Kaza ve Kader İnancının, âmentü İçinde Yer Almasının Hikmeti Nedir?


Kaza ve Kadere îman, aslında imanın son hududunu gösteren, hal ve vicdanla ilgili çok ince bir mes`eledir. Mü`min kadere, hayır ve şerrin Allah`tan olduğuna îman ile, her şey`i, hatta nefsini ve fiillerini bile Cenâb-ı Hakk`a verir. Bu durumda, mes`uliyetten kaçmaması için karşısına cüz`-i ihtiyârî çıkar. "İstek ve iradenle yapıyorsun, o halde mes`ulsün" der. İnsan cüz`-i ihtiyârîsine dayanıp yaptığı iyilik ve kemâlâtı nefsine mâl edip mağrur olacakken, bu sefer de karşısına kadere iman çıkar. "Haddini bil, yapan sen değilsin. Yapan ve yaratan, takdîr ve irâde eden Allah`tır" der. Görüldüğü gibi, kader nefsi gururdan, kibirden kurtarmak; cüz`-i ihtiyarî de mes`uliyet ve mükellefiyetten kaçmasına fırsat vermemek için îmanın esasları arasına dahil olmuşlardır. Bunun aksi, yani, insanın mes`uliyetten kurtulmak için kadere yapışması; yaptığı iyilik ve hasenelerle gururlanması için de cüz`-i ihtiyarîye sarılması, kadere îmanın sır ve hikmetine aykırıdır.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun