Cehennemin büyük bir bölümünü kadınların ve zenginlerin doldurması ile ilgili hadisleri açıklar mısınız?

Tarih: 04.09.2006 - 15:26 | Güncelleme:

Soru Detayı
Efendimiz (asm) miraca çıkarıldığında "Cehennemin büyük bölümünü kadınların ve zenginlerin teşkil ettiğini gördüm." buyuruyor. Bunun hikmeti nedir?
Cevap

Değerli kardeşimiz,

İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir bayram namazında kadınlar tarafına geçerek:

"Ey kadınlar cemaati! (Allah yolunda) sadakada bulunun, istiğfarı çok yapın. Zira ben siz kadınların cehennemde çoğunluğu teşkil ettiğini gördüm." buyurdular.

Dinleyenlerden cesaretli bir kadın:

"Niye cehennemliklerin çoğunu kadınlar teşkil ediyor, neyimiz var?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm:

"Ağzınızdan kötü söz çıkıyor ve kocalarınıza karşı nankörlük ediyorsunuz."

AÇIKLAMA:

Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm), bu hadislerinde kadınları manen en ziyade ziyana atan fıtrî zaaflarına dikkat çekmektedir. En ziyade diyoruz çünkü cehennemdeki çokluklarının sebebi bu zaafa bağlanmaktadır. O zaaf da: Kötü sözü çabukça, çokça sarfetmeleri, kocalarına karşı nankörlükleri, erkeklerin aklını çelici olmaları. Erkekleri günaha attıkları için, sebep olmadan dolayı kendilerine mesuliyet gelmektedir.

Hadis, ilk nazarda, kadınlara karşı her zaman her yerde görülen hafife alıyor bir tavır taşıyor gibi gelebilir. Fakat aslında, bunu söylemek hadisteki inceliği kavramamak olur. Resulullah, kadınlarda tabii olarak mevcut, fakat farkında olamadıkları zaaflarını göstererek, şuurlu olarak o zaaflarının üzerine gidilmediği takdirde hasıl edecekleri zararın büyüklüğüne dikkat çekmiştir. Şöyle ki:

Kadınlar annelik gibi, şefkat ve hissilik gerektiren bir vazife üzere yaratıldıkları için, birkısım hissiliklerde erkeklere nazaran daha üstündürler. Bu hissi güçlülüğün, beraberinde getirdiği yan zaaflar var. Bu zaaflar hususunda şuurlu olunmaz, irade ile yönlendirilmez ve tabii hâllerine bırakılırsa, sahibini zarara atıcı menfi tezahürleri olacaktır. Resulullah (asm) cehennemdeki sayı çokluğunun bu fıtrî zaaftan ileri geldiğini belirtmiştir.

"Zenginler de genellikle malının zekâtını vermedikleri veya kazançlarında helal ve harama dikkat etmedikleri için cehennemin büyük çoğunluğunu teşkil edeceklerdir." buyurulmuştur. Ancak zengin olup da cennete giden insanlar da çok olacaktır.

Hadis-i şerifte buyurulmuştur:

“Doğru ve dürüst tacir, kıyamet gününde sıddıklar ve şehitlerle beraber haşredilecektir.”

"Muhâcirin fakirleri, onların zenginlerinden cennet’e 500 sene önce girerler.”(1)

Başka bir rivâyette de kırkl önce girecekleri ifade edilmektedir. (2)

İki hadiste geçen farklı rakamlar üzerine değişik yorumlar yapılmıştır. Örneğin, bu iki hadis arasındaki rakam farkı, bunların tahdit değil, çokluk ifade etmek maksadıyla kullanılmış olduğu yorumu yapılmış ve bu şekilde araları te’lif edilmiştir.(3) Yani buradaki rakamlar kesretten kinâye olarak düşünülmelidir. Muhteva yorumlarında da farklı görüşler söz konusudur.

Hadislerde temel nitelik olarak, sabreden fakirlerle, varlıklı olmanın gereğini yerine getiren dürüst ve şükreden zenginlerin öne geçirildiğini görürüz. Buna göre her fakirin her zenginden daha önce cennete gireceği gibi bir genel hükme varılması söz konusu olamaz. Cennete en son girecek nice fakir bulunduğu gibi, cennete ilk girecek olan nice zengin de vardır. Çünkü Peygamberimiz (asm)'in doğru ve güvenilir tüccarın peygamberler, sıddîkler ve şehitlerle birlikte haşrolunacağına dâir hadisini(4) ve benzer rivâyetleri de hatırdan çıkarmamak gerekir. Dolayısıyla fakirliğin övüldüğü şeklinde bir mana anlaşılmamalıdır.(5) İbn Hazm (ö.456/1064) muhâcir fakirlerinin cennete zenginlerden önce girmelerinin sebebini fakir olmalarına değil de, amellerinin daha fazla oluşuna bağlamaktadır. (6)

Mal ve servete sahip olmayan fakirlerin, hesap verecekleri dünyalıkları olmadığı için cennete zenginlerden önce girecekleri konusunda yorum yapanlar da vardır. İbn Teymiyye (ö.728/1328) fakirlerin önce cennete girmelerini şöyle izâh eder:

"Fakirler, cennete zenginlerden önce girecekler, çünkü onların hesap verecekleri malları, servetleri yoktur. Zenginler ise mallarının ve servetlerinin hesabını verecekler, nereden kazanıp nerede harcadıkları sorulacağından dolayı gecikirler. Ancak cennete girdikten sonra haseneleri daha fazla ise fakirlerden dereceleri daha üstün olur. Nitekim zengin nebîler, sıddîklar ve diğerleri haseneleri fazla olduğu için fakirleri geçeceklerdir."(7)

Dolayısıyla İbn Teymiyye, fakirlerin cennete önce girmelerinin sırf fakirliklerinden dolayı olmayıp hesaplarının az oluşundan, zenginlerin gecikmelerinin sebebini de zenginlikten dolayı olmayıp mal ve servetlerinin hesabını vermelerinden dolayı olduğunu ifade eder.(8)

İbn Kayyım el-Cevziyye (ö.751/1350) de benzer bir yorum yapmaktadır:

"Hadis, her ne kadar fakirlerin zenginlerden önce cennete gireceklerine delâlet ediyorsa da, fakirlerin derece ve makamda zenginlerden üstün olduğuna delâlet etmez. Şükreden zengin ile adaletli hükümdar hesap vermek için cennete girmekte geç kalsa da cennete girince derecesi ve makamı daha yüksek olur.(9) Fakat cennete girdikten sonra bunların makamları önce cennete girmiş olan fakirlerin makamlarından daha yüksek de olabilir. Abdurrahman b. Avf’ın (ö.32/652) malının çokluğundan dolayı hesap vermesi için geciktirilmesi, sonra da Rasûlullah ve arkadaşlarına katılması, onun mertebesinin noksanlığını gerektirmediği gibi, İslâm dinini kabulde önde gelenlerden olmasına ve cennet ile müjdelenmişlerden olmasına mani değildir."(10)

Kaynaklar:

1. Tirmizî, Zühd, B. 37. Ayrıca bk., Ebû Dâvûd, İlim, B.13; İbn Mâce, Zühd, B. 6; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 296,343.
2. Müslim, Zühd, H.No: 37; Tirmizî, Zühd, B. 37; Dârimî, Rikâk, B. 118.
3. Canan İbrahim, Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,VII, 445, Akçağ Yay., Ank., 1988. Âyete göre 500 senelik zaman dünya hesabına göre olup, bu süre âhirete göre yarım gündür. “Muhakkak ki Rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.” ki, bu da dünya hesabıyla 500 sene, âhiret hesabıyla yarım gün olacağı ifade edilmektedir. (bk. Tirmizî, Zühd, B. 37. Âyet için bk., Hac, 22/47.
4. Tirmizî, Buyû, B. 4. Ayrıca bk., İbn Mâce, Ticârât, B. 1.
5. Nevevî, Riyâzü’s-Sâlihîn, III, sh., 237, terc ve şerh., M. Yaşar Kandemir-İ. Lütfi Çakan-R. Küçük, Erkam Yay., İst., 1997.
6. bk. İbn Teymiyye, Mecmû’u Fetâvâyı İbn Teymiyye, XI, 21, 69, 127-128, tertib: Abdurrahman Muhammed b. Kâsım, Mektebetü’l-Maârif, Ribâd, Mağrib, trs.
7. İbn Teymiyye, a.g.e., XI, 121.
8. İbn Kayyım el-Cevziyye, Sabredenler ve Şükredenler (Uddetü’s-Sâbirîn ve Zehîratü’ş-Şâkirîn), sh., 182, 189, terc., Zeynelâbidîn Tatlıoğlu, İnsan Yay., İst., 1989.
9. İbn Kayyım el-Cevziyye, a.g.e., s. 189.


(Yrd. Doç. Dr. Saffet SANCAKLI, Fakirlik ve Zenginlikle İlgili Hadisler Üzerine Bir Deneme.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 200.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun