Mecburiyet halinde yatakta oturarak namaz kılmakta bir sakınca var mıdır?

Tarih: 22.07.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ayakta duramayacak kadar hasta olan birisi, yatakta ima ile namaz kılabilir. "Bir hasta takatine göre namaz kılmakla mükellef olur. Mesela, ayakta durmaya asla gücü yetmeyen veya ayakta durması hastalığın uzamasına veya artmasına sebep olcağı anlaşılan bir hasta oturarak namaz kılar." Görüldüğü gibi oturmak daha güzel olur, ama sandalyede kılmanın da bir zararı yoktur.

Ayakta durmak namazın farzlarından biridir ki, buna kıyam diyoruz. Bu nedenle ayakta durmaya gücü yeten birinin, ayakta durmadan kıldığı namaz olmaz.

Ancak rahatsızlığı olan ve ayakta duramayan veya rahat oturamayan birisi, oturarak veya ayakta durmadan namazını kılabilir.

Efendimiz (sav) Hazretleri nafileleri deve üzerinde kılmış, farzları da yerde kılmaya dikkat göstermiş; ancak yerde kılmak mümkün olmadığı takdirde deve üzerinde kılınacağına işarette bulunmuştur.

Yerin çamur olması, kafilenin beklememesi, binek hayvanın huysuz olup kaçması,.. gibi durumlar yere inmemeye özür olarak gösterilmiştir.

Bu noktadan bakılınca yerde oturmakta veya ayakta durmada zorlanan birisinin sandalyede namaz kılmasının bir sakıncası olmadığı söylenebilir.

Namaz kılarken huzurlu olmak da çok önemlidir. Eğer otururken ızdırap çekiyorsa, sandalyede daha rahat edecekse, sandalyede oturarak namaz kılabilir.

Sandalyede namaz kılacağı vakit ima ile kılar.

İmâ, namazda rükû ve secde yerine başla işaret etmektir. Bu şekilde namaz kılan kişi rükû için başı biraz eğer, secde için ise rükûdan biraz daha fazla eğer. Secdede başını yere koyamayan kimsenin, bir şeyi başına kaldırarak ona secde etmesi caiz değildir. Böyle kişi imâ ile namaz kılar.

Buna göre, oturarak namaz kılamayan, sırt üstü yattığı yerde imâ eder. Bir kişi ayakta durmaya gücü yettiği halde, rüku ve secdeye gücü yetmiyorsa, ayakta veya oturarak imâ edebilir; ancak oturarak imâ etmesi daha uygundur.

Hanefilere göre, başı ile imâ yapamayacak derecede hasta olan kimsenin namazı kazaya kalır. Aklı başında olduğu ve ilâhî hitabı anladığı sürece bu böyle devam eder. Ancak bazı Hanefî hukukçuları bu durumda kazaya kalan namazları bir günlükten fazla olursa, aklı başında bile olsa, kazanın gerekmediğini söylemişlerdir. Onlar bu konuda güçlüğü kaldırma prensibine dayanırlar (el-Kâsânî, Bedai, I, 105 vd.; ez-Zühaylî, el-Fıkhu`l-İslâmî ve Edilletuh, Dimaşk, 1404/1984, I, 639)

Çoğunluk İslâm hukukçularına göre ise, başı ile îmâ yapamayan kimse gözü ile (taraf) hatta kalbiyle imâ yaparak namazını kılar. Aklı başında olduğu sürece namazını kazaya bırakamaz.
 
Özetle, hastanın namazında kolaylığın sınırı; Hanefilere göre başıyla ima, Mâlikilere göre, göz veya sadece niyetle ima, Şafii ve Hanbelilere göre ise, rükünlerin kalble izlenerek yerine getirilmesidir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun