Muta nikahı ahad haberle mi neshedilmiş?

Tarih: 26.07.2024 - 20:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Muta nikahının hükmünün mensuh olduğunu kabul ediyor ehli sünnet fukahası biz de kabul ediyoruz elbette.
- Ancak Hz. Peygamberden muta’yı yasaklayan hadisler haber-i vahid ile gelmiş ve büyük sahabilerin (Mesela bk: Cabir bin Abdullah, İbn-i Mesud, Amr b. Hureys, Ebu Said El Hudri, Ebubekir kızı Esma..) peygamberimizin ölümünden sonra mut’a nikahını helal saydığı sabittir.
- O halde Peygamber bunu yasakladıysa bu bilinirdi. Bilinen bir şey de tartışılmazdı ve sahabide ihtilaf çıkmazdı. Hz. Peygamber nesh etmiş fakat bu sahabiler neshi duymamış hiç mantıklı mı?
- Sonradan Buhari’de Müslim’de 1-2 rivayet gelse bile bunlar Ahad Haber dolayısıyla nasıl bilinen bir hüküm nesh olmuş olabilir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu konuda gördüğümüz kadarıyla Ehl-i Sünnet tefsir alimleri ikiye farklı görüşte bulunmuşlar.

Bir kısmı ayette “istimtâ‘” kelimesinden maksadın normal nikâh olduğunu söylerken diğer bir kısmı ise neshedilmiş muta nikâhı olduğu görüşüne sahiptir. Ayetin normal nikâhtan bahsettiğini söyleyenler çoğunluğu teşkil etmektedir.

Dolayısıyla bu görüşe göre Nisâ suresi 24. ayet, muhkemdir. Yani hiçbir şekilde neshe uğramamıştır.(1)

Onları farklı düşünmeye sevk eden şey, bu kelimeye “nikâh” ve “mut‘a” şeklinde verilen anlamlardır.

Ayete nikâh manası verilirse nesh diye bir şey olmaz. Âlimlerin çoğunluğuna göre de hüküm budur.

Ayete muta manası verilirse o zaman da miras, talak, iddet ve diğer birçok ayetle neshedildiğini söylemişlerdir.(2)

Muta, İslam öncesi Arap toplumunda uygulamada olan birçok nikah türünden biridir. Cahiliye toplumunu İslam toplumuna dönüştürmeyi hedefleyen Kuran, yirmi üç yıllık inşa süreci içerisinde tüm yanlış inanç ve uygulamaları ortadan kaldırmıştır.

İslam, muta nikahını yasaklama hususunda tedricilik metodunu uygulamıştır. Yani muta nikâhı, İslam toplumunun inşa süreci içerisinde belli aşamalardan sonra tamamen haram kılınmıştır.

Ehl-i Sünnet müfessirleri, muta nikâhının Kuran’dan çıkarılmasının mümkün olmadığı görüşünü ortaya koymaktadır.

Buna göre Nisa Suresi 24. ayet, muta ile ilgili değil daimi nikâhla alakalıdır. Eğer bu ayet, muta ile ilişkilendirilecek olursa diğer birçok ayetle çelişkili bir durum ortaya çıkacaktır.

Demek ki, alimlerin çoğunluğunun görüşü, bu ayetin sahih nikâh hakkında nazil olduğu yönündedir.

Muta İslam’ın ilk yıllarında haram kılınmamış, cahiliye dönemi uygulama devam ediyordu. Hz. Peygamber (asm) ve ashabı kiram, Mekke’nin fethi esnasında şehirde bulunurlarken, Mekke kadınlarının süslenerek dışarı çıkması, sahabenin Hz. Peygamber (asm)’e bekârlıktan şikâyet etmelerine sebep olmuştur. Bunun üzerine Hz. Peygamber’de o kadınlarla muta yapılmasına izin verdiği nakledilmektedir. Ancak Hz. Peygamber daha Mekke’den çıkmadan mutanın kıyamete kadar Allah tarafından haram kılındığını ilan etmiştir.

Aralarında İbn Abbas ve İmran b. Husayn’ın da bulunduğu bir grup ise mutanın nesh olunmadığı görüşündedir. Fakat İbn Abbas, vefatından önce Hz. Peygamber’in yasaklayıcı hadislerine muttali olduğu için görüşünden dönmüştür.(3)

Üzülerek ifade edelim ki, bu ayet, Hz. Peygamber (asm) sonrası dönemlerde, Şiî Caferî müfessirler ve alimler tarafından zorlama yorum ve sahih olmayan nakillere dayanılarak güya muta nikâhı şeklinde yorumlanmıştır. Bu nedenle de Caferî mezhebi, muta nikâhını günümüze kadar sürdürmüş ve uygulamıştır.

Lakin Kuran’ın inşa ettiği toplum içerisinde muta nikâhına yer yoktur. Çünkü bu uygulamanın sosyo-kültürel ve psiko-teolojik birçok sakıncası bulunmaktadır. Bu sakıncaları görmezden gelip mutayı ideal bir nikah olarak sunmak, birçok probleme kapı aralamak olacaktır.

Özetle söylemek gerekirse, muta nikahı hem ayetlerle hem de hadislerle haram kılınmıştır.

İlave bilgi için tıklayınız:

MUT'A (nikahı)...

Kaynaklar:

1) Ebû Ubeyd, en-Nâsih; en-Nehhâs, Meâni’l-Kur’ân, II, 59-60; en-Nehhâs, Kitâbü’n-Nâsih, s. 105-106; Ebü’l-Ferec Bağdâdî, Nevâsihu’lKur’ân, s. 327-329.
2) Kaynaklar ve deliller için bk. Sünni Müfessirlere Göre Mut‘a Nikâhı, Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,  (2017/11), s. 207-237.
3) Bk. Taberî, Câmi‘u’l-Beyân, VI, 588; Zeccâc, Me‘âni’l-Kur’ân ve ‘İrâbüh, II, 38; Zeccâc, Me‘âni’l-Kur’ân ve ‘İrâbüh, II, 38; Mâturîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, III, 145; Nehhâs, Me‘âni’l-Kur’âni’l-Kerîm, II, 59-60; Cessâs, Ahkâmü’l-Kur’ân, II, 208; Nesefî, Medârik, I, 246; Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl, I, 209; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-‘Azim, III, 427; Muhyiddîn Şeyhzâde, Hâşiyetü Şeyhzâde alâ Tefsîri’l-Kâdı el-Beyzâvî, Hakikat Kitabevi, İstanbul 1995, II, 126; Muslihuddîn Mustafa b. İbrahim er-Rûmî el-Hanefî, Hâşiyetü İbni’t-Temcîd, Birinci Basım,Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, Beyrut 2001, VII, 111;  Âlûsî, Rûhü’l-Me‘ânî V, 5.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun