Ahlaklı olmak, dindar olmak mı?
Değerli kardeşimiz,
İnsanın fiziki yapısı için halk, manevi yapısı için hulk kelimeleri kullanılır. Ahlak, hulk kelimesinin çoğuludur.
Ahlak, hem iyi hem kötü huyları, hem fazilet hem de reziletleri ifade etmekte kullanılır. İyi huylar ve faziletli davranışlar hüsn-i huluk, mehasin-i ahlak, mekarim-i ahlak, ahlak-ı hasene, ahlak-ı hamîde gibi kavramlarla ifade edilirken, kötü huylar ve fena hareketler de su-i huluk, ahlak-ı zemime, ahlak-ı seyyie gibi kavramlarla karşılanır.(1)
İnsanın mahiyet tarlasında hem iyilik tohumları hem de kötülük tohumları vardır. Kötü tohumları yeşertmemek ve iyi tohumları sünbüllendirmek suretiyle insan iyi bir ahlaka sahip olur.
"Kötü huylardan arınmak ve iyi huylarla donanmak" ahlakın iki mühim esasıdır. Cimri değil cömert olmak, yalan değil doğru söylemek gibi davranışlar iyi ahlak olarak değerlendirilir.
İnsanı bu iyiliklere sevk edecek en önemli saik, her şeyden önce dindir. Zira din, bütün kötü davranışları "günah", bütün iyi davranışları da "sevap" olarak bildirir. İnsanın tabiatında iyi ahlakın nüveleri mevcuttur. Din, bu nüveleri yeşertir ve geliştirir. Mesela, insan fıtri olarak yalan söylemekten rahatsızlık duyar. Din, ayet ve hadislerle bunu takviye eder, kişiyi doğru söylemeye yönlendirir.
Beşerî terbiye sistemlerinin bu tarz bir günah ve sevap mülahazaları olmadığından, genelde kanun gücüyle kötülüklerin önüne geçmeye, mükâfatlarla iyiliklere sevk etmeye çalışırlar. Hâlbuki din, ahirette ceza ve mükâfat sistemi ile çok daha rahat bir şekilde kötülüklerden uzaklaştırır, iyiliklere teşvikte bulunur.
Mesela, "Hırsızlık fiili hem dinen hem ahlaken kötüdür. Salt ahlak açısından bu bir 'suç'tur. Dinî ahlak açısından bakıldığında o kimse insana karşı, insan ve Allah önünde daha ağır bir suç işlemiştir. Çünkü suça ilaveten 'Allah'a itaatsizlik' yapılmış, 'kötü'ye bir de 'günah' eklenmiştir."(2)
Keza, "İnanan için 'yapmalıyım' düşüncesi, sadece ahlaki bir yükümlülük değil, aynı zamanda dinî bir ödev olur. Ahlak kurallarını çiğnemenin ahlak düzeyindeki adı, 'ahlaksızlıktır.' İnanç düzeyindeki adı ise hem ahlaksızlık, hem de Allah'a isyandır... Ahlak doğru yolu seçmek için bize yol gösterir. Hak bir din ise, bu doğruya bütün kalbimizle sarılabilmemiz için yardımcı olur."(3)
Hak bir dine dayanmayan ahlak teorileri, sabit bir kıstastan mahrumdurlar. Bundan dolayı bu teorilerde evrensellik değil, izafilik söz konusudur. Oysa ahlak prensiplerinin fonksiyonlarını icra etmeleri, ancak evrensel olmaları halinde mümkündür.
Din-ahlak ilişkisinde şöyle bir problemle karşılaşırız: Denilir ki, "Madem dindar olmak ahlaklı olmayı kuvvetlendirir. Öyleyse neden nice dindar insan kötü ahlaka sahiptir?"
Mehmet Aydın, soruyu şu veciz ifadelerle cevaplandırır:
"Hakiki manada dindar olmak, hakiki manada ahlaklı olmaktır... Eğer bir insan dindar(!) bilindiği halde ahlaklı değilse, çağımızın büyük İngiliz filozoflarından F. Bradley'in ifadesiyle, o ya batıl bir inanca din demektedir ya da sahtekârın tekidir."(4)
Güzel ahlakı huy edinmiş biri, fıkhen yapmakla mükellef olduğu görevleri severek yapar. Ahlakı güzel olanın dini yaşaması da güzeldir. Bediüzzaman, İslam toplumunun ahlak toplumu olması halinde neler olacağına şöyle dikkat çeker:
"Eğer biz ahlak-ı İslamiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemalatını efalimizle izhar etsek, sair dinlerin tabileri elbette cemaatlerle İslamiyete girecekler; belki Küre-i Arz’ın bazı kıtaları ve devletleri de İslamiyet’e dehalet edecekler."(5)
Örnek bir ahlak ilkesi: SIDK.
Sıdk, yani doğruluk,
- İslamiyetin esasıdır.
- İmanın hassasıdır, hatta iman doğruluktur ve doğruluğun başıdır.
- Bütün kemalatı rabteden, birbirine bağlayan doğruluktur.
- Yüksek ahlakın hayatı odur.
- Her şeyi hakikate bağlayan kök odur.
- O, hakkın lisanda tecellisidir.
- İnsanın yükselişinin mihveridir.
- İslam aleminin nizamıdır.
- Nev-i beşeri terakki yolunda şimşek gibi Kabe-i kemalata koşturan odur.
- En sıradan ve en fakir bir insanı sultanlardan daha aziz yapan odur.
- Hz. Peygamberin (asm) ashabı onunla diğer insanların fevkine çıktı.
- Peygamber Efendimiz Muhammed-i Haşimî (asm), onunla beşer mertebelerinin alay-ı illiyinine (en zirvesine) yükseldi.(6)
Demek ki, gerçek anlamda dindar olmak ahlaklı olmaktır.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Tanrı / Allah olmadan ahlaklı olunamaz mı?
Kaynaklar:
1) bk. Mustafa Çağrıcı, “Ahlak” md. DİA, II, 1.
2) Mehmet Aydın, "Eğitim Açısından Din Ve Ahlak İlişkisi", Türkiye 1. Din Eğitimi Semineri, İlahiyat Vakfı Yay. Ankara, s. 251.
3) Aydın, Tanrı- Ahlak İlişkisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay. Ankara, 1991, s. 220.
4) Aydın, "Eğitim Açısından Din Ve Ahlak İlişkisi", s. 246.
5) bk. Nursi, Hutbe-i Şamiye.
6) bk. Nursi, İşaratü’l-icaz, Bakara 10. Ayetin Tefsiri.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kuran ahlakı var mıdır?
- İyi huylu olmayanın imanında noksanlık mı var?
- Gayri müslimlere İslam'ı nasıl tebliğ etmeliyiz, tebliğ metodu nasıl olmalı?
- İslam'ın sevgi, barış ve hoşgörü dini olduğuna dair örnekler verir misiniz?
- İbadet ve ahlaklı olmak dünyaya ne fayda getirir?
- Âdemin Torunları İslâmî Açıdan Irkçılık ve Milliyetçilik Konularına Genel Bir Bakış
- "Nasıl yaşıyorsanız öyle yönetilirsiniz." sözünün kaynağı nedir?
- "Yalnızlık Allah'a mahsustur." sözünü kullanmak doğru mudur? Dinimiz yalnızlık konusunda ne der?
- Her kıtaya peygamber gönderilmiş midir? Neden peygamberlerin çoğu Arap yarımadasına gelmiştir de başka bir kıtaya gelmemiştir? O zamanlar diğer kıtalarda insanlar yaşamıyor muydu?
- Dindarlığı tanrıya insanlığı bana, sözü doğru mu?