Araf Suresi 184. ayeti açıklar mısınız?

Tarih: 17.02.2022 - 20:04 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Araf Suresi 184. ayet ve meali şöyledir:

اَوَلَمْ يَتَفَكَّرُوا مَا بِصَاحِبِهِمْ مِنْ جِنَّةٍؕ اِنْ هُوَ اِلَّا نَذٖيرٌ مُبٖينٌ

Düşünmediler mi ki yıllarca beraber oldukları o peygamberde delilikten eser yoktur; o ancak kesin bir uyarıcıdır.

Rivayete göre Hz. Peygamber (asm) Safa tepesine çıktı. Yakınlarını kabile kabile, tek tek sayarak onları hakka davet ediyor, onları Allah’ın azabından sakındırıyordu.

Bunun üzere içlerinden biri “Sizin bu sahibiniz mecnunun teki, sabaha kadar bizi oyaladı.” dedi.

Bunun üzerine ayet nazil oldu. (Beydavi, ilgili ayetin tefsiri)

“Aralarından biri olan o peygamberde...” anlamına gelen “bi-sâhibihim” sözü müşriklerin Hz. Peygamber (asm) Efendimizi çocukluğundan beri yakından tanıdıklarını, hatta vaktiyle onu sayıp sevdiklerini, dolayısıyla kendisine delilik isnat etmelerinin haksızlık olduğunu çok iyi bilmeleri gerektiğini anlatır.

Gerek burada gerekse başka ayetlerde (bk. Hicr 15/6; Müminûn 23/70; Sebe’ 34/8, 46) bildirildiği üzere, Mekke müşriklerinin Hz. Muhammed Efendimize (asm) yönelttikleri en yaygın itham ve iftiralardan biri de onda delilik bulunduğu iddiası idi.

Eski dönemlerde diğer bazı peygamberler hakkında da aynı suçlamanın yapıldığına bakılırsa (mesela bk. Müminûn 23/25; Şuara 26/27; Kamer 54/9) bunun, tarihin çeşitli dönemlerinde inkârcıların Allah yolunun davetçilerini susturmak için kullandıkları müşterek bir taktik ve iftira şekli olduğu anlaşılmaktadır.

Ayette müşriklerin bu iddiaları reddedilirken “düşünmediler mi?” sorusunun sorulması ilgi çekicidir. Çünkü bir insanın akıllı veya deli olduğu, onun davranışlarıyla, ortaya koyduğu fikirlerin doğru ve tutarlı olup olmadığı ile ölçülebileceği gibi böyle birinin düşünce, görüş ve inancını ölçebilmek için de doğru ve tutarlı düşünebilmek gerekir.

Bir insanın ortaya koyduğu inanç ve fikirleri (dolayısıyla peygamberin tebliğ ettiği ilkeleri) çürütmenin yolu, o insanı (ve peygamberi) deli diye suçlamak olamaz. Çünkü bu suçlama boş, içeriksiz, dayanaksız bir iddiadır. Doğru dürüst düşünenler bunun böyle olduğunu bilir.

Şu halde Hz. Muhammed’i (asm) deli diye suçlayan müşrikler, bu yargıya doğru düşünmek suretiyle varmış değillerdi. Gerçekte onların bu tutumlarının arkasında inatçılık, gurur ve kibir, düşmanlık duyguları, çıkar hesapları gibi sübjektif sebepler vardı.

İşin aslı şu idi: Hz. Peygamber (asm) onların gerek inançları gerekse yaşayışları bakımından yanlış yolda olduklarını söylüyor, zulümlerine ve haksızlıklarına karşı çıkıyor, bu yoldan dönmemeleri halinde dünya ve ahirette başlarına nelerin geleceğini bildirerek onları kesin ve açık seçik beyanlarla ikaz ediyordu; onlar ise bu söylenenlerin doğruluğu ve haklılığı üzerine düşünüp taşınacakları yerde, onu delilikle itham ediyorlardı. Halbuki onu çocukluğundan beri tanıyor ve takdir ediyorlardı.

Ne zaman ki Hz. Peygamber (asm) onlara gerçekleri tebliğ etmeye başladı, o zaman onların tutumları da değişti.

O Peygamber (asm), uyarısını apaçık yapar, öyle ki bu uyarı dikkatle nazar edene ve düşünene asla gizli kalmaz.

Sonuç olarak ayet-i kerimede, insanların bir düşünceyi kabul veya reddederken duygularını, menfaat ve sempatilerini veya antipatilerini değil, yine akıllarını kullanmaları gerektiğine işaret edilmektedir. (bk. Kur'an Yolu, ilgili ayetin tefsiri)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun