Hz. İbrahim, neden oğlu olursa onu Allah'a kurban etmeyi adamış?

Tarih: 11.01.2012 - 01:23 | Güncelleme:

Soru Detayı
- Böyle bir ayet ya da hadis-i şerif var mıdır? - Bir babanın aklından nasıl böyle bir şey geçebilir?
Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. İbrahim’in oğlunu kurban edeceğini vadettiğine dair ne bir ayet ne de bir hadise rastlayamadık.

Bazı tefsirlerde Hz. İbrahim'in, oğlunun olacağına dair ilahî müjdeyi aldığında böyle bir vâdde bulunduğuna dair yer alan bilgilerin sağlam dayanağı yoktur. Nitekim, bu hikâyenin yer aldığı bazı kaynaklarda, bu bilgi sadece Süddi adlı müfessire dayandırılmıştır. (bk. Taberî, Kurtıbî,  Saffat, 37/101-102. ayetin tefsiri)

Hz. İbrahim'in oğlunu kesmesine dair bir rüya görmesi ve bu rüyanın gereğini yerine getirmeye çalışması, Kur'an gibi Kitab-ı mukaddeste de yer almaktadır. Demek bu konuda semavi dinlerin vahiy metinleri ittifak halindedir.

“İbrâhim dedi ki: 'Ben, Rabbimin gitmemi emrettiği yere doğru gidiyorum, O elbet bana yol gösterecektir. Ya Rabbî, salih evlatlar lütfet bana!' Biz de ona aklı başında bir oğul müjdeledik."

"Çocuk büyüyüp yanında koşacak çağa erişince bir gün ona: 'Evladım, dedi, ben rüyamda seni kurban etmeye giriştiğimi görüyorum, nasıl yaparız bu işi, sen ne dersin bu işe!' Oğlu: 'Babacığım! Hiç düşünüp çekinme, sana Allah tarafından ne emrediliyorsa onu yap. Allah’ın izniyle benim de sabırlı, dayanıklı biri olduğumu göreceksin!' dedi.” (Saffat, 37/99-102)

Bu husus gerçek bir surette bir insanın boğazlanmasına dair bir emir değildir. Bilakis Allah'ın halil (candan dost) olarak almak istediği ve peygamberlerin büyük çoğunluğunu neslinden çıkardığı Hz. İbrahim'i en büyük bir testten geçiriyordu. Nitekim Kur'an'da yer alan

"İkisi de bu şekilde teslim olduklarında, onu tuttu şakağı üzerinde yatırdı. Biz ona şöyle seslendik: 'Ey İbrahim! Gerçekten rüyayı doğruladın. İşte biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Şüphesiz bu apaçık ve kesin, çetin bir imtihandı.' Ona büyük bir kurbanlık fidye verdik." (Saffat, 37/103-107)

mealindeki ayetlerde bu imtihan gerçeğine açıkça  vurgu yapılmıştır.

Hz. İbrahim’in bu rüyayı Zilhicce'nin sekizinci, dokuzuncu, onuncu yani terviye, arefe, Kurban bayramı geceleri sıra ile üç gece gördüğü bilinir. Peygamberlerin rüyası vahiy, tabirleri de vahiy olduğundan Hz. İbrahim böyle görmüş ve böyle tabir etmiş ve dolayısıyla böyle vahiy almış olmakla bu, yerine getirilmesi vacib hak, bir emir olmuş oluyordu.

Bunun üzerine onu zorla yapmaya kalkışmayıp, önce yerine getirilme şeklini istişare etmek üzere oğlunun görüşünü sorarak tebliğ etti ki, bununla ilk önce onun itaat ve boyun eğmekle ecir ve sevaba ermesini temin etmek istedi.

Düşünmeli, bunu söylerken "Ey yavrucuğum!" diye hitab eden bir babanın kalbinde ne yüksek bir şefkat duygusu çarpıyor ve ona ne kadar büyük bir vazife aşkı, Allah sevgisi hakim bulunuyordu.

Düşünmeli de duymalı ki, bu ne büyük bir deneme, ne dehşetli bir ilâhî imtihandı!

İşte bunun böyle ilâhî bir emir olduğunu anlayan ve Allah'ın sabredenlerle beraber olduğunu bilen o yumuşak huylu oğul "Ey babacığım! dedi, ne emrolunuyorsan yap. Beni inşaallah sabredenlerden bulacaksın." (Elmalılı, Hak Dini, ilgili ayetlerin tefsiri)

Kaynaklarda verilen ayrıntılı bilgilere göre Hz. İbrahim, rüyasında aldığı buyruğu yerine getirmeye karar verip gerçekleştirmek üzereyken, bu tutumuyla Allah tarafından tabi tutulduğu büyük teslimiyet sınavını kazandığı için Allah Teâlâ, Cebrail aracılığıyla (Zemahşeri, ilgili ayetlerin tefsiri) görkemli bir koç göndererek ,oğlunun yerine bunu kurban etmesini istemiş, Hz. İbrahim de öyle yapmıştır.

Hz. İbrahim, yakılmayı göze alacak derecede tehlikelere göğüs gererek putperestlere karşı mücadele verdiği gibi, evladını kurban etme buyruğuna da tereddütsüz boyun eğmiş; bu büyük özveriye karşı Yüce Allah hem onun ateşte yanmasını önlemiş hem de oğlunu ölümden kurtarmıştır.

Devamındaki ayetlerde "İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz." ifadesi bu lütuflara işaret etmekte; Hz. İbrahim'in sonraki bütün kuşaklar arasında selâm ve saygıyla anılmasının sağlandığı, isminin ebedileştirildigi bildirilmektedir.

Nitekim bugün de Hz. İbrahim kitabî dinlerde saygın bir yere sahiptir. Biz Müslümanlar, bütün peygamberleri derin bir saygıyla andığımız gibi özellikle "Allahümme salli..." ve Allahümme bârik..." diye başlayan dualarımızda kendi Peygamberimizin yanında Hz. İbrahim'e de dua ederiz...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun