sonra tekbir getirilmesi sünnettir. Bu konuyla ilgili olarak, vahyin bir süre kesintiye uğramasından sonra Duhâ sûresinin inmesi üzerine Hz. Peygamber’in “Allāhü ekber” deyip sevincini gösterdiği, Duhâ ve ardından gelen sûrelerin peşinden tekbir getirilmesini istediği, Abdullah b. Abbas gibi ashabın ileri gelenlerinin de Kur’an okuttukları kişilerden bu sûrelerden sonra tekbir getirmelerini istedikleri rivayet edilir. (Hâkim, III, 344; Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, III, 425-428; İbnü’l-Cezerî, II, 406)

Bu rivayetler yanında özellikle Mekke halkının uygulamasını esas alan kıraat alimlerinin çoğunluğu Duhâ ve Nâs sûreleri arasındaki bütün sûrelerin arkasından tekbirin sünnet olduğu görüşündedir. Zamanla bu yönde bir uygulamanın oluştuğu ve günümüze kadar geldiği bilinmektedir. Tekbirin bu surelerin başında alınmasının sünnete daha uygun olacağını düşünen âlimler varsa da genel kabul sonunda getirilmesi yönündedir.

Hayatın Değişik Alanlarında Allahü Ekber Demek

Tekbir bir Müslümanın hayatında yaygın biçimde yer tutması gereken faziletli bir zikirdir. Yukarıda verdiğimiz açıklamalar dışında;

- Kurban amaçlı olsun veya olmasın hayvan keserken (Buhârî, Eđâhi, 14),
- Avlanma esnasında ava ateş ederken yahut avcı hayvanı ava salarken besmeleden sonra,
- Gece namazı için uyanan kişinin namaza tekbir, hamd, tesbih, tehlîl, istiğfar ve dua ile başlaması,
- Savaşta,
- Bineğe binerken,
- Hilâl ilk görüldüğünde,
- Dağ ve tepe gibi yüksek bir yere çıkarken,
- Sevindirici bir olayla karşılaşıldığında

tekbir getirilmesi müstehap sayılmıştır (Dârimî, İstizân, 43; Buhârî, Cihâd, 132-133; Ebû Dâvûd, Cihâd, 158; bk. DİA, Tekbir md.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun