Ne kadar tövbe (tevbe) etmeliyim?

Tarih: 15.03.2024 - 10:52 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Tövbe etmenin sayısı var mıdır?
- Peygamber Efendimiz (asm) güde kaç defa tövbe ederdi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bir günahtan dolayı hemen tövbe emek gerektiği tavsiye edilmektedir. "Tövbe"nin sözlük anlamı dönmek demektir. İşlenen günahtan vazgeçmek manasına gelir. Daha açık bir söyleyişle, yapılan bir günahı, suç olduğunu bilerek ve onu yaptığından dolayı pişmanlık duyarak terketmektir. Tövbede önemli olan, yapılan fiilin çirkinliğini bilmek ve ondan iğrenerek vazgeçmektir.

Tövbe eden kimse çirkin davranışları güzelleriyle değiştirdiği, Allah’tan uzaklaştırıp şeytana yaklaştıran yolları terkettiği için takdire şayandır. İnsan kötü yolu terketmekle kalmamalı, kusurlarını telafi etmek için ibadet ve taatla Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmalıdır.

Peygamber Efendimiz (asm) günde 70, 100 defa tövbe ederdi:

Birinci Hadis-i Şerif

Ebû Hüreyre radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittiğini söylemiştir:

« واللَّه إِنِّي لأَسْتَغْفرُ الله ، وَأَتُوبُ إِليْه ، في اليَوْمِ ، أَكثر مِنْ سَبْعِين مرَّةً »

“Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah’dan beni bağışlamasını diler, tövbe ederim.” (Buhârî, Daavât 3; İbni Mâce, Edeb 57)

 

Tövbenin belli bir zamanı yoktur. İnsanın ne zaman öleceği belli olmadığı için ilk fırsatta tövbe etmelidir. Bazı rivayetlerden anlaşıldığına göre, en güzel ibadet zamanı olan seher vakti kalkmalı, Allah rızası için iki rekât namaz kılmalı, sonra da tövbe ve istiğfar etmelidir.

Allah Teâlâ’nın emirlerine herkesten çok uyan Peygamber Efendimiz (asm), ayet-i kerimelerdeki tövbe emrine uyarak, günde yetmiş defadan fazla tövbe ederdi. Bir sonraki hadis-i şerifte görüleceği üzere, günde yüz defa tövbe ettiği de olurdu.

Hadis-i şeriflerde çoğu zaman yetmiş veya yüz rakamı çokluğu, fazlalığı anlatmak için (kesretten kinaye olarak) kullanılır. Peygamber Efendimiz (asm) de günde yetmiş veya yüz defa tövbe ettiğini söylemekle Cenâb-ı Hakk’ı çok andığını belirtmiş olabilir.

Resûl-i Ekrem Efendimiz’in günah işlemekten korunduğunu, dolayısıyla onun hiçbir günahı bulunmadığını biliyoruz. Buna rağmen onun her gün birçok defa tövbe etmesinin sebebi, ümmetine tövbe ve istiğfarın önemini göstermek ve hiçbir kimsenin Allah Teâlâ’ya, onun layık olduğu şekilde ibadet edemeyeceğini belirtmektir.

- Ne kadar tövbe etmeliyim?

Peygamberler, Cenâb-ı Hakk’ı en iyi bilen ve tanıyan kimseler oldukları için, ona herkesten çok ibadet ederler; herkesten çok şükrederler ve ona gerektiği şekilde ibadet edemediklerini itiraf ederler. Peygamber Efendimiz (asm) de yeme, içme, yatma, uyuma, eşleriyle beraber olma gibi mübah işlerle meşgul olurken veya ümmetinin çeşitli problemleriyle uğraşırken Allah Teâlâ’yı gerektiği şekilde zikredip düşünemediği için tövbe ve istiğfar ederek ondan af dilemektedir. Nitekim hadisimizin bir başka rivayetinde Resûl- Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Benim de kalbime gaflet çöküyor. Ben de Allah’a günde yüz defa istiğfar ediyorum.” (Müslim, Zikir 41).

Bu durum karşısında bizim şöyle düşünmemiz gerekmektedir:

Benim sevgili peygamberim, hiç günahı olmadığı halde her gün bu kadar tövbe ederse, günahlara boğulmuş olan ben binlerce defa tövbe ve istiğfar etmeliyim. Hiç olmazsa Efendim’in bu sünnetine uyarak her gün yüz defa tövbe ve istiğfar etmeye çalışmalıyım.

İstiğfar, Allah Teâlâ’ya “Rabbim, beni bağışla!” diye dil ile yalvarırken, bedeni günahlardan uzak tutmaktır. Kulun yapacağı budur. Allah Teâlâ’dan umulan ise istiğfar eden kulunu mağfiret edip bağışlaması, daha açık bir ifadeyle, onu cehennem azabından korumasıdır.

Hz. Ali’nin dediği gibi, dünyada Allah Teâlâ’nın azabından kurtulmanın iki yolu bulunmaktadır. Bu yollardan biri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in varlığıdır. Ne yazık ki onun vefatıyla bu fırsat elden kaçmıştır. Geriye sıkı sıkı tutunulması gereken tek yol kalmıştır; o da istiğfardır. Şu ayet-i kerime bu gerçeği dile getirmektedir:

“Sen onların içlerinde bulunduğun müddetçe Allah onları azaba uğratmayacaktır. Onlar bağışlanmalarını dilerken, Allah kendilerine azab etmez” (Enfâl, 8/33).

Allah Teâlâ’nın kullarına olan merhametini bütün genişliğiyle ortaya koyan bu ayet-i kerime ne ümid verici, değil mi?! Kullarına karşı böylesine şefkatli bir Rabbi olan insan, nasıl ümitsizliğe kapılabilir? Bu ayet-i kerimede, Allah’dan bizi bağışlamasını dilediğimiz sürece azaba uğramayacağımız vaad edilmektedir. Elimizde böylesine sağlam bir garanti varken niçin ümitsiz olalım ve niçin istiğfar etmeyelim?

Özetleyecek olur isek;

1. İnsan her gün kendini hesaba çekmeli, yaptığı hataları ve günahları bulmaya çalışmalıdır. Sonra da bu günahları düşünerek Allah Teâlâ’ya yönelmeli ve ondan kendisini bağışlamasını dilemelidir.

2. Hz. Peygamber’in Allah Teâlâ’ya karşı ne büyük bir saygı beslediği ve bu hususta ümmetine örnek olduğu görülmektedir.

3. Peygamber Efendimiz (asm) günah işlemekten korunduğu, gelmiş geçmiş bütün kusurları bağışlandığı halde günde yetmiş defadan fazla tövbe ederse, günah çukuruna batmış olan bizlerin her gün en az onun kadar tövbe etmemiz gerekir.

4. Tövbe, Müslümanın yenilenme ve temizlenme imkânıdır. Kullar için büyük bir nimettir. Son nefese ve kıyamet koptuğu ana kadar tövbe kapısı açıktır.

İkinci Hadis-i Şerif

Egarr İbni Yesâr el-Müzenî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

« يا أَيُّها النَّاس تُوبُوا إِلى اللَّهِ واسْتغْفِرُوهُ فَإِنِّي أَتُوبُ فِي اليَوْمِ مِائَةَ مَرَّةٍ »

“Ey insanlar! Allah’a tövbe edip ondan af dileyiniz. Zira ben ona günde yüz defa tövbe ederim.” (Müslim, Zikir 42; Ebû Dâvûd, Vitir 26)

Hadis-i şerif “Ey insanlar!” diye başladığına göre bütün insanların tövbe ve istiğfara davet edildiği anlaşılmaktadır. Bazı âlimler “Hepiniz Allah’a tövbe edin, ey müminler!” (bk. Nur, 24/31) ayet-i kerimesine bakarak “Ey insanlar!” hitabıyla yine müminlerin kastedildiğini söylemişlerdir.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem tövbe ve istiğfar edilmesini tavsiye ederken “Ey insanlar” hitabıyla herkesi, her mümini hedef aldığına göre, manevi durumu ne olursa olsun, bütün insanlar Cenâb-ı Hak’tan bağışlanma dilemeye mecburdur. Çünkü hiçbir varlık ona karşı yapması gereken görevlerini ve kulluk borcunu layıkıyla yapamaz. Yapamayınca da ondan kusurları sebebiyle af ve mağfiret dilemesi bir kulluk görevi olur. Tövbe ve istiğfar insanın kendisini ve kusurlarını, Rabbini ve onun yüceliğini tanıması, Rabbine muhtaç olduğunu itiraf etmesi ve böylece manen yükselmeyi arzu etmesi anlamına gelmektedir.

Birinci hadiste Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in günde yetmişden fazla tövbe ve istiğfar ettiği rivayet edilmişti. Bu hadis-i şerifte tereddütsüz bir rakamla günlük tövbe ve istiğfarının yüz olduğu belirtilmiştir.

Bu ve bundan önceki hadis, Ümmet-i Muhammed’in tövbe etmekle görevli olduğunu, itiraz edilemez örneğimiz Hz. Peygamber’in (asm) tatbikatı ile göstermektedir. Hiç kimse Peygamber’den daha üstün bir mevkide bulunmadığına göre, herkesin tövbeye ihtiyacı vardır.

Özet olarak; istiğfarın belli bir sayısı yoktur. Yetmiş ve yüz rakamları çok istiğfar edilmesi gerektiğini belirtmek için söylenmiştir. Bizim için tövbe ve istiğfarın asgari rakamı yüz olmalıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 91
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun