Mezarlıklarda ücret / para karşılığı Kur'an veya Yasin okumak caiz midir? Bir de Kur'an öğreten hocaya, hatim bittikten sonra altın, yiyecek veya hediye veriliyor, günah değil mi?

Tarih: 31.01.2007 - 16:43 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kur'ân-ı Kerîm'i tilavet etmek (okumak) büyük ibâdetlerden biridir. Cenâb-ı Hak muhtelif âyetlerde Kur"ân-ı Kerîm'i tilavet eden kimseleri medh ve sena ederek, büyük mükafatlarla mükafatlandıracağını vadediyor. Peygamber (sav) de Kur'ân-ı Kerîm'in her harfi için on hasene olduğunu müjdeliyor. Yalnız başkası için Kur'ân-ı Kerîm'i tilavet etmek hususunda ihtilâf vardır. İmam Şâfi'î ile birçok ashab; "namaz, oruç ve zekât gibi ibâdetler başkası için caiz olmadığı gibi tilavet de başkası için caiz olmaz" diyorlar (Muğni'l-Muhtac, III/70)

Hanefî ulemâsı ile Şâfı'i ulemâsının bir kısmı, duaya kıyas etmek suretiyle başkası için Kur'ân-ı Kerîm'i okumak caizdir diyorlar.

Ancak Şafiî mezhebine göre kabristanda ve meyyitin yanında Kur'ân-ı Kerîm'i okumak rahmetin inmesine vesile olduğu gibi, birisini kalbden hatırlayıp okunan "Kur'ân-ı Kerîm'in sevabı kadar filan adama ver." diyerek dua etmek de hatırlanan adamın (kimsenin) rahmete mazhar olmasına vesile olur. Ve bu takdirde tilavet ücreti alınabilir (Tulıfetü'l-Muhtac, VI/158)

Ama Hanefi mezhebinde ise ta'at ve ibâdet karşılığında ücret almak haram olduğundan, Kur"ân-ı Kerîm'i menfaat karşılığı okumak caiz değildir. Ücret alan da mesul, veren de mesuldür. Peygamber (sav) şöyle buyuruyor:

"Kur'ân-ı Kerîm'i tilavet ediniz. Fakat karşılığında ücret alıp menfaat sağlamayınız."

Ancak Hanefi mezhebinin son âlimleri ezan, imamet, va'z ve Kur'ân-ı Kerîm öğretmek mukabilinde ücret almaya cevaz vermişlerdir. Çünkü ücret mukabilinde muayyen kimselere bu vazife yaptırılmazsa vazife aksaklığı olacak ve şeair-i Islâmiyyenin ortadan kalkmasına sebep olacaktır. (el-Fıkh 'ala'l-Mezahibi'l-Erbaa, III/127)

Peygamber (sav)'in zamanında ölü için Kufân-ı Kerim okunduğuna dair sahih bir hadîs vârid olmamıştır. Ancak yukarıda belirttiğim gibi Hanefi ulemâsı, duaya kıyasla, ölmüş olan kimse için okunur diye hüküm etmişledir.

Hülasa: Hanefi mezhebinde imamet, ezan ve tedris dahil, her ibâdet mukabilinde ne ücret alınır, ne de verilir. Übey bin Ka'b diyor ki: Birisine Kur'ân-ı Kerîm'i öğrettim. O da bana bir yay hediye etti; durumu Peygamber'e (sav) naklettim. Bu münasebetle Peygamber (sav) buyurdu ki: "Almışsan, ateşten bir yay almış olursun." Bunun üzerine yayı geri çevirdim. Peygamber (sav) bir hadîsinde de şöyle buyurmuştur:

"Kur'ân-ı Kerîm'i okuyunuz ve dileklerinizi Allah'a götürünüz. Sizden sonra öyle kimseler gelecek ki Kur'ân-ı Kerîm'i okuyacak ve halka el açacaklar."(Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/428)

Fakat ulemâyı müte'ahhirîn, (Hicretten üç yüz yıl sonra gelen ulemâ) beytü'l-malın (devlet hazinesinin) yardımı kesilip dine bağlılık gevşedikten sonra, imamet, ezan ve tedris gibi İslâm'ın şi'arı sayılan ibâdetler mukabilinde ücret verildiği takdirde bunların ihmale uğrayıp ortadan kalkması endişesi ile ücret almaya ve vermeye cevaz vermişlerdir. (Resail-i İbn'i Abidin, s.158)

Ama İslâm'ın şi'arı değil, şahsi ibâdet sayılan Kur'ân-ı Kerîm tilavet etmek gibi bir ibâdet mukabilinde asla ücret almak ve vermek caiz değildir. (İbn'i 'Abidin, V/34-35) Maalesef zamanımızda para ve çıkar için öyle şebekeler kurulmuş ki, ses sanatkârlarına rahmet okutuyorlar, halkı soyup soğana çeviriyorlar.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun