KAŞ VE TÜY YOLMA

Kaşlarının arası bitişik olan bir kadın, sadece bitişen yerlerdeki tüyleri çekebilir mi? Yüzdeki ve özellikle de bıyıklardaki tüyleri, ayrıca bacaklardaki kılları yolabilir mi?

Allah Rasûllü Efendimiz (s.a.s.) kaşını incelttiren kadına ve bu işi yapana lânet etmiştir. Fakat bazı Islâm alimleri, kadının yüzünde anormal olarak (çeşitli hormon bozukluklarından ötürü) biten kılları, kadının kocanın izniyle koparabilir, çünkü bu Allah`ın normal olarak yarattığı ve görmek istediği yaratılış biçimini; yani fıtratı değiştirmek değil, çeşitli hastalıklardan ötürü bozulan kadınlık fıtratını düzeltmek anlamını taşır, demişlerdir. Kadın böylece, eğer istiyorsa, kocanın süslenme arzusunada uymuş olur. Ibn Âbidîn, bu tür anormal kılları yolmâk, bu maksatla yapılırsa müstehaptır, der. Ayaklardaki anormal kılları yolmak için de aynı şey söylenir. Yalnız bunları başkalarına güzel görünmek için yapmak haramdır.


Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+

Yorumlar

zehra84779

Zulme sessiz kalan zulme müstehaktır. insan önce kendi nefsini yoklamalı zira en büyük düşman nefsimizdir. israilin yaptıkları canımızı yakıyor evet ama müminler birlik olsalardı, yek vücut kim kime zarar verebilirdi. Şu an bir mümin kardeşim acı içindeyse bunun tüm vebali bizim boynumuzadır. Allah hakkını bizden de soracaktır. Sakın kimse biz ne yapabiliriz demesin. Başta ben dahil olmak üzere büyük çoğunluğumuz korkuyoruz. Allah a iman ettik diyoruz ama Allah a güvenmiyoruz. 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
e143040

bu yazı ne yalan soyliyeyim bana hic de sicak gelmedi. ruhumu oksamadi. ve bu yaziyi 4bin küsür insan okumus ve daha da okur. emin degilim(hem ben kim oluyorum ki?) ama bu yazi sorularla islamiyetin sitesinde yayinlanmamliydi. yayinlanmis olsa bile, mesuliyetin yazarina ait oldugu belirtilip yazarin adi da yazilmaliydi. sebebi ise kurani bir yaklasim bulamiyorum icinde. bulan varsa bana anlatabilir mi?
evet gayret ve caba eksikligine geri kalmisligimiza yapilan vurgu güzel. ama zalimin karsisinda baska bir zalim daha cikarmayi hangi ayet emrediyor. ezilmek zulüm altinda kalmak cok mu hosumuza gidiyor? hayir ama yol bu yol olsaydi 6000 ayetten sadece birinde ben bu vurguyu görürdüm. ha ben buna kabil mi degilim. dogrudur. oyleyse gören göstersin ve beni aydinlatsin.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
romedi

İsrail amansız bir tutkuyla kendisine vaad edilen feci akibete doğru hızla yuvarlanıyor.
Demek ki yazgı böyle bir şey! Vakti gelince kendi ayaklarınla ölüm vadisine koşuyorsun?
Zaten ilahi bir yasadır, bir kavim helak edilmeyi hak ettiğinde, Allah mücrimlerden ve fasık sefihlerden basiretsiz idareciler verir. O idareciler onları yavaş yavaş helake götürür:
?Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz? (İsra, 16)
Maalesef çok geniş dünyevi imkanlara ve teknolojik bir üstünlüğü sahip olmalarından dolayı İsrailoğulları şımarmış durumdalar. Daha doğrusu onlar adına hareket eden siyonistler? Kimsenin gücü kendilerine yetmez sanıyorlar. Ve sanıyorlar ki, kendilerini denizden geçiren Rableri hala onlarla beraberdir. Oysa o gün onlar mazlum bir halk idiler. Bugün ise İsrail, Firavunlar Mısır?ı, Filistinliler ise o yurdun mazlum ?İsrail oğulları? olmuşlar?
Filistinlileri selamet sahiline çıkaracak ?deniz yarılması?nın gerçekleşmesi de an meselesi? Onlar da tıpkı huyunu kaptıkları ve suyuna gittikleri Firavun (zaten Firavn güç ve kudret sahibi olmak demektir ki, bugün İsrail dünyanın bir numaralı güç ve kudrete sahibi ülkesidir) ve ordusu gibi ilahi hışma doğru sürüklenip gidiyorlar.
Onları bekleyen ?akıbet?, Tevrat?ın da belirttiği gibi topyekûn bir imhadır. ?Gargat ağacı? ?ki mağaraların yani yerin altına saklanmış gizli ve acayip güçler demektir (bir tür manyetik yelektir ki giyene kurşun isabet etmiyor ve onu dijital taramalardan ve gözlerden saklıyor) inşallah ilerde onu biraz açacağım- bile onları kurtaramayacak?
* * *
Koştukları akıbet nasıl bir akıbet mi? İşte Tevrat?tan bir paragraf:
?Yehuda?da (Telaviv) bildirin ve Yeruşelim?de (Kudüs) işittirin ve deyin; Memlekette boru çalın; yüksek sesle bağırın. Ve deyin: Toplanın da duvarlı şehirlere girelim. Siyona doğru bayrak kaldırın; kaçıp sığının, durmayın; çünkü ben Şimalden (Kuzeyden) üzerinize büyük bela ve kırgın (katliam) getireceğim. İşte aslan sık ormanından çıktı. Ve ?milletleri helak eden? (cengâver) yola düştü; şehirlerin harap olsun ve onlarda oturan kalmasın diye senin diyarını viran etmek için yerinden çıktı? (Yeremye Bab 4, Pargraf 3)
Şimdi de şu hadis-i şerife bakın:
?Öyle ki Yahudiler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak ama ağaç ve taş dile gelerek 'Ya Müslim! Ey Allah (c.c.) kulu! Gel, bak benim arkamda Yahudi var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır, diyecek. Sadece 'gargat' ağacı bunu söylemeyecek çünkü o Yahudi ağacıdır? buyruluyor. (Sahih-i Müslim, Kitab-ul Fiten H. 2239).
İşte hiçbir ikazı dinlemeyen, dünyayı takmayan İsrail?in akıbeti bu!
Peki bu akıbetin başlarına geleceğini kabul etsek bile, bunun şimdi olacağının garantisi ne?
Tevrat?ın şifresindeki açılımlar!
* * *
İsrail oğullarının, kıyamet kopmadan önce, kendilerine son defa verilen ?iktidarı? (devlet olma) şansını kötüye kullanacakları, bölgede fesat ve bozgunculuk çıkaracakları, sonuçta da tüm insanlığın onayı ile kozmik bir imhaya uğratılacakları haber veriliyor. Adeta, insanlığın, beşerin bünyesini sarmış kanserli hücrelerin temizlenmesi gibi insanlık vücudunun bu habis hücrelerden temizleneceği haber veriliyor.
Bu hem Tevrat, hem Kur?an, hem de hadis-i şeriflerce onaylanıyor. Onun ne zaman olacağını ise Tevrat?ın şifresi belirliyor.
Kur?an?ın ifadesiyle ?ahiret vadi? geldiğinde (İza cae va?dü?l-ahireti), İsrail oğullarının bir kere daha Nebukadnazar dönemindeki gibi topyekûn bir katliama uğrayacaklarını İsra Suresi?nde net ve açık bir şekilde haber veriyor.
Tabii ki burada asıl mesele, ?ahretin va?di? tabirinin, bir tarihle ilintilendirilmesidir. Yani onun bu dönemde ve bu zamanda olup olmadığını nereden bileceğiz?
Bu noktada da Tevrat?ın Şifresi adlı kitaptan net işaretler bulabiliyoruz:
Tevrat?ın şifrelerini çözmek için iki Rus matematik profesörü tarafından yapılmış bir hesaplama programına ?günlerin sonu? ifadesi verildiğinde (5756) 1996, ?armageddon? (insanlığın son büyük savaşı) kelimesi verildiğinde 2000, nihayet ?Kudüs eksenli atomik savaş? ifadesi verildiğinde ise (5766) 2006 tarihine denk gelen rakamlar çıkmaktadır. İsrail?i helak edecek hadiselerin başlangıcı olarak 1996 yılı verilir. Sonra bu sürecin 2006?ya kadar değişik süreçlerde tırmanarak devam edeceğini ve 2012 yılı itibarıyla da düğmeye basılacağı zaman olarak ortaya çıkar?
Esasında bu akıbeti onlar bizden daha iyi biliyorlar. O yüzden de o büyük hadisenin (hadislerde geçen yevmü?l-melhame) öncesindeki olayların dizilişine müdahale ederek sonucu kendi lehlerine çevirmeye çalışıyorlar.
O büyük imha hareketi, üç sembolik şahsın (Muhammed (asv), -yani Müslüman Araplar ? Musa (as), (yani Yahudiler), Nuh?un çocukları (yani Türkler) kavgası gibi aktarılmış. Hz. Muhammed (asv) ayette ismen değil ?abd? (=kul )olarak geçer. Çünkü o hadiselerin cereyan edeceği zamanda Araplar ?bugün olduğu gibi- kendi adlarına konuşabilecek dirayette ve kabiliyette olmayacaklar. Musa (as) bir kere kendi adıyla, bir kere de Beni İsrail olarak geçer? Bu demektir ki Yahudiler kendi haklarını savunabilecekleri durumda oldukları halde ayrıca da yeryüzüne dağılmış çocuklarından yardım ve destek alacaklar.
Hz. Nuh ise kendisi olarak değil, zürriyetinden gelenlerle anılır. Nuh?un çocukları, şükretmeye çağırılırlar? Bu da demektir ki, Türkiye o hadiseye bulaşmamak için azami gayret sarf edecek ve etmeli. Ama neticenin belirlenmesinde asıl görevin ona verileceği ve şereften dolayı da şükür etmesi gerektiği vurgulanır. Sonra da o akıbetin nasıl gerçekleşeceği anlatılır.
Denilir ki size iki kere iktidar (devlet olma şansı) verdik. Bunların bikinicisi gerçekleşip de siz bozgunculukta haddi aşınca ( haddi aşmak; kendilerinden olan peygamber ve liderleri ve farklı inanan din kardeşlerini öldürmek demektir) biz de üzerinize acımasız kullarımız gönderdik. Güney Irak?ta kurulu Babil krallığı kuzeydeki İsrail devletini ve Kudüs?teki Süleyman mabedini yıktı, kuzey Irak?ta kurulu Ninova krallığı da Yehuda?yı yıkıp yok etti.
Ayet, İsrail oğullarına hitaben, diyor ki, ?biz daha sonra sizi oğullar ve mal mülk ile destekleyeceğiz, sizi o bölgede nefer olarak çoğaltacağız ve siz, sizin devletinizi yıkanlardan intikam alacaksınız.? İşte bugünkü Irak?ın hali de o rövanşın alındığını gösteriyor.
Sonra diyor ki ?ahiret vadi geldiğinde biz yine üzerinize acımasız kullar göndereceğiz. Yine mescide (Kudus yahut belki de yeniden inşa etmek için çabaladıkları Süleyman Mabedi?ne) girecekler ve bu kere öncekinden de beter cezalandırılacaksınız?.? (İsra, 1-8)
Bu cezalandırmanın nasıl bir şey olacağının ipuçlarını da yine Tevrat veriyor. Nitekim Tevrat?ın herhangi bir yerinde ?atomik soykırım? veya ?dünya savaşı? ifadesi geçiyorsa mutlaka Kudüs ile birlikte anılmaktadır. Çünkü Kudüs, ?lanetli? İsrail oğullarına haram kılınmıştır. Onları helak edecek ilahi gazap, onların Kudüs?ü yeniden ele geçirmeleri üzerine vaki olacak. İşaya?da Kudüs?ün adı Ariel diye isimlendirilmiş ve Ariel adı lanetlenmiştir. Şöyle ifade edilir: ?Lanet olsun sana Ariel! Ey Davud?un yerleştiği şehir Ariel!?
Yeremya ise, Kudüs'ü, İsrail'in ?boşadığı kadın? diye tarif eder ve ona yeniden dönmesi kesinlikle haram kılar. Şöyle der Yeremya Bab 3, parağraf 1?de:
?Bir adam karısını boşar ve yanından gidip başka birisinin karısı olursa (Yani sizin elinizden çıkıp Müslümanların şehri olursa) adam olan o kadına bir daha döner mi? O diyar onlar için murdar ve haram olmaz mı??
İşte İsrail Kudüs?ü işgal edip onu başkent haline getirmesiyle fitili ateşledi. Takdir edileni mukadder kıldı. Halbu ki bir daha oraya dönmeyecek yahut en azından Kudüs?ü istemeyecekti. Ve tabi bir de kendine ?vekil? edinmeyecekti.
O Kudüs?ü alıp başkent yapmakla boşadığı kadına döndü ve sırtını Amerika?ya dayamakla da Allah?tan başka vekil edinmiş oldu. Ardından da 1996?ya iki ay kala kendinden olan lideri öldürdü? bunlar sembolik işaretlerdir. Diğer tüm dünyevi olaylar ve hadiseler ise o takdirin tezahüründen ibaret? Tabii sivil geminin Aşdod limanına çekilmesi de büyük bir işarettir ki ?Kuzey?den gelecek ?Arslan?ın yerinden kalkıp harekete geçtiğini haber veriyor. ?Tartan?ın Aşdod?a geliği yıl Aşur kralı (Anadolu?nun kralı) Sargon?un harekete geçtiği zaman olacaktır. İşaya, 20, 1)
Evet bugün artık, Tartan?ın (geminin) Aşdod?a (aşdod limanına) geldiği gündür. Bu, artık sonun başlangıcıdır.
Her bir hadisenin bir başlangıcı vardır. Gayeleri çaresiz insanlara yardım etmek olan ve dünyanın tüm halklarından temsilcilerin bulunduğu bir topluluğu taşıyan sivil bir geminin vurulup sonra da Aşdod limanına çekilmesi, bir işaret fişeğidir? Artık hüküm İsrail?in aleyhine olacaktır!
....
İşi nereye varacağını Allah bilir. Mevla görelim neyler/ Neylerse güzel eyler!
M. Ali Bulut

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
anonim1621

herkes alanında yahudilerden daha iyi olursa zafer gelir inşallah.son 200 yılda 1.4 milyon yahudi 200 ü aşkın nobel aldı ve almaya devam ediyor buna karşılık 1.4 milyar müslüman sadece 3 nobel aldı.herkes mesleğinde ilminde en iyi olmaya çalışmalı.benim hedefim(hayal demiyorum) 4.nobeli İslam alemine kazandırmak olacaktır bundan sonra inşallah.kaldıki 0 maneviyatlı yahudi azmedince dünyaya hükmedebiliyorsa,müslümanlar manevi kanadın yanına maddi kanadı da takına bırakın dünyayı uzaya bile hükmedebileceğini düşünüyorum.herkes kendisi için yaşamasın lütfen.biz hep simitçilikle,boyacılıkla uğraşan,gazete okumayı dünyaya ayak uydurma olarak gören bir ümmet olmamalıyız.yalnız anlaşılmasın tabiki simitçimiz boyocımız olacak bu haşa ne bir eziklip nede bir ayıptır demek istediğim biz ekseriyetle hep bu işleri yapıyoruz zaten bilim adamlarımız çok az,ve de maalesef uluslararası arenada yeterince etkili değiller.batı bizi adamdan saymıyor.bizde hep sermaye içerde dolaşıyor.biz hep birbirimize satıyoruz.çünkü ürettiğimiz şeyler bize hitap ediyor.teknoloji bilimi hep dışardan satın alaıyoruz karşılığında domates,hıyar veriyoruz.acı ama durum böyle arkadaşlar.öğrenmeyi sevelim en önemliside öğrenmeyi sadece para kazanmak için yapmayalım tamam para pulun olsun ama kulunda olsun arkadaşlar.maddiyat konusunda hep kendimizden fakir milletleri görelim bu bizim tokgözlü olmamızı sağlar.ama ilmi açıdan hep yükseklere göz dikelim.en yükseklere ulaştığımızda yarışacak millet bulamazsak bu sefer kendimizle yarışalım.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
babacan262

çaresi ollan şeyde aciz olmak, çaresi olmayan şeyde de yapmaya kalkmak kendine zulümdür. Bizler ümitvarız istikbal islam'ın olacaktır inşaallah ancak yatarak değil cehalet, fakirlik ve aramızdaki ihtilafları gidererek muvaffak olacağız

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
lekesiz

sağolun, dilinize sağlık...

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
talebe_nur146

Dediklerinize harfiyen katılıyorum ve Ebu Davud?un İbn Abbas?tan yaptığı rivayete göre, Hz. Peygamber(a.s.m) ) bir ay aralıksız öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarında, her namazın sonunda /sonuncu rekatta: "Semiallahülimenhamideh" deyince kunut yaptı(kunut: dua veya beddua okumaktır). Bu kunutta Beni Süleym?den bazı kabilelere; Ri?l?e, Zekvan?a ve Usayye?ye beddua etti, arkasındakiler de ?amin? dediler(bk. Ebu Davud, Salat, 345). hadisin doğrultusunda en azından sabah namazlarında kunut duasının tüm islam aleminde okunması gerektiğini düşünüyorum. Ama muhakkak kendimizi düzeltmek ve İttihad-ı İslamı kurmamız lazım. Yoksa Fiili dua olmadan okunacak kunutlar ve dualar zayıf kalırlar.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
deremde

Takva ve ahiret için ticaret yapılır. ibadeti genişletmek için ticaret yapılır. aile geçimi için, v.s. bu yüzden zenginlik bahis olmaz. zenginlik Allah'ın takdiridir çalışarak kazanılmaz.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun