Şizofrenlerin, akıl-ruh hastalarının ve halüsinasyon görenlerin gördüğü şeyler ve duyduğu seslerle; görülen melek, cin gibi ruhanilerin yani kerametlerin ve ilhamın farkı nedir?
Değerli kardeşimiz,
- Bildiğimiz kadarıyla bugünkü bilim adamları “ruhî hastalıklar” olarak bilinen durumları iki ana temelde değerlendirmektedir. Bazılarına göre, bu hastalıkların kaynağı, organiktir, biyolojik bünyenin hastalığından kaynaklanır. Diğer bazılarına göre ise, bu tip hastalıkların kaynağı ruhtur.
Gerçek anlamda kesin bir sonuca varılmamakla beraber, -uzmanların farklı açıklamalarına bakarak- bu her iki unsurun da etkisinin olduğunu söylemek mümkündür.
Şizofreninin kesin nedeni tam olarak bilinememektedir. Şizofreninin ortaya çıkışında biyolojik, psikososyal ve çevresel etkenlerin birlikte rol oynadığı, stres oluşturan bir durumla karşılaşıldığında hastalığın ortaya çıktığı ve stres meydana getiren durumun da bu etkenlerden biri ile ilgili olabileceği belirtilmektedir. Örneğin ortaya çıkarıcı etken enfeksiyon gibi biyolojik bir neden veya bir yakınını kaybetme veya sorunlu bir ailede yaşama gibi psikolojik bir neden olabilir.
Her enfeksiyon hastalığı olan veya her yakınını kaybeden şizofreni olmaz, bu hastalığın ortaya çıkışı için bünyesel yatkınlığın da bulunması gerekir.
- Akıl ve ruh hastalığı denince kişinin kalıtımı, çevresi ve geçirdiği ağır hastalıkların etkisinde akıl yeteneklerinin çeşitli şekillerde gösterdiği uyum bozuklukları anlaşılır. Ruhsal hastalıkların nedenleri hakkında fazla bilgimiz yoktur.
Psikozlar ve belli başlı bütün psikiyatrik hastalıklar sinir sistemini meydana getiren sinir hücrelerinin normal fonksiyonlarındaki bozuklukla ilgilidir. Birçok akıl hastalığında genetik, biyokimyasal bozukluk olduğu sonucuna varılmıştır. Normal metabolizma faaliyetleri için gerekli olan vitaminlerin, bu arada özellikle B vitamininin yetersizliği mental anormalliklere yol açar. Beyin korteksinin işlevindeki bozukluk çok kere buradaki sinir hücrelerinin amino asit ve protein yapımlarındaki aksaklıklardan veya anatomik bozukluklardan ileri gelmektedir.
- Halüsinasyon, bir his organını uyaran hiçbir nesne veya uyarıcı olmaksızın, alınan bir hissin mevcudiyetine inanma halidir. Varsanı olarak da bilinir. Ruh hastalıklarında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. 5 duyunun da halüsinasyonu olabilir; görme, işitme, dokunma, koklama ve tat duyusu. Halüsinasyonlarda kişi, bir hastalığının olduğunu bilmeden, gördükleri, işittikleri ve hissettiklerine… tamamiyle inanır. Aslında hepimiz halüsinasyon görebiliriz. Mesela şimdi “Lütfen aklına filleri getirme” cümlesini okuduğunda aklında ister istemez bir filin görüntüsü canlanır. Halüsinasyonlar, görülebilir, duyulabilir, hissedilebilir, koklanabilir ve tadı alınabilir olgulardır.
- Keramet -İlham ise, halüsinasyondan çok farklıdır. Keramet, Kerim-Vahhab olan Allah’ın has kullarına lütfettiği bir ekstra bilgidir; Allah tarafından vasıtasız veya melek vasıtasıyla gizli olarak kalbe telkin edilen bir olgudur. Bazı arızalarla yanlış çıkma ihtimali olmakla beraber, pek çoğu aynen doğru çıkmaktadır. Oysa halüsinasyon, bir anlamda -nesnel gerçekliği olmayan- bir hayal mahsulüdür.
Bu materyalist asırda, en açık olan hakikatlere karşı da vesveseler oluştuğu için, hak ile batıl çok karışmış ve karıştırılmıştır. Bugün Tıp biliminin gösterdiğine göre, genel olarak bütün ruhi hastalıklarda kişilik bozukluğu mutlaka bir şekilde kendini göstermektedir. Hastalığa bağlı olarak oluşan halüsinasyonlar, bedeni ve ruhi bünyeyi yıpratıcı, yıkıcı, hasta edici bir etkiye sahiptir.
Oysa keramet sahibi, ilhama mazhar kimselerdeki kişilik olgunluğu, tek başına onun hasta olmadığının delilidir.
Kafirler, peygamberlerin mucizelerine sihir, büyü diyorlardı. Mecnun hasta diyorlardı. Oysa onların bilgileri, akılları, hünerleri, ahlakları, faziletleri, merhamet ve şefkatleri, ellerindeki peygamberlik nişanı olan mucizeleri, Allah’a karşı sonsuz saygıları, onların insanlık semasının güneşleri olduğunu göstermeye yeter de artar.
Evliyaların ortaya koyduğu kişilik de onların hasta bir konumda olmadıklarının açık kanıtıdır.
Örneğin, Hz. Ebu Bekir, ölümünden biraz önce hanımının hamile olduğunu ve bir kıza gebe olduğunu söylemiş ve aynısı çıkmıştır. Hz. Ömer, iki aylık mesafedeki ordusunun komutanı olan Sariye adındaki kimseye Medine’de hutbe okurken minber üzerinden seslenmiş ve "Ey Sariye! Sırtını dağa ver” demiş ve bu ses komutan tarafından duyulmuş ve oraya hareket edilerek zafere ulaşılmıştır.
Bu gibi tarihi binlerce hadise kerametlerin varlığını göstermektedir. Bunların hayal mahsulü olan halüsinasyonla ne ilgisi var?
Bununla beraber, bu günkü teknolojik, bilimsel keşiflerin belki de hepsi Allah’ın insanlık alemine yaptığı bir lütuf ve bir ilham eseridir. Çünkü bu gibi maddi keşiflerin hepsi insanlığa faydalı şeyler olmakla berber, bir kısmını bilim adamları rüyalarında görmüş, bir kısmı belki binden fazla deney yaptığı halde maksadına ulaşmamışken, daha sonra çok basit bir şekilde önüne konmuştur.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Cinlerle evlenmek mümkün müdür, mümkünse caiz midir?
- Peygamber Efendimiz için-haşa- akıl hastası olduğu, paranoyak olduğu gibi iftiralar ediliyor; bunlara nasıl cevap vermeliyiz?
- KEŞİF VE KERAMET
- Zümer Suresi 6. ayette geçen, "anne karnındaki üç karanlık devre" nedir; bilimsel açıklaması var mı?
- Risalet ve velâyet nedir?
- Risalet ve velâyet nedir?
- Risalet ve velâyet nedir?
- Allah, harikulade işleri neden sadece hak yolundakilere değil de batıl ehline de vermiş?
- AKIL HASTALIĞI
- İnsanın zihninden geçenleri okuyan aletin icadı mümkün olabilir mi?