Dindarlık mı, ustalık mı?

Tarih: 07.03.2022 - 15:21 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Esasen, dindarlar maharet sahibi olmalılar, maharet sahibi olanlar da dindar olmalıdırlar.

Ancak hayatın gerçekleri her zaman buna uymayabiliyor. Dindar olduğu hâlde maharet sahibi olmayanlar bulunduğu gibi, maharet sahibi olduğu hâlde ne yazık ki dindar olmayan hatta Müslüman olmayanlar da olabiliyor.

Dinin bize bildirdiği esaslardan biri, emanetleri ehline vermemizdir.

“Şüphesiz Allah, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisa, 4/58)

Ayetin iniş sebebi şöyledir:

Hz. Peygamber (asm)  Mekke’yi fethedince burada Kureyş kabilesinin çeşitli ailelerinde bulunan bazı salahiyet ve vazifeleri yeniden düzenlemiş, bir kısmını kaldırmıştı. Kaldırmadığı hizmetler arasında Mescid-i Haram ve çevresinin hizmetiyle su işleri vardı. Birinci hizmet Abdüddaroğulları adına Osman b. Talha’da, ikinci hizmet ise Haşimoğullarından -aynı zamanda Hz. Peygamber’in amcası olan- Hz. Abbas’ta idi. Hz. Peygamber (asm), vazifelerle ilgili yeni bir düzenleme yapmak üzere Kâbe’nin anahtarını Osman’dan almıştı, amcası Abbas bu hizmetin de kendisine verilmesini talep etti. Bunun üzerine emanet ayeti geldi ve anahtar yine Osman b. Talha’ya teslim edildi. (bk. Müslim, Hac, 390)

Bir Müslüman açısından dindarlık elbette artı bir değerdir ve tercih sebebidir. Ancak hayatın seyri içinde bütün işler dindar olanlarla yapılamayabilir ve yapılamaz da... Zira hayatın realiteleri buna müsait değildir.

Bir kalp ve vicdan, İslami faziletler ile zinetlenmezse, ondan ha­kiki hamiyet, sadakat ve adalet beklenilmez. Ancak hamiyet ile işi birbirine karıştırmamak gerekir. Mesela, günahlarla iç içe fasık bir adam güzel çobanlık edebilir. Sarhoş bir adam, ayık iken iyi saat tamiri yapabilir.

 İşte şimdi dindarlık ve mahareti, diğer bir ifadeyle fazileti ve hamiyeti, kalp nuru ve fikir nurunu cem edenler yapılacak işlere yetmezler. Bu durumda maharet ve dindarlıktan birini seçmek gerekir. Sanatta maharet ise tercih sebebidir.

Faraza evdeki musluğu tamir ettireceğimiz zaman işi bilen birini tercih ederiz. Dindar ama acemi birine yaptırdığımızda, onun dindarlığı bu tamiri yapmaya yetmeyecektir.

Kişinin hususi ve meşru olmayan fiilleri, sanattaki maharet ve becerisine aykırı değildir. Mesela, işinin ehli bir doktorun ve maharet sahibi bir mühendisin içki veya kumar gibi meşru olmayan hareketleri olsa, bu durum onların tıp ve mühendisliklerinden istifadeye engel değildir. Günahlarının vebali kendi boyunlarınadır, ama sanatlarından ve hünerlerinden istifade edilir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun