Şafi mezhebinde kaza namazı olanlar hiç nafile ibadet yapamaz mı?

Tarih: 08.09.2021 - 20:10 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Şafi mezhebine mensup olup da kaza namazı olanlar, nafile namaz kılamazlar, kazaları kılmaları gerekir, ayrıca boş vakitte kaza kılmamaları gerekir, yoksa günahkar olurlar diye biliyorum.
- Bu durumda, örneğin, ailece bir pikniğe gitmek, çocuğu olan babanın eşi ve çocukları ile vakit geçirmek veya örneğin zikir çekmek, Kuran okumak gibi nafile ibadetleri de mi yapamazlar?
- Ayrıca mezheplerin konuyla ilgili görüşleri nelerdir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Evet, Şafi mezhebine göre, üzerinde kaza namazı bulunan bir Müslümanın, bütün zamanını bu namazları kaza etmeye ayırması gerekir. Hatta uyku, evin geçimi gibi terk edilmesi güç olan önemli bir iş hariç, bütün vakitlerini kazaya kalan namazlarını kılmakla geçirmesi gerektiğinden, nafile ibadetlerle meşgul olması caiz değildir. (Dimyati, Haşiyetü i’aneti’t-talibin, 1/39-40)

Bu hükümdeki gaye, farz olan ama zamanında kılınmayan bir ibadetin derhal kaza edilmesidir, yoksa -haşa- nafile ibadetlerin önemsiz olduğu anlamında değildir. 

Ne yazık ki, Şafi mezhebine mensup bazı kardeşlerimiz, kaza borçlarını gerekçe göstererek sünnet namazları kılmaktan uzak durmakta, buna karşılık Şafi mezhebinde yer alan “bütün vaktini kazaları eritmekle meşgul olma” yoluna da girmemektedirler. Bu durumda hem kaza namazları azaltmakla meşgul olmayıp hem de sünnet namazları kılmaktan uzak durmak, iki yönlü bir kayıp gibi görünmektedir. Bu açıdan hiç olmazsa nafile ibadetlerin yapıldığı veya yapılacağı zamanlarda kaza namazlarını kılmaya özen göstermeleri gerekir. Böylece en azından kaza namazlarını azaltmış olurlar.

Dört mezhebin geneli tarafından benimsenen görüşe göre, namaz ve oruç ibadetleri ister özürlü olarak yerine getirilememiş olsun isterse kasten terk edilmiş olsun, kaza edilmesi farzdır.

İbadetlerini özürsüz olarak kazaya bırakmış olan bir kimsenin sadece ibadetini kaza etmesi yetmez; ayrıca tövbe etmesi gerekir. Zira kazaları yerine getirmek, o ibadetleri kaza ederek borcunu yerine getirmiş olur, ancak özrü olmadığı halde, zamanında kılmadığı için günahkâr olmuştur, kaza etmekle beraber, ayrıca özürsüz bir biçimde ibadetini zamanında yapmamış olması sebebiyle tövbe-istiğfarda bulunması, pişmanlığını arz etmesi gerekir.

Kaza namazı borcu olanların farz ve vacip ibadetler dışında başka ibadetlerle meşgul olup olmayacağı konusunda ise farklı görüşler vardır:

Hanefî mezhebine göre, kaza borcu olan bir kimse farz namazlardan önce ve sonra kılınan sünnet namazları (revatib) ve bir de teravih, teheccüd, kuşluk, hacet, istihâre vb. Peygamberimizin (asm) hadislerinde yer alan ve kılınması teşvik edilen namazları kılabilir. Bunun dışında mutlak nafile namaz kılmak ise mekruh görülür. Bu, bir anlamda borcu olan kimsenin alacaklısına hediye vermeye çalışması gibi görülür. (İbn Abidîn, Reddü’l-muhtar, 2/433)

Şafi mezhebine göre, bir kimsenin farz namazı özürsüz olarak kazaya kalmışsa, o kişinin bu namazları kaza etmeden önce hiçbir şekilde nafile ibadetlerle uğraşması caiz olmaz. Çünkü kazaya kalmış namazları derhal kaza etmesi onun üzerine farzdır. Nafileleri yapmakla meşgul olduğunda kazayı derhal yerine getirme özelliği ortadan kalkmış olur. Bu sebeple kazaları kılma konusunda acele etmesi gerekir. Bu da bütün zamanını kazalara sarf etmesiyle olur. Bundan ancak uyuma, çalışıp kendisinin ve bakımında olan kimselerin kazancını elde etme zamanı istisna edilir.

Kişi zamanını bunlar dışında bir şeye sarf etmek zorunda kalırsa, zorunluluk miktarınca mazur olur. Böyle bir zorunluluğu bulunmadığı sürece, derhal yapması gereken şeye zaman ayırması gerekir, aksi takdirde nasıl ki vakti içinde namaz kılmayı terk etmekle isyankâr ve günahkâr olursa, kazaları ertelemekle de isyankâr ve günahkâr olur. (İbn Hacer el-Heytemî, el-Fetâva’l-kübrâ, 1/189)

Hanbelîlerin bu konudaki görüşleri Şâfilere yakındır.

Malikilere göre ise, kaza borcu olanın nafile namaz kılmasının yasak olması, nafile namazla meşgul olmadığı zamanlarda kazaları eritmekle meşgul olan kimse içindir. Nafile namaz kılmayı yasakladığımızda, kaza kılmakla da nafile kılmakla da meşgul olmayacak olan kişiye gelince; bu kişinin nafile namaz kılması tamamen terk etmesinden daha iyidir. (bk. Haşiyetü’s-Savî, 1/366)

Kaza borcu olanın nafile ibadet yapıp yapamayacağı konusunda, herkesin kendi mezhebine göre amel etmesi en uygun olan davranıştır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun