Kasden ve bilerek namazı zamanında kılmayan, neden kaza etmesi gerekir?
- Hocam bu yazılanlar ve iddialar doğru mudur; kılınmayan namazların kazası gerekir mi?
- Bir soru üzerine uzun yıllar kasten tutmadığı oruçları nasıl telafi edeceğini soran bir bayana verdiğim cevap üzerine bana, Diyanet’in, kasten kılınmayan namazların kazasının gerektiği hakkındaki fetvasını göndermiş. Tutarsız iddialar, şunun bunun kafasından çıkan düşünceler. Onlara diyorum ki Cevap: Ben Kur’ân’dan ve hadislerden aldığım bilgiyi sunuyorum. Benim kaynağım Kur’ân’dır, sünnettir. Peygamber döneminde kasten namaz kılmayan Müslüman var mıydı? Müslüman olan herkes namaz kılardı. Namazı kasten kılmayan, kültür itibariyle Müslümandır ama eylemli Müslüman değildir, yani inancını eyleme geçirmemiş olan Müslüman’dır. Kırk yaşında veya elli yaşında gelip Müslüman olan kişiden, Müslüman olmadığı zamanlarda kılmadığı namazları kaza etmesi istenir mi? Hayır, neden? Çünkü “İslâm olmakla daha önceki hataları silinmiş olur.”
- İşte mazeretsiz olarak namaz kılmayan, oruç tutmayan insan da bu ibadetleri yapmaya başladığı andan itibaren eylemli İslam’a geçmiş, inancını henüz yeni eyleme geçirmiş olan Müslüman’dır. Yeni Müslüman’ın, daha önce kılmadığı namazları, tutmadığı oruçları kaza etmesi gerekmediği gibi, yeni eylemli İslam’a geçmiş olan bu kişinin de bile bile kılmadığı namazları, tutmadığı oruçları kaza etmesi gerekmez. Bunu yıllarca ayrıntılı olarak yazdım, ama kim okur, kim dinler?
- Falan veya filan sitelerdeki modası geçmiş rivayetleri aktaranlar ne derlerse desinler. Siz bir de Şevkân’nin "Neylu’l-Evtâr"ına bakın. Fakat ille kılmak istiyorsanız kılın kardeşim, istediğiniz kadar kaza kılın, hesap edin, belki 1.000 vakit namazınızı kaza etmeniz gerekir. Eh ne kadar çok kılarsanız o kadar sevabı var. Size kim engel olabilir?
- Biz sadece dinin özünü anlatmaya çalışıyoruz, sade, hurafesiz dini anlatmaya çalışıyoruz, anlatabildim mi?
Değerli kardeşimiz,
- Namaz kılmayan, oruç tutmayan kimsenin dinden çıktığına dair düşünce Ehl-i sünnet alimlerinin büyük çoğunluğu tarafından reddedilen bir düşüncedir. Bu gibi düşünceler daha çok Hariciler gibi ehl-i dalalet fırkalarının düşüncesidir.
- Bir Müslümanın “eylemle gayri müslim” (ameli kâfir) olması şeklindeki deyim (bir küfrü ifade etmesi bakımından) gayriislamî bir kavramdır. Bazen alimler konuyu açıklamak için benzer ifadeler kullanmış olsalar da bu İslam literatüründe genel bir kavram değildir.
Bununla beraber, Müslüman birinin dinden çıkmasına mürted denir. Mürteddin eski günahlarının affı konusunda alimlerin ihtilafı vardır. Hanefilere göre, o da affedilebilir. Şafiilere göre ise, onun hakkında af diye bir şey söz konusu değildir. (bk. V. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslami, 2/130-133)
Bu konudaki ayetin ifadesi açıktır:
“Ey Resulüm! O kâfirlere de ki: Eğer (Peygambere düşmanlıktan) vazgeçip İslâm’a girerlerse, daha önceki suçları bağışlanacak. Yok eğer dönüp tekrar düşmanlığa başlayacak olurlarsa, zaten emsallerinin başlarına gelen haller gözlerinin önünde!” (Enfal, 8/39)
- Neylu’l-Evtar’da Davud (ez-Zahiri), İbn Hazmın “namazın kaza edilmeyeceği” görüşüne katıldıkları belirtilmiştir. (1-2/332) Bununla beraber, bilerek namaz kılmayan kimse ne Hanefi ne de Şafii alimlerine göre mürted olur.
- Zahiri mezhebinin mensupları olan söz konusu iki imamın böyle düşünmesi, kendi kriterleri açısından doğru kabul edilebilir. Ancak, böyle bir şeyin doğru olmadığının delili, İslam alimlerinin büyük çoğunluğunun/cumhurunun kabul etmemesidir. Cumhurun görüşü, prensip olarak ferdi görüşlerden daha makbuldür.
- Namazın kazasıyla ilgili hadisler şöyledir:
“Biriniz bir namazı unutursa, hatırladığında onu kılsın. Çünkü bunun başka bir kefareti yoktur.” (Buhari-Müslim, Neylu’l-Evtar, a.y)
“Kimin uykudan dolayı ve unutarak kılmadığı namazı varsa, hatırlayınca kılsın. Çünkü yüce Allah: ‘Beni anmak için namaz kıl.’ (Tâhâ, 20/14) buyurmuştur." (Müslim, Neylu’l-Evtar, a.y)
“Kim vaktinde namaz kılmayı unutursa, hatırladığı zaman kılsın. Çünkü, Yüce Allah: ‘Beni anmak için namaz kıl.’ buyuruyor.” (Buhari, Tirmizi hariç, Kütübü Sitte; Neylu’l-Evtar, a.y)
- Aslında denilebilir ki, Hz. Peygamber (asm)'in namazın kaza edilmesinden söz ettiği yerde, “unutmak veya uyku” gibi iki gerekçeyi zikretmesinin sebebi, kaza namazlarının ancak bu iki şarta bağlı olduğuna işaret etmek için değil, mümin kimselerin mazeretsiz namazı terk etmesinin düşünülemeyecek kadar kötü bir şey olduğuna vurgu yapmak içindir.
Buna göre, mümin bir kimse, olsa olsa namazı ya uykuda olduğu ya da unuttuğu için terk edebilir. Bu üslup irşadın bir gereğidir.
Aksi takdirde, şayet “kim bir namazı terk ederse, onu daha sonra kaza etsin” demiş olsaydı, birçok kimse, namazı kazaya bırakmanın çok önemli bir şey olmadığını düşünür; vaktinde kılmazsam da sonra kılarım diyebilirdi. Oysa bu tarz bir düşünce, çok ciddi bir laubaliliktir.
- Hz. Peygamber (asm)'in, Hendek savaşında düşmanın fırsat vermemesi yüzünden ikindi namazını (bazı rivayetlerde dört veya beş vakit namazı) kazaya bıraktığı, daha sonra bunları kaza ettiği bilinmektedir. (Tirmizi, Nesai, İbn Hanbel’in bu rivayetleri için bk. Nasbu’r-Raye, 2/264-166)
- Hz. Peygamber (asm)'in bu gazvede unutmadan ve uykuda kalmadan geçirdiği bu namazlarını kaza etmesi, işi sadece “unutma ve uyku"ya bağlamanın yersiz olduğunun delilidir.
- Zahiri mezhebinin imamı Davud ile onun talebesinin özelliği, nasları zahirinden başka bir anlamda kabul etmemektir. Bu mezhebin tabileri iki elin parmağı kadardır. Daha doğrusu bu mezhep çoktan tarihe karışmıştır. İşte bu mezhep imamlarına göre, hadiste “unutarak” denildiğine göre, unutmadan bilerek kazaya bırakılan namazlar kaza edilmez.
Halbuki, “Allah’ın borcu, ödenmeye en layıktır.” manasına gelen hadisin bu konudaki ifadesi çok açıktır. (İlgili hadis için bk. Buhari, Savm, 43; Müslim, Sıyam, 154,155; Neylu’l-Evtar, 1-2/333)
- İmam Nevevi, bu zahiri mezhebine bağlı alimlerin görüşlerine itibar edilmeyeceğini, bu görüşün bir cehalet mahsulü olduğunu belirtmiştir. (bk. Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, 5/183)
- Bilerek de olsa vaktinde kılınmayan namazın kaza edilmesinin gerekli olduğu konusunda dört mezhep alimlerinin ittifakı bir icma hükmündedir; bunun dışındaki görüşlere itibar edilmez.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Kasten kılmadığım geçmiş dönemdeki namazlar için kaza kılmam gerekir mi?
- Kaza namazı var mı? Bazıları kılınmayan namazların kaza edilmeyeceğini söylüyor..
- Kaza namazı, bilerek kılınmayan farz ve vacip namazlar kaza edilir mi?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Hanbeli mezhebine göre geçmiş namazlar kaza edilir mi?
- Namazın kazasında neden sahabeye değil de mezheplere uyarız?
- Kim özürsüz olarak cumayı terk ederse bir dinar sadaka versin, hadisini açıklar mısınız?
- Yolculuklarda namazları cemetmek gerekir mi?
- Namaz kılmayan birisi direkt cennete girebilir mi?
- Hz. Muhammed, dinden çıkan Ümmü Mervan adında bir kadın için "Eğer tövbe edip imana gelirse serbest bırakın, imana dönmezse öldürün." demiş midir?
- “Cuma namazına yetişemeyen, cumayı kılamayan öğle namazını kılsın." sözü, hangi hadise dayanıyor?
- Seferî olan imam, mukim olan cemaate farzı dört rekat olarak kıldırabilir mi?
- Müslümanın boş işi haramdır sözü hadis mi?
- Namazda Fatiha suresinden sonra, imam ve cemaatin sessizce âmin demesiyle ilgili rivayetler nelerdir?