Cevşen-ül Kebir 41-50. Ukdeler
وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا غَافِرُ ٭ يَا سَاتِرُ ٭ يَا قَاهِرُ ٭ يَا قَادِرُ ٭ يَا نَاظِرُ ٭ يَا فَاطِرُ ٭ يَا شَاكِرُ ٭ يَا ذَاكِرُ ٭ يَا نَاصِرُ ٭ يَا جَابِرُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey dilediği kullarının günahlarını bağışlayan Gâfir, Ey ayıp ve kusurları örten Sâtir, Ey düşmanlarını mağlup eden Kâhir, Ey her şeye gücü yeten Kâdir, Ey bütün mahlûkatının hallerini gören Nâzır, Ey bütün mahlûkatı yoktan var eden Fâtır, Ey kendine yapılan ibâdet ve şükürlere bol mükâfat veren Şâkir, Ey kendisini zikredenleri yâd eden Zâkir, Ey dostlarına yardım eden Nâsır, Ey dilediğini zorla yaptıran Câbir,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
يَا مَنْ هُوَ فِى الْبَرِّ وَ الْبَحْرِ سَب۪يلُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى اْلاٰفَاقِ اٰيَاتُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى اْلاٰيَاتِ بُرْهَانُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى الْمَمَاتِ قُدْرَتُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى الْقُبُورِ عِزَّتُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى الْقِيَامَةِ مِلْكَتُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى الْحِسَابِ هَيْبَتُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى الْم۪يزَانِ قَضَٓائُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى الْجَنَّةِ رَحْمَتُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى النَّارِ عَذَابُهُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey karada ve denizde yolu olan, Ey dış âlemde âyetleri bulunan, Ey âyetlerinde delili olan, Ey ölümlerde kudreti tecellî eden, Ey kabirlerde izzeti olan, Ey Kıyâmette saltanatı olan, Ey hesapta heybeti olan, Ey Mîzanda hükmü olan, Ey Cennette rahmeti olan, Ey ateşte azabı olan,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
يَا مَنْ هُوَ اِلَيْهِ يَهْرَبُ الْخَٓائِفُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ اِلَيْهِ يَفْزَعُ الْمُذْنِبُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ اِلَيْهِ يَقْصِدُ الْمُن۪يبُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ اِلَيْهِ يَلْجَأُ الْعَاصُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ اِلَيْهِ يَرْغَبُ الزَّاهِدُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪يهِ يَطْمَعُ الْخَاطِؤُنَ ٭ يَا مَنْ هُوَ يَسْتَاْنِسُ بِهِ الْمُر۪يدُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ يَفْتَخِرُ بِهِ الْمُحْسِنُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ يَسْكُنُ بِهِ الْمُوقِنُونَ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey korkanların kendisine kaçtığı, Ey günahkârların kendisine sığındığı, Ey tövbe edenlerin kendisine yöneldiği, Ey âsilerin kendisine ilticâ ettiği, Ey zahitlerin kendisine rağbet ettiği, Ey hatâlıların kendisine ümit beslediği, Ey kendisini arzulayanların onunla ünsiyet bulduğu, Ey iyilik yapanların kendisiyle iftihar ettiği, Ey tevekkül edenlerin kendisine güvendiği, Ey kuvvetle îman edenlerin kendisiyle huzur bulduğu,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
يَٓا اَقْرَبُ مِنْ كُلِّ قَر۪يبٍ ٭ يَٓا اَحَبُّ مِنْ كُلِّ حَب۪يبٍ ٭ يَٓا اَعْظَمُ مِنْ كُلِّ عَظ۪يمٍ ٭ يَٓا اَعَزُّ مِنْ كُلِّ عَز۪يزٍ ٭ يَٓا اَقْوٰى مِنْ كُلِّ قَوِىٍّ ٭ يَٓا اَغْنٰى مِنْ كُلِّ غَنِىٍّ ٭ يَٓا اَجْوَدُ مِنْ كُلِّ جَوَادٍ ٭ يَٓا اَرْأَفُ مِنْ كُلِّ رَؤُفٍ ٭ يَٓا اَرْحَمُ مِنْ كُلِّ رَح۪يمٍ ٭ يَٓا اَجَلُّ مِنْ كُلِّ جَل۪يلٍ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey bütün yakınlardan daha yakın, Ey bütün sevilenlerden daha sevgili, Ey bütün büyüklerden daha büyük, Ey bütün izzet sahiplerinden daha azîz, Ey bütün kuvvetlilerden daha kavî, Ey bütün zenginlerden daha zengin, Ey bütün cömertlerden daha cömert, Ey bütün şefkatlilerden daha raûf, Ey bütün merhametlilerden daha rahîm, Ey bütün yücelerden daha yüce,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok! Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا قَر۪يبُ ٭ يَا رَق۪يبُ ٭ يَا حَب۪يبُ ٭ يَا مُج۪يبُ ٭ يَا حَس۪يبُ ٭ يَا طَب۪يبُ ٭ يَا بَص۪يرُ ٭ يَا خَب۪يرُ ٭ يَا مُن۪يرُ ٭ يَا مُب۪ينُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey her şeye her şeyden daha yakın olan Karîb, Ey bütün mahlûkatını gözetleyen Rakîb, Ey müminlerin sevgilisi olan Habîb, Ey kullarının duâlarına evap veren Mucîb, Ey kullarının bütün fiillerinin hesâbını gören Hasîb, Ey bütün dertlere devâ veren Tabîb, Ey her şeyi bütün incelikleriyle gören Basîr, Ey her şeyden haberdar olan Habîr, Ey her şeyi nûruyla aydınlatan Münîr, Ey kullarına gerekli her şeyi açıklayan Mübîn,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok! Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
يَا غَالِبًا غَيْرَ مَغْلُوبٍ ٭ يَا صَانِعًا غَيْرَ مَصْنُوعٍ ٭ يَا خَالِقًا غَيْرَ مَخْلُوقٍ ٭ يَا مَالِكًا غَيْرَ مَمْلُوكٍ ٭ يَا قَاهِرًا غَيْرَ مَقْهُورٍ ٭ يَا رَافِعًا غَيْرَ مَرْفُوعٍ ٭ يَا حَافِظًا غَيْرَ مَحْفُوظٍ ٭ يَا نَاصِرًا غَيْرَ مَنْصُورٍ ٭ يَا شَاهِدًا غَيْرَ غَٓائِبٍ ٭ يَا قَر۪يبًا غَيْرَ بَع۪يدٍ
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey mağlûp olmayan Galip, Ey yaratılmış olmayan Sanatkâr, Ey mahlûk olmayan Yaratıcı, Ey sahip olunamayan Mülk Sahibi, Ey kendisine üstün gelinemeyen Kahir, Ey yükseltilmekten münezzeh Yükseltici, Ey korunmayan Koruyucu, Ey yardım edilmeyen Yardım Edici, Ey gaip olmayan Şahit, Ey uzak olmayan yakın,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok! Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
يَا نُورَ النُّورِ ٭ يَا مُنَوِّرَ النُّورِ ٭ يَا مُصَوِّرَ النُّورِ ٭ يَا خَالِقَ النُّورِ٭ يَا مُقَدِّرَ النُّورِ ٭ يَا مُدَبِّرَ النُّورِ ٭ يَا نُورًا قَبْلَ كُلِّ نُورٍ ٭ يَا نُورًا بَعْدَ كُلِّ نُورٍ ٭ يَا نُورًا فَوْقَ كُلِّ نُورٍ ٭ يَا نُورًا لَيْسَ مِثْلَهُ نُورٌ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey nurların nuru, Ey nurları nurlandıran, Ey nurlara sûret ve şekil veren, Ey nurları yaratan, Ey nurları takdir eden, Ey nurları idâre eden, Ey bütün nurlardan evvel olan Nur, Ey bütün nurlardan sonra da var olan Nur, Ey bütün nurların üstünde olan Nur, Ey hiçbir nûrun Kendisine benzemediği Nur,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok! Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
يَا مَنْ عَطَٓاؤُهُ شَر۪يفٌ ٭ يَا مَنْ فِعْلُهُ لَط۪يفٌ ٭ يَا مَنْ لُطْفُهُ مُق۪يمٌ ٭ يَا مَنْ اِحْسَانُهُ قَد۪يمٌ ٭ يَا مَنْ قَوْلُهُ حَقٌّ ٭ يَا مَنْ وَعْدُهُ صِدْقٌ ٭ يَا مَنْ عَفْوُهُ فَضْلٌ ٭ يَا مَنْ عَذَابُهُ عَدْلٌ ٭ يَا مَنْ ذِكْرُهُ حُلْوٌ ٭ يَا مَنْ اُنْسُهُ لَذ۪يذٌ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey bağış ve ihsânı şerefli olan, Ey fiili latîf olan, Ey lütfü dâim olan, Ey ihsânı kadîm olan, Ey sözü hak olan, Ey vaadi doğru olan, Ey affı fazıl olan, Ey azâbı adâlet olan, Ey zikri tatlı olan, Ey dostluğu lezzetli olan,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok! Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا مُنَوِّلُ ٭ يَا مُفَصِّلُ ٭ يَا مُبَدِّلُ ٭ يَا مُسَهِّلُ ٭ يَا مُذَلِّلُ ٭ يَا مُنَزِّلُ ٭ يَا مُحَوِّلُ ٭ يَا مُجَمِّلُ ٭ يَا مُكَمِّلُ ٭ يَا مُفَضِّلُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey kullarına nîmet ihsan eden Münevvil, Ey bütün müşkülleri halleden ve hak ile bâtılın arasını ayıran Mufassıl, Ey istediğini istediği şekilde değiştiren Mübeddil, Ey zorlukları kolaylaştıran Müsehhil, Ey istediğini zelîl kılan ve mahlûkatına boyun eğdiren Müzellil, Ey kitaplar ve bereketler indiren; dilediğinin rütbesini alçaltan Münezzil, Ey kâinattaki bütün işleri döndüren ve kullarını halden hâle sevk eden Muhavvil, Ey her şeyi münâsip şekilde güzelleştiren Mücemmil, Ey her şeyi kemâle erdiren Mükemmil, Ey istediğini istediğine üstün kılan Mufaddıl,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok! Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
يَا مَنْ يَرٰى وَ لاَ يُرٰى ٭ يَا مَنْ يَخْلُقُ وَ لاَ يُخْلَقُ ٭ يَا مَنْ يَهْد۪ى وَ لاَ يُهْدٰى ٭ يَا مَنْ يُحْي۪ى وَ لاَ يُحْيٰى ٭ يَا مَنْ يُطْعِمُ وَ لاَ يُطْعَمُ ٭ يَا مَنْ يُج۪يرُ وَ لاَ يُجَارُ ٭ يَا مَنْ يَقْض۪ى وَ لاَ يُقْضٰى عَلَيْهِ ٭ يَا مَنْ يَحْكُمُ وَ لاَ يُحْكَمُ عَلَيْهِ ٭ يَا مَنْ لَمْ يَلِدْ وَ لَمْ يُولَدْ ٭ وَ لَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey her şeyi gören, fakat kendisi görülmeyen, Ey her şeyi yaratan, fakat kendisi yaratılmayan, Ey her şeye yol gösteren, fakat kendisi yol gösterilmeye muhtaç olmayan, Ey hayat veren, fakat kendisi hayat verilmeye muhtaç olmayan, Ey her şeyi doyuran, fakat kendisi doyurulmaktan münezzeh olan, Ey her şeyi koruyan, fakat kendisi korunmaya muhtaç olmayan, Ey her şey hakkında karar veren, fakat kendisi hakkında hüküm verilmeyen, Ey hüküm veren, fakat kendisi hakkında hüküm verilmeyen, Ey doğurmayan ve doğmayan, Ey hiçbir şey kendisine denk olmayan
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok! Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
BENZER SORULAR
- Cevşen-ül Kebir 31-40. Ukdeler
- Cevşen-ül Kebir 51-60. Ukdeler
- Cevşen-ül Kebir 81-90. Ukdeler
- Cevşen-ül Kebir 91-100. Ukdeler
- Cevşen-ül Kebir 71-80. Ukdeler
- Cevşen-ül Kebir 11-20. Ukdeler
- Cevşen-ül Kebir 61-70. Ukdeler
- Cevşen-ül Kebir 21-30. Ukdeler
- Cevşen-ül Kebir 1-10. Ukdeler
- Cevşen-ül Kebir, Hatim Duası