Ûc b. Unuk bir efsane mi?

Ûc b. Unuk bir efsane mi?
Tarih: 14.11.2017 - 12:17 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ûc b. Unuk isimli dev bir efsane midir; yoksa gerçek yaşanmış bir kişi midir?
- Bu konuda hangi rivayetler var ve aslı var mıdır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ûc b. Unuk, İsrâiliyat kaynaklı efsanevî bir devdir.

İslâmî kaynaklarda bu varlığın adı hakkında Ûc (Âc) b. Ûk (Anak / Anâk) şeklinde farklı rivayetler de vardır. Muhammed b. Ahmed el-Ezherî doğrusunun Ûc b. Ûk olduğunu belirtmektedir. (Tehzîbü’l-luġa, III, 49; krş. Tâcü’l-arûs, “avc” md.)

Bazı kaynaklarda ise Unuk’un (Anâk) onun annesi, Uk’un da babası olduğu nakledilmektedir. (Sa‘lebî, s. 241; Kisâî, s. 233)

Fîrûzâbâdî’ye göre Ûk, Ûc et-Tavîl’in babasıdır ve bu kelimenin Unuk şeklinde kullanımı yanlıştır. (Ķāmûs, “avķ” md.)

İlk müfessirlerden Mukātil b. Süleyman onun adını Ûc b. Anâk bint Âdem olarak vermektedir. (Tefsîr, I, 291- 292)

Kâ‘b el-Ahbâr’ın naklettiğine göre Ûc’un babası Hâbil’i öldüren Kābil, annesi de Kābil’in kız kardeşi Anâk’tır. Yirmi yaşında iken babası, 200 yaşında iken annesi ölmüştür. Ûc, annesini öldürmek isteyen şeytana engel olmuş, bunu gören annesi de uzun ömürlü ve güçlü olması için ona dua etmiş ve bu dua kabul edilmiştir. Ûc’un 3.300 veya 23.333 arşın boyunda olduğu ve 3.000 yıl yaşadığı nakledilmektedir. (Sa‘lebî, s. 241; Kisâî, s. 233)

Denizler yükseldiğinde ancak topuklarına kadar çıkmakta, yürüdüğünde toprak titremekte, ağladığında gözlerinden akan yaşlar bir nehir oluşturmakta, günde bir defa iki iri fil yemekte, deniz kenarında iken elini uzatarak balık yakalayıp onları güneşe tutarak kızartmakta, susadığında ağzını dayadığı nehrin akıntısını kesmekte, yılda sadece iki defa uyumaktadır. Hz. Nûh’a gemi yapımında kereste taşıyarak yardım etmiş, tûfan onun ancak topuklarına veya dizlerine kadar ulaşmıştır. Nemrud zamanında çok gururlanıp gökleri idare etmeye kalkmış ve cezalandırılmıştır. Taberî'nin Tevrat ehlinden naklen verdiği bilgiye göre, Nûh tûfanından gemiye binenlerin dışında sadece Ûc b. Unuk kurtulmuştur. (Câmiu’l-beyân, XV, 316)

Rivayete göre tûfanda Hz. Nûh’un yanına gelerek kendisini gemiye almasını istemiş, fakat Nûh, “Git ey Allah’ın düşmanı! Seni gemiye alma emri almadım.” diyerek onu geri çevirmiştir.

Diğer bir rivayette ise Hz. Nûh’un ondan gemiye binmesini istediğinde, “Tabağım kadar gemine nasıl bineyim?” dediği nakledilmektedir. Bir yoruma göre Ûc, Nûh’a iman etmediği halde gemi yapımında kerestenin taşınmasında yardımcı olduğu için tûfanda boğulmamıştır.

Hz. Mûsâ, Yûşa‘ b. Nûn’u hak dini tebliğ için Firavun’a gönderince Firavun’un yanında Ûc da bulunmaktaydı. Ûc, Firavun’un kızını almak için dev gibi kayalarla Benî İsrâil yurdunu yok etmek ister, fakat Allah oraya hüdhüd kuşunu gönderir ve hüdhüd büyük bir taşı oyarak Ûc’un boynuna geçirir, daha sonra da onun beynini oyar. Bu sırada 20 zirâ boyundaki Mûsâ, 20 arşın zıplayarak 20 arşın boyundaki asâsı ile Ûc’un ancak topuğuna erişebilir ve onu öldürür. (Kisâî, s. 234-235)

Diğer bir rivayete göre Hz. Mûsâ on iki kabileden seçtiği on iki temsilciyi arz-ı mev‘ûda gönderdiğinde Ûc b. Unuk onları başının üzerindeki odun demetinin içine koyarak hanımına götürmüş ve ayağının altında ezmek istemiş, ancak hanımı onları öldürmeyip gördüklerini kavimlerine anlatmaları için geri gönderilmelerini söylemiştir. On iki temsilci geri döndüğünde durumu anlatmış, İsrâiloğulları da Allah’ın emrine rağmen orada çok zorba bir kavim bulunduğunu ileri sürerek (Mâide, 5/22) vaad edilen topraklara girmemiştir. (Sa‘lebî, s. 241-242)

Bir rivayete göre ise Ûc b. Unuk öldüğünde onun Nil üzerine düşen gövdesi insanlar tarafından bir yıl köprü olarak kullanılmıştır. Bazı tefsirlere göre Ûc b Unuk, Amâlikalıların reisiydi. (İbn Kuteybe, s. 278 vd.; Hâzin, I, 64; İbn Kesîr, Tefsîr, III, 76, 80; el-Bidâye, I, 107, 260)

Nûh tûfanını ve İsrâiloğullarının Mısır’dan çıkışını anlatırken yukarıdaki bilgilere değinen İbn Kesîr, bunların akla ve nakle aykırı hezeyanlar olduğunu, tûfanda Nûh’un oğlu boğulduğu halde Ûc’un boğulmamasının düşünülemeyeceğini, onun boyu ile ilgili rivayetlerin Âdem’in boyu ile ilgili sahih rivayetlerle çeliştiğini, bütün bunların kutsal kitaplarını tahrif eden Ehl-i kitabın fâcir ve zındıkları ile İsrâiloğullarının cahilleri tarafından uydurulduğunu söylemektedir. (el-Bidâye, I, 107, 260)

İbn Kuteybe de söz konusu rivayetlerin cahillerin bile anlayabileceği bir yalan olduğunu, ne Resûlullah’tan ne de ashabından böyle bir şeyin nakledildiğini belirtmektedir.

İbn Kuteybe Ûc ile ilgili rivayetleri zındıkların İslâm’ı lekelemek için uydurduğunu, avamın dikkatini çekmek isteyen kıssacıların bu gibi haberlere itibar ettiğini, bunların Câhiliye Araplarının hurafelerine benzediğini kaydetmektedir. (Tevîl, s. 278 vd.)

Sahih hadis kaynaklarında Ûc’la ilgili rivayetlere pek rastlanmazken, Şîrûye ed-Deylemî'nin Enes b. Mâlik'ten naklettiği bir rivayette ondan söz edilir.

Buna göre Ûc b. Unuk 3700 yıl yaşamıştır. O denize dalıp büyük balıkları yakalıyor ve güneşte kızartıp yiyordu. (el-Firdevs, III, 59)

Hz. Âdem’in boyu ile ilgili sahih rivayetler ve güneşle dünya arasındaki mesafenin uzaklığı açısından bu rivayet reddedilmiştir.

Ûc hakkındaki rivayetlerin İsrâiliyat kaynaklı olduğunda şüphe yoktur. Eski Ahid’de yer yer devlerden, bu arada Nefilim (Nefhilim: iri adamlar) adı verilen eski zamanlarda yaşamış zorba ve meşhur adamlardan söz edilmektedir. (Tekvîn, 6/4)

İsrâiloğullarının vaad edilmiş topraklara girmek istememelerinin sebebi burada bulunan, onların yanında kendilerini çekirge sürüsü gibi gördükleri uzun boylu adamlardır ki, bunlar Nefilim’den olan Anakoğullarıdır. (Sayılar, 13/30-33)

Tevrat’ta uzunluğu 9 arşın, eni 4 arşın olarak verilen, yatağı demirden olan, Başan ülkesinin Amorî kralı Og’dan söz edilir. (Tesniye, 3/11; DB, IV/II, s. 1759)

Talmud ve Midraşlar’da da Ûc’a benzer Og tasvirleri yer almaktadır. Buna göre Og, Hz. İbrâhim’in hizmetçisidir. Yaptığı hizmetlere karşılık âzat edilerek kral olmuş, krallığı esnasında altmış şehir kurmuştur. Lût’un kaçırıldığını Hz. İbrâhim’e o haber vermiştir, fakat onun asıl niyeti Sâre’yi elde etmektir. Bu yüzden daha sonra Hz. Mûsâ tarafından öldürülmüştür. Uyluk kemiği 3 fersahtan daha uzundur. Dev cüssesi ve ağırlığı sebebiyle hayatı boyunca hep demir yatakta yatmıştır. Uzun olan sadece boyu değildir, aynı zamanda boyunun yarısı kadar eni vardır. Günde 1000 sığır yemekte ve 1000 litre su içmektedir. İsrâiloğulları’nı yok etmek için 3 fersah boyundaki bir dağı yerinden söküp başının üstüne koymuş, İsrâiloğullarına yaklaştığında karıncalar dağı delmiş ve dağ halka gibi boynuna geçmiş, bunu gören Mûsâ eline 12 arşın boyunda bir balta almış, 10 arşın zıplayarak Og’u ancak topuğundan vurmuş ve onu öldürmüştür. (Ginzberg, IV, 256-259)

Byblos’ta bulunan ve milâttan önce V. yüzyıla tarihlenen Finike yazmalarında da bu yaratıktan söz edildiği anlaşılmaktadır. Milâttan önce II. yüzyıla tarihlenen apokrif kitaplardan biri de “Ogias the Giant”tır (Devler kitabı).

İsrâiloğulları’nın gözlerinde büyüttükleri düşmanlarının zamanla dev masallarına dönüştüğü ve İslâm kaynaklarının da bunları eleştirmekle birlikte kaydettiği anlaşılmaktadır.

İbn Kayyim el-Cevziyye ve Ali el-Kārî gibi âlimler bu tür haberlerin uydurulmasından ziyade bunların tefsir, hadis ve siyer kitaplarında yer almasının şaşırtıcı olduğunu, bu gibi rivayetlerin peygamberler ve onlara uyanlarla alay etmek için zındıklar tarafından uydurulduğunu söyler. (el-Menârü’l-münîf, s. 77; el-Esrârü’l-merfûa, s. 447-448; bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Ûc b. Unuk md.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun