Alevilere Müslüman diyebilir miyiz?

Tarih: 07.05.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Aslında bir Müslüman’ın veya bir tarikatın Hz. Ali (ra) muhabbetini meslek ve meşrebine esas almasının dinen hiçbir mahzuru yoktur. Diğer sahabelere tecâvüz etmemek, Kur'an ve sünnetin ışığında namazını kılmak, orucunu tutmak ve diğer sorumluluklarını yerine getirmek kaydı ile, Hz. Ali (ra) ve Ehl-i Beyt muhabbetini rehber edinmenin hiçbir sakıncası yoktur. Gerçek şu ki, Kitap ve sünneti bilen ve gereği gibi yaşayan hakikî bir Alevî, ancak Allah Teâlâ'yı ma'bûd olarak tanır. Kendisini, İslâmîyet’in bir ferdi olarak bilir, Peygamberimizi (asm), en son peygamber, Kur'ân-ı Kerîm'i de son semavî kitap kabul eder.

Bu sun’î ayrılığın ortadan kalkmasının tek yolu, Kur'an'ın ışığı altına girmek ve O'nu yegâne ölçü kabul etmektir. Nitekim Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Kerim'de, “Hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız ve ayrılmayınız...” (Âl-i İmran, 3/103) buyurmakla, bütün Müslümanların Kur'an etrafında toplanmasını emretmektedir.

Bu anlayış içinde sualin cevabını vermeye çalışacalım.

Önce Alevîliğin ne olduğunu belirlememiz gerekir ki, hü­küm vermekte isabet edelim. Gerçekten de Alevîlik nedir? Evet, cevabını aradığımız soru budur. Alevîliğin ne olduğunu belirleyebilsek mesele biter.

- Alevilik Kur'ân'ın dışında ola­maz. Sünnetin zıddına anlaşıla­maz. Peygamber Efendimiz (asm)'in yaşayışına ters şekilde yorumlana­maz, Alevîlik'te namaz, oruç, hac, zekât gibi dinî emirlerin hepsi de vardır ve mevcuttur. Aksini iddia edenler Alevîliği kendi maksatlarına âlet etmek isteyenler­dir. Onların oyununa gelinmemeli, Aleviliği İslâm'ın dışında göstermek isteyenlere itibar edilmemelidir...

Alevîlik böyleyse bir diyeceğimiz olmaz. Din kardeşi anlayı­şı içinde bakarız kendilerine, hatta bir kısım kusur ve noksan­larını da görmezlikten geliriz. Çünkü hepimizde vardır kusur ve amel eksikleri...

Ancak böyle değil de, alevîlik bazılarının iddia ettikleri gibi ise... Yani:

- Namaz, oruç, zekât yoksa; ibadetlerini sadece bir kalb, gönül meselesi telâkki ediyor, beş vakit namazı inkarda bulu­nuyorlarsa: Resulüllah (asm)'ın raşid halifelerine hürmetsizliği esas alıyor, bazı tarihî olayları günümüze taşıyarak düşmanlığı canlı tutmayı düşünüyorlarsa; bilhassa farz olan guslü kabul etmi­yor, cünüblükten sonra yıkanmayı uygun bulmuyorlarsa, böyle insanlara müslüman demek mümkün değildir.

Kur'ân'ı kutsal kitabımız olarak esas alıyorlarsa, Kur'ân'ın mânâsının sünnette açıklandığını kabul ediyorlarsa, Resulüllah (asm)'ın ve Ehl-i Beytin yaşayışını örnek biliyorlarsa, aramızda temelde ayrılık yok demektir. Diğer farklılıkları hoşgörmek mümkün olabilir.

Farzları kabul eden kimse mü'mindir. Kabul etmeyen ise in­karcı konumundadır. Bunu tesbit ise, görüşüp konuşmakla mümkün olur. Görüşüp konuşmadan kestirip atmak peşin hü­kümlülük olur.

Bu şartlara uyan bir Alevi, ehli imandır. Bu bakımdan her kesimde olduğu gibi aleviler içerisinde de Müslüman ve gayri müslimler bulunmaktadır.

Resûlüllah (asm)'ın damat ve kayınpederliğe lâyık bulduklarını sevmek ve saymak bizim görevimizdir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Aleviliğin bozulma nedeni nedir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun