HZ. OSMAN MÜSLÜMANLARIN SAFINDA

Resûl-i Ekrem Efendimiz, henüz açıktan halka peygamberliğini ilân etmemişti. Bu devrede de Hz. Ebû Bekir, son derece büyük bir cehd ve gayretle samimi dostlarına İslâmiyeti anlatıyordu.

Bir gün Hz. Osman'a da Müslümanlıktan bahis açtı ve onu alarak Resûl-i Ekrem Efendimizin huzuruna getirdi. Hazret-i Resûlullah, dâima tebessüm eden parlak bir simâya sahip Hz. Osman'a,

"Allah'ın ihsanı olan Cennete rağbet et. Ben, sana ve bütün insanlara hidâyet rehberi olarak gönderildim!" dedi. 

Rasûlullahın bu sâde, bu samimi ve bu i'câzkâr sözleri karşısında Hz. Osman âdeta kendinden geçer gibi oldu ve şehâdet kelimesi kendi kendine mübârek dudaklarından döküldü:

"Eşhedü en lâ İlâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah!"1

Sonra da daha önce Şam'dan dönerken gördüğü bir rü'yâsını Kâinatın Efendisine anlattı:

"Yâ Resûlallah, biz Muân ile Zerkâ arasında bulunduğumuz ve uyuduğumuz sırada bir münâdi: 'Ey uyuyanlar! Uyanın! Ahmet (a.s.m.) Mekke'de zuhur etti!' diye seslenmişti. Mekke'ye gelince sizi işittik!"2 dedi.

Yumuşak huylu, edeb ve hâyâ sahibi ve cömert bir zât olan Hz. Osman'ın da Müslümanlar safına katılması müşrikleri fazlasıyla tedirgin etti. Kabilesi ferdleri ona ezâ ve cefâya yeltendiler. Fakat o, her türlü ezâ ve cefaya göğüs gerdi ve hak bildiği yoldan zerre kadar inhirâf göstermedi.

Amcası Hakem bin Ebû'l-Âs, kendisini bir urganla bir direğe bağlar ve döverek şöyle derdi:

"Sen, atalarının dinini bırakır da sonradan çıkma bir dine özenirsin öyle mi? And olsun ki, tuttuğun bu dini bırakıp, tekrar atalarının dinine dönmedikçe seni salıvermeyeceğim."

Metanet âbidesi Hz. Osman'ın cevabı şu olurdu:

"Vallahi, ben hak ve hakikat dinini asla bırakmam!"

O, günlerce bu cefâ ve eziyetle karşı karşıya bırakıldı. Fakat zerre kadar îmânından taviz vermedi. Onun bu metaneti ve büyüklüğü karşısında sonunda amcası küçüldü ve onu salıvermekten başka çare bulamadı.3

Orta boylu, esmer tenli, güzel yüzlü, sık sakallı, gür saçlı ve iri yapılı olan Hz. Osman, fıtraten temiz ve nezih bir insandı. İçki içmeyi Cahiliyye Devrinde kendisine haram kılmıştı. Servetini Allah yolunda ve din uğrunda sarfetmekten zevk alan bahtiyarlardandı. Hafız-ı Kur'ân'dı. Geceleri, namazında bütün Kur'ân'ı hatmederdi.

Cennetle müjdelenen on sahabîden biri olan Hz. Osman, aynı zamanda Resûl-i Ekrem Efendimizin damadıdır. Önce Peygamberimiz (s.a.v.)'in kerimesi Rukiyye'yi aldı. O, vefât edince, Resûlullah onu bu sefer kızı Ümmü Gülsüm ile evlendirdi. Bu sebeple de "Zinnûreyn" lâkabını aldı.

Dipnotlar:

1. İbni Sa'd, Tabakât: 3/55
2. age.
3. age.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun