HÜRMET VE MERHAMET
Aziz ve Muhterem Müslümanlar!
Müslümanları Müslüman olmayan toplumlardan ayıran en önemli özelliklerden biri, fertlerinin sadece kendilerini değil, toplumun diğer fertlerini de görüp gözetmeleridir.
Müslüman bir toplumda düşen kaldırılır; hastalar ziyaret edilir, açlar doyurulur; giyecek bir şey bulamayan giydirilir; yolda kalan korunur; yetimlerin, dul kalmış kadınların ve kimsesizlerin elinden tutulur; borçlular borcundan kurtarılır; bulunan malların sahibi aranır; yolunu şaşırana yol gösterilir, bilmediğini soranlara bilgi verilir... Kısacası, bir kişinin acısı herkesin acısı, sevinci de herkesin sevinci olur.
Kişinin himmeti milleti olunca toplumun her ferdi tek başına bir millet gibi hassas ve kuvvetli olur.
Sevgili Peygamberimiz Efendimiz (asm) bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Birbirlerini sevmede, birbirlerine acımada, birbirlerine şefkat göstermede mü'minler bir vücut gibidirler. Vücudun bir uzvu rahatsız olunca diğer uzuvları da ona ortak olurlar."
Büyüklere saygı, yaşlıların korunması ve gözetilmesi çok önemli bir meseledir.
"Hürmete lâyık zatlara hürmet ve merhamete lâyık olanlara merhamet ve hizmet bir hasenedir, iyiliktir."
Yapılan her iyiliğin içinde peşin bir mükâfat vardır. Âhiretteki sevabı andıracak manevî lezzetler mevcuttur. Hadîs-i şerifte, "Küçüklerimize merhamet etmeyen ve büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir." buyurulmuştur.
Aziz Mü'minler!
Dünya hayatı geçicidir. Bu günün gençleri yarının büyükleri olacaklardır. Bugün gücü kuvveti yerinde olan, tuttuğunu koparabilen gençlerden bir kısmı belki ihtiyarlamadan dünya hayatına veda edecek, bir kısmı da ihtiyarlayıp daha önce bildiklerini unutur hale gelecektir.
Gençlik de geçicidir. Gençliğinde ihtiyarlara hürmet ve hizmet edenlerin ihtiyarlıklarında saygı göreceklerini Allah Resulü şöyle ifade buyurmuştur:
"Bir genç, yaşından dolayı bir ihtiyara hürmet ederse, Cenab-ı Hak da ihtiyarlığında ona hürmet edecek kimseler nasip eder."
"İlk önce yaşça en büyük olan konuşur."
Bu hadîs-i şeriflerden anlaşılıyor ki: Yaşlıların bulunduğu bir mecliste çocuklar onlara hürmette kusur etmemelidirler.
Erhamürrâhimîn olan Rabbimiz Kur'ân-ı Kerîm'de evlatları ihtiyar ana-babalarına hürmet, hizmet ve şefkatle muameleye davet eder.
Evet, bu dünyada en yüksek hakikat peder ve validelerin evlatlarına karşı şefkatleridir ve en yüce hukuk dahi onların o şefkatlerine mukabil hürmet haklandır.
Ana-babayı gücendirmeden, incitmeden halisane hürmet ve samimî hizmet, rızalarını tahsil edip kalplerini hoşnut etmek lâzımdır. Amcalar ve halalar peder hükmündedir. Teyzeler ve dayılar ana hükmündedir. Hürmete hakları vardır.
Muhterem Müslümanlar!
İhtiyarların evimizde, yanımızda bulunmaları bize ağırlık sayılmamalı! Onlar evlerimizin bereket direkleridir. Allah'ın rahmetini üzerimize çekmeye vesiledirler. Nasıl ormanlar yağmurun bol yağmasına sebep oluyorsa yaşlı, sakat, hasta, akraba veya din kardeşlerimizin evlerimizde bulunması rahmet ve berekete vesiledir. Musibetlerin, belâların gelmesine sed teşkil ederler. Onlar evimizde, soframızda olmazlarsa belâlar sel gibi üzerimize dökülür. Rızkımızın bereketi kaçar.
Sakın, "Maişetim dardır, idare edemiyorum!" demeyiniz! Onların yüzünden gelen bereketle yaşadığınızı unutmayınız! Bu kat'î bir hakikattir.
Mahlûkatın en mükerremi olan insan ve insanların en mükemmeli olan ehl-i îman ve ehl-i îmanın en fazla hürmet ve merhamete lâyık olanları hasta, sakat ve ihtiyarlardır. Onlann da içinde şefkat, hizmet ve muhabbete lâyık olan akrabalar ve ekrabaların içinde en hakikî dost ve en sâdık muhib olan peder ve valide ihtiyarlık halinde bir hanede bulunsa, ne derece bereket ve rahmete vesile olacaklarını ve musibetlerin define sebep olacaklarını düşününüz!
Hadîs-i şerifte, "Beli bükülmüş ihtiyarlarınız, otlayan hayvanlarınız, süt emen yavrularınız olmasaydı, belâlar ve musibetler sel gibi üzerinize dökülecekti!" buyurulmaktadır.
Aziz Mü'minler!
İslâm ahlâkının yüce değerlerinden biri olan büyüklere saygıyı hayatımıza hâkim kılmak ve bu konuda çocuklarımıza örnek olmak zorundayız. Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki: "Büyüklere saygı göstermeyen insanlar küçüklerden saygı göremezler." Bu düsturu hayatımızın her safhasında uygulayarak yaşatmak İslâmî, insanî ve vicdanî bir görevdir.
Aziz Gençler!
Aklınızı başınıza alınız! Allah ömür verirse siz de ihtiyar olacaksınız! Sizler ihtiyarlara hürmet ederseniz, dünya ye âhirette karşılığını görürsünüz!..