Sa`d bin Rebi`nin, hanımını boşayıp Abdurrahman bin Avf ile evlendirmek istemesi teklifini nasıl anlamalıyız?

Tarih: 10.04.2013 - 11:13 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Toplum açısından kavranması zor bir mesele olarak görülmektedir.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ahmed b. Hanbel ve daha başkalarının bildirdiğine göre, söz konusu olay şöyle cereyan etmiştir:

Hz. Peygamber Muhacir ile Ensar arasında kardeşlik akdini yaparken, Medineli Sad b. Rabi ile Mekkeli Abdurrahman b. Avf’ı kardeş yaptı. Bunun üzerine Sa’d b. Rabi, kardeşine:

“Ben Medinelilerin en zenginlerinden sayılırım. Gel gidelim malım ne varsa seninle yarıya bölüşeceğim. Hoşlandığın ne varsa malın yarısından alabilirsin. Ayrıca benim iki eşim var; bak onlardan hangisi hoşuna gidiyorsa, onu boşayacağım, sen kendine al, nikahla.” dedi. Abdurrahman b. Avuf ise,

“Allah malını da hanımlarını da sana mübarek kılsın. Siz bana çarşı-pazarın yolunu gösterin.” dedi. Ve gerçekten kısa zamanda Medine’nin en büyük tüccarlarından ve zenginlerinden oldu.”(bk. İbn Kesir, es-Siretu’n-nebeviye, 2/327-328).

Konuya insan duygusu açısından bakıldığında zorluğu ortadadır. Ancak meselenin değişik boyutlarına bakıldığında anlaşılabilirliği görülecektir. Bunu birkaç madde halinde açıklayalım:

a. Bir insanın boşadığı hanımının başkası tarafından alınması insanlık camiasında sık sık görülen bir husustur. Duygusal değil de aklen bakıldığında, böyle bir evliliğin onur kırıcı bir tarafı da yoktur.

b. Bunu baştan teklif etmek meselesi ise, ideallerin önemi açısından değerlendirilebilir. Şöyle ki:

Hz. Sa’d, Resulullah tarafından kardeşi yapılan bir kimseye karşı cömertliğin en büyüğünü yapma ideali vardır. Allah’ın ve Resulullah’ın hoşnutluğunu kazandıracak bir yolu tercih etmek istemiştir. Bu da malı yanında -meşru dairede- eşlerini de yarıya yarıya bölüşmek... Elbette kendisinden de hanımlarına karşı beslediği bir kıskançlığı vardır. Ancak, -kendisinin o andaki hayaline göre- Allah ve Resulünü memnun edecek bir ideal, her türlü duygusal dürtülerden daha önceliklidir. Yeter ki Rabbini ve Peygamberini razı etsin, gerisi duygusal bir dürtüden ibarettir.

c. Şu bir gerçektir ki, bir şeyin iyi veya kötü olması -aklen bilinsin bilinmesin-, onun Allah katındaki katma değerine bağlıdır. Allah katında helal olan her iş, gösterdiği fedakârlık ölçüsüne göre değer alır. Bir kimsenin boşandıktan sonra nikahı kıyılabilir, herhangi bir kadınla evlenmesi ilahi hükme göre caizdir. Böyle meşru bir yolda yapılan fedakarlık ise ayrı bir katma değere sahiptir. Bu sebeple, Sa’d b. Rabi’in yaptığı bu teklif Allah katında büyük değeri olan bir davranıştır. Çünkü, insanların teamüllerine göre zor bir iş olmasına rağmen, Allah’ın rızasını tercih eden bir davranış olduğundan ilahî değerlendirmede elbette pek büyük bir değeri vardır.

d. Hz. Peygamber (asm)'in azatlı kölesi Hz. Zeyd’in boşadığı hanımıyla evlenmesi, insanların teamüllerine göre, Sa’dın davranışından daha ağır bir konudur. Ancak Allah’ın emri her şeyin üstündedir. Kim bilir belki, Hz. Sa’d da bu teklif işini, akdedilen kardeşliğin gereği olan bir civanmertlik ve zımnen ilahî bir emir telakki etmiştir. Hülasa, Sa’d’ın bu davranışı, Allah’ın rızasını her şeyin üstünde tutan bir davranış olarak görülmelidir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun